22.Bölüm

6.5K 466 24
                                    

Deniz'in gözünden bir şeyler yazmaya çalışacağım, bu şekilde başka kimin hikayesini onun gözünden görmek istersiniz buraya yazabilirsiniz. Onları da anlatmayı denerim. :)

Deniz

Birkaç inşaat şirketi ile yapılacak toplantı için davet edildiğimiz restorana doğru yola çıkmıştık. Yanımda babam oturuyor, telefon görüşmeleri yapıyor, bense elimdeki tabletten son dönemlerde üzerinde çalıştığım otel planını inceliyordum. Şu sıra bu konu aklımdan çıkmıyordu...

Ve tabii Nil de. Alakasız olsa da gündemimin bir süredir vazgeçilmez parçası Nil'di. İşim, arkadaşlarım, ailem, hayatım ve ne olursa olsun yanında Nil. Otel planı ve Nil. Hayatımdaki diğer her şey ve kardeşim.

Yirmi sekiz yaşımdan sonra bir kardeşim daha olmuştu. Gamze, doğduğunda on yaşımdaydım. On ikime kadar da hayatımdaydı, bir kız kardeşe evde en çok sevinenlerden biriydim belki de, kaybı çocukluğumdaki en büyük olaydı. Ölümün ne demek olduğunu görmüştük hep beraber. Evdeki pembe ağırlıklı çocuk eşyalarının bir günde ne kadar ağırlaştığını, Gamze'nin elinden düşürmediği tüylü tavşan oyuncağın gözümdeki ani değişimi... Zordu.

Zor zamanlardı.

Sonra Emir doğdu ve hepimiz teselliyi onda bulmuştuk ama şimdi... Nil bambaşka bir sürprizdi.

Onu kırdım, üzdüm, güvenemedim. Bu elimde değildi, hata etmiştim işte. Anlatabileceğim bir yanı bile yoktu. Hataydı ve geçti, gitti. Neyse ki son zamanlarda da en azından o defterin kapandığını hissediyordum ama bu başka açık defterlerin olmadığı anlamına gelmiyordu.

Nil ve bizim aile olma çabamız. Açıkçası biz biraz daha çabuk adapte olmuştuk bu fikre. Bizim hayatımıza gelişi, sanki kaybettiğimiz Gamze'yi buluşumuz gibiydi.

İlk zamanlar ona olan tavrımın bir tarafı da bundan kaynaklanıyordu. Nil'e ya da başkasına dememiştim ama koskoca adam, bebekken ölen kardeşine ihanet edeceğini sanmıştı.

Nil'in de ölen anne babasına karşı böyle duygular hissettiğini, ara sıra bu düşüncelerle savaş verdiğini tahmin ediyordum ama doğum günü sabahı mezarlığa gittiğimizde emin olmuştum. Ben de Nil'den sonra sık sık mezarlığa gelir olmuştum.

Benziyorduk Nil'le. Ve bu tuhaf bir gurur veriyordu bana. O terslediğim kızın en çok bana benzemesi... Bilmiyorum. Bir kız kardeşe sahip olmanın ne demek olduğunu yavaş yavaş öğrenecektim.

Yanımdaki babamın derin bir nefes almasıyla ona baktım. Telefonu kapatmış, düşünceli bakışlarıyla akıp giden yolu izliyordu.

"İyi misin baba?"

İrkilir gibi oldu ama çabucak toparlanmış ve bana bakmıştı tebessümle.

"Yorgunum oğlum, bir tatil iyi olurdu."

Gülümsedim.

"Alayım mı biletleri, annemle güzel bir tatil yapın."

"Hayır, şimdi olmaz. Nil'den uzaklaşmak istemiyorum. Aramızdaki bağ incecik, kopacak diye korkarken olmaz."

Babamın gözlerindeki özlem geçmemişti. Bu özlem Gamze'nin ölümünden sonra oturmuştu gözüne, hiç kaybolmasa da gün geçtikçe zayıflamıştı. Nil'i öğrendikten sonra ise bir anda harlanmış ve o günden beri hiç dinmemişti. Sanki Nil ile ne kadar zaman geçirirse geçirsin yaşanamayanlar içinde bir ukde olarak kalacaktı.

Nil'in finallerine bir hafta kalmıştı, iki hafta da sınavların süreceğini tahmin ediyordum. Yani tatil işine en az üç hafta vardı. Babam ise cidden bitkin duruyordu.

Gerçek Mi Ailem?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin