11.Bölüm

9.1K 551 26
                                    

Vee Nil Erdem magazin haberlerinde Deniz Erdem'i sollayarak manşetlere taşınır!

Bugün üniversitede ilk günüm, kampüs ortamı bana yabancı, ben ona yabancıyım, artık forma denen lanet şeyden kurtuldum, üstüne de istediğim vakitte okuldan elimi kolumu sallayarak çıkabiliyorum! Şaka gibi ama gerçek! Kaçmama gerek yok, güvenliğe selam vere vere gidiyorum resmen!

Okul ilk gün kısa sürmüştü. Öğrenci kartımı almış, oryantasyona katılmış ve birkaç derse katılmak için dersliklere, amfilere gitmiştim ama hocalar gelmemişti. Okulda da karmaşa hakimdi zaten. Ben de öğrenci işlerinde ders seçimimle alakalı bir konu konuşup, eve geçmek için öğle molasının bitmesini bekliyordum. Kantinde, elimdeki karton bardaktan çay içerken diğeriyle de telefondaki magazin haberlerini incelemeye devam ettim. Resmen Türkiye beni konuşuyordu.

O sırada telefonum çalmaya başlamış, ekranda Kerem ismi çıkmıştı. Gülerek açtım.

"Ay noluyo noluyo!?" diye çığlık çığlığa açmıştı telefonu. Salak, diğerleri ile dinlememişti olanları tabii, şimdi haberleri görünce şoka girmişti anlaşılan.

"Nolsun be Kerem, üniversitenin ilk günü, heyecanlıyım-"

"Hemen neler olduğunu anlat! Hemen!"

"İşte öğrenci işlerine gittim, oradan öğrenci kartı-"

"Delirtme beni Nil! Dökül diyorum!"

"İyi iyi dökülelim bakalım." deyip, kısa bir özetle olanları anlattım, tabii öncesinde etrafımı kontrol etmiştim çünkü yer yer meraklı bakışları üstümde hissedebiliyordum. Böylece Kerem de "Kanka bilirsin, ben seni her zaman diğerlerinden ayrı tuttum, sevdim." diye alayla yağ çekmeye başlamıştı. Böylece bol kahkahalı ve hakaretli bir vedalaşma ile telefonları kapatmıştık.

*

Eve geçecekken Ali abimin teklifi ile vazgeçip, atölyeye gitmiştim. Gittiğimde Umay ablam tekti, Ali abim ise bir yarım saate gelecekti. Çekimi bugün dışarıdaymış. Akın da ortalarda görünmüyordu.

"Yorgun görünüyorsun?" dediğimde oturduğu sandalyenin yanına gitmiş, yanağından öpmüştüm. O da hafifçe gülümsemiş, sonra da arkasına yaslanıp oturduğu yerde gerinmişti.

"Fotoğrafçılık işinden bir süre uzak kalmıştım, şimdi ısınmak için fazladan çalışıyorum. En nihayetinde maaş alacağım, işimi hakkıyla yapmak isterim... Bir de hafta sonuna pek iş kalmasın diye de acele ediyorum, bizim ekiple sahil temizliğine gideceğiz."

İdeal insan; Umay Akay! Sık sık gönüllü ekiplerle işlere koşardı, bazen doğayı temizler, bazen yetimhane, huzurevi ziyaretlerine giderdi. Hatta yeri gelir, şehir değiştirerek afet bölgelerine dahi yardıma giderdi. Bazen onun gerçekliği sorguluyordum ama kendini insanlığa adamış biriydi o...

Geçen aylarda hepimizi beraberinde götürmüştü bu doğa temizleme etkinliğine ve sonucunu görmek öyle bir tatmin vermişti ki günün yorgunluğu keyif vermişti sanki.

"E sen böyle gidersen cennetin kaymak tabakasından olur, üstelik VIP girersin. Hani sevmiyordun özel ilgiyi, bak çelişiyorsun yaptıklarınla." dedim gülerek.

Omuz silkti.

"Orada işler başka canım, hak eden herkes alacak o ilgiyi... Şimdi söyle bakalım taze üniversiteli, nasıldı ilk günün?"

"Özgür! Liseden sonra özgür hissettim. Herkes istediği gibi davranıyor falan, seveceğim sanırım. Bir de derslerimin içeriklerine bakınca heyecanlanıyorum. Düşünsene çorba gibi alakasız bir sürü dersi aynı anda öğrenmek zorunda değilim artık. Kendi branşım var, dersler birbirini destekler nitelikte."

Gerçek Mi Ailem?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin