Süsen den..
Aylar günleri kovalıyor, günler saatleri kovalıyor, saatler dakikaları, dakikalar saniyeleri, saniyeler ise saliseleri kovalıyordu. Tam 3 hafta geçmişti. Evet Ömer'in bana sürpriz yapmasından koskocaman 3 hafta geçmişti. O sürpriz den sonra ömerle sahilde oturup herşeyi konuşmuştuk. Öyle bir hatayı kabul etmiş ve pişman olduğunu yüzlerce tekrar etmişti. Bir daha öyle şeyler yapmayacağına ve ne olursa olsun gizlimiz saklımız olmayacaktı. O günden sonra Ömer'in daha çok çabaladığını da atlayamam. Ama bir küçük mü desem büyük mü desem karar veremesem de ömerle olan ilişkimi bizimkiler de dahil herkes öğrenmişti.
Annemin tavrını az çok tahmin etmişsinizdir. Bağırdı. Çağırdı. Kabullenmek zorunda kaldı. Tabi böyle olmasını daha sıcak davranmasını beklerdim. Babama gelicek olursakta annem kadar tavrı büyük olmamıştı. Sen nasıl kimle mutluysa öyle yaşa demişti.
Ömer den..
- Tamam abi ben hallederim..
Kitabın arasına kalemi koyup şefin dediği kutuları depoya indirmeye başladım. Bugün dersim sabahtı o yüzden okuldan cıkar cıkmaz işe gelmiştim. Süseni de görememiştim. Kızlara sormuştum ama onlarda görmediklerini söylemişti.
- Efendim gülsüm teyze anneme bişey mi oldu?
Telefonu kulağıma yaslayıp elimdeki çakıyla kutuları açmaya devam ediyordum. Bir yandan da gülsüm teyzenin neden aradığını merak ediyordum. Bayram değil, seyran değil bu kadın beni niye arasın.
- Gülsüm teyze konuşucak mısın artık?
Sesi git gide çatallaşmaya başlıyordu. Merakım iyice ön plana çıkmıştı. Oğlum diyip içinde tuttuğu ağlamaklı sesi gelmişti. Bişey olmuştu.
Gülsüm teyze- Oğlum başımız sağolsun..
Demesiyle zaten kanım çekilmiş tüylerim diken diken olmuştu.
- Ne, nasıl? Noldu Gülsüm teyze konuşsana..
Gülsüm teyze- Anneni kaybettik..
Dediği şeyle zaten elimdeki bıçak düşmüş gülsüm teyzenin dediği her kelime kalbime saplanmıştı. Bişey demeden çıkmıştım.
Yollar git git bitmiyordu. Taksiye binip bizim mahalleye sürmesini istemiştim. İçimden sayısını unuttuğum kadar yalan olsun şaka olsun annem ölmemiş olsun demiştim. Olmamalıydı. Böyle bişey olamazdı. Annem ölemezdi. Küs ayrılamazdık. Beynimi yiyip bitiren cevapsız sorular yavaş yavaş bütün bedenimi ele geçiriyordu.
- Abi lütfen daha hızlı sür lütfen!
Taksici çaresiz olduğumu dikiz aynasına bakarak anlamış olmalı ki, daha hızlı gitmeye başladı. Telefonum çaldığında kimin aradığına baktım. Süsendi. Meşgule atıp dışarıyı izlemeye başladım. Kimseyle konuşmaya mecalim bile yoktu. Dünya durmuş öylesine dönüp duruyor gibiydi. Süsen bile olsa sesim çıkmazdı.
Sokağa geldiğimde bütün mahalleli toplanmış cenaze arabası kalkıyordu. Kapıyı hızla açıp koşmaya başladım. Ağlama sesleri, yazık oldu daha gençti sesleri çoğalıyordu.
- Anne, annem bak oğlun geldi. Ömer'in geldi. Hadi aç gözlerini de Ömer'im de yine..
Gülsüm teyze- Ömer hadi gel oğlum..
- Anne bak ben geldim hadi açsana gözlerini ama uyan anne, hem sen çok uyumayı sevmezsin..
Gülsüm teyze- Ömer yapma böyle..