Final

6.5K 352 60
                                    

Ne yazdım, ne yaptım unuttum açıkçası ama yarım bir hikaye olarak kalmasını da istemiyorum. O yüzden de final yapmak istedim, umarım bana kızmazsınız... Herkese iyi okumalar :)

Birkaç yıl sonra

Kahvemle beraber bahçeye çıktığımda havadaki tatlı esinti ile buruk bir gülümseme oluştu yüzümde. Bir süredir yaşadıklarım öyle yormuştu ki beni, içimdeki buhran, sıkıntı geçmek bilmiyordu. Yorulmuştum, hem de çok ama şu an soluduğum hava bir nebze olsun iyi gelmişti. İlerleyip, masaya oturdum. Şimdi hikayenin sizi bıraktığım noktasına dönelim ve bugüne kadar olanlardan bahsedelim.

Nerede kalmıştık... Caner. Gülümsemem büyüdü.

Caner'in araba budalalığı yüzünden aileme de belli başlı açıklamalar yapmak zorunda kalmıştım ama konu neyse ki çabuk kapanmıştı. Bir süre sonra da arada bir abimin arkadaşları arasında gördüğüm Caner'e kanım ısınmıştı, birbirimize sık sık sataştığımız tatlı bir arkadaşlık bile kurmuştuk.

Sonra Akın geldi aklıma, siz onun Zeynep'e olan ilgisinde kalmıştınız. Yürümedi ya. Aslında Zeynep de tamamen boş değildi, belki olur diye düşünmüştüm ama hayatları öyle zıttı ki birbirine. Zeynep ailesine durumu açıklama konusunda bile cesur olamadı. Ama şimdi iyi ikisi de. Akın eski hayatına dönüş bile yaptı hatta.

Emre... Derin bir nefes çektim içime. Elimdeki telefonun ekranını açtığımda en son açık kalan sayfaya gitti gözlerim, Emre ve Damla'nın düğün davetiyesi... Onların çalkantılı aşk hayatında sadece küçük bir dönem figüranlık yapmıştım anlaşılan. Ya da sadece tetiklemiştim, bilmiyorum ama evleniyorlardı işte. Sorun değildi ama ya, yıllardır görmüyordum bile ikisini. Şimdi ortak tanıdıklar sayesinde öğrenmiştim, o kadar. Bir defter daha kapanmıştı sadece.

Sonra bana psikologların yeterli gelmediği bir dönem yaşadım. Bir iyi oluyordum, bir kötü, alt üst oldum. Çevremdeki olaylar akıp gidiyor, ben hep yerimde sayıyordum sanki. Beni seven onca insana hayatı zehir ediyordum sanki, öyle büyük bir suçluluk yaşıyordum ki her gece ağlama krizlerine girdiğim, sonra oturup sadece ve sadece ders çalıştığım bir dönem. Uzun bir dönem, hala da etkisinden kurtulduğum söylenemez. Antidepresanlarla falan idare ediyorum hala. Psikiyatristim ilacımı artık yavaştan bırakmam gerektiğine karar verdi, sonlara geldim o yüzden. Çok hafif yoksunluklar yaşıyordum neyse ki.

Mezun oldum, ders çalışmalarım buna yaramıştı tabii, güzel bir ortalama ile bitirmiştim okulumu. Ali ile bizim şirketin iç mimarlık ofisinde müthiş bir disiplinle çalışıyorduk. Artık bana karşı daha samimiydi, hayattan soğumuş halimle daha iyi anlaşıyorduk. Sadece iş yaparak...

Başka bir evlilik daha oldu tabii, Deniz abimle İnci ablam evlendi, Gökhan abimin çocuğu var, bana hala diyor falan. İşin aile tarafında şansım devam ediyordu ama nedense ben mutlu olmakta güçlük çekiyordum.

Neyi atlatamıyorum? Neyin acısını çekiyorum hala...

Düşünmeyi bıraktım hemen, nefesimin yeniden sıkışmasını, kendi kendime işkence çektirmeyi istemiyordum.

Kahvemi içtim ve bahçeden çıkıp, eve geçtim. Bugün Ali ile çıkacağım bir iş seyahatimiz vardı. Birkaç saat sonra uçağımız vardı ve benim artık evden çıkmam gerekiyordu.

***

Roma'ya iniş yaptığımızda önce otele geçmiş, odalarımıza yerleşmiş, sonra da toplantımıza gitmiştik. Anlaşma sağlandığında ise yardımcılarımıza izin verip, iki sıkıcı işkolik olarak otele geri dönmüştük. Yarın İstanbul'a dönecek olsak bile Roma gezmek gibi bir isteğimiz yoktu, oturup işimize bakacaktık belli ki.

Gerçek Mi Ailem?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin