İyi okumalar 🧡
Kraliyet konseyi Mareşal Hans'ın da gelmesiyle tartışmaya başladı.
"Ölmeliler efendimiz. Bu kadar yaşamak bile onlara fazla."
"Öfkeyle hareket ediyorsunuz Mareşal. Sonuçta tuzağı size bildiren o kızdı."
"Tuzak ordu mu?" Kralın bakışları Hans'taydı. Cevap bekler gibi yüzüne bakıyordu.
"Önemsiz bir şey." Diğer bir konsey üyesi katıldı söze.
"Önemsiz bir şey mi sizi yaraladı Mareşal?"
"Doğru mu bu?" Yarasından ötürü yamuk duran Hans utançla dikildi.
"Doğru fakat-"
"Sus. Ne zamandan beri benden bir şeyler gizleniyor?" Şansölye -Diplomasiyle ilgilenen devlet adamı- lafa karıştı;
"Efendim size söylemek istedik ama Mareşal engel oldu. Size her şeyi anlattığını söylemişti. Demek eksik anlatmış." Konseydekilerin yargılayıcı bakışları Mareşal'in üzerindeydi. Bu baskı Mareşali kızdırıyordu.
"Evet ama sıradan bir çavuşun lafıyla koca ordunun yönünü değiştiremezdim."
"BU YÜZDEN KOCA ORDUDAN BEŞ YÜZ KİŞİ KALDI!" Kral onca yıl sonra ilk defa bu kadar sinirliydi. Bırakın konseyi kapıdaki muhafızların bile tüyleri diken diken olmuştu.
"Sana iki bin asker verdim. Ne oldu peki? Kaybettin. Hem de zar zor kaçarak."
"Ef-"
"Sus! Böyle bir hata bize nelere mal oldu? Ordumun çoğu öldü. Savaşı kaybettin. Bu onlara nasıl bir moral verecek haberin var mı? Artık savunmayı bırakıp saldırmaya cesaret ederlerse ne olur? Kaybettiğimiz askerleri toplamamız en az iki ayımızı alır."
"Yalan söyledi. Bana kralı yaraladığını söyledi."
"Ya bu istihbarat da doğruysa."
"Öyle efendim." Kapıdan giren casusbaşı krala selam verip mareşalin yanında kralın karşısında durdu.
"Ne oluyor Hilmunt? Ne için burdasın?"
"Kızın dediği doğru efendim. Kral yaralandı hem de bir cirit darbesiyle." Konseyin şaşkın bakışları casusbaşındaydı.
"Parça parça anlatmasana be adam."
"Kral fikir değiştirip orduya arkadan saldıracağında haber göndermek istedim. Ama vaktim yoktu. Ardından mola verdiğimizde bağırtıları duydum. Kral saldırıya uğramıştı. Bundan fırsat bilip habercilerimi ordumuza gönderdim fakat..." Hans'a yan bir bakış attı.
"...Dediler ki Mareşal sinirden haberciyi reddetmiş." Kral tahtından kalkıp karşılarında dikildi.
"Hata üstüne hata yapıyorsun Hans. Benim en güvendiğim adamım bensiz iş yapıyor. Ordumu kaybediyor. Savaşı da..."
"Daha bitmedi efendim. Kral yaralandı. Otacılar onu iyileştirmek için bir kamp kurdu. Ama güneş batmadan kralın ölüm haberi geldi." Kral hayretle baktı casusbaşına. Lafa girmeye çalışan mareşali işaret parmağını göstererek susturdu.
"Goth öldü mü?"
"Evet efendimiz. Cirit onca zırhın, kemiğin arasından kralın kalbini buldu."
Kral gülümseyip muhafızlara seslendi.
"Kızı getirin. Çabuk." Sinirle kalktığı tahtına keyifle oturdu.
****
Yırtık, pislik içerisindeki kıyafetlerle gelen kız kralın karşına geldi. Selam verdi. İki yanındaki askerlerle kralı dinlemeye başladı. Ölüm haberini duymayı beklerken kral karşısında dikildi.
"Kralı yaraladığını iddia etmişsin."
"Evet."
"Ne ile?"
"Cidamla."
"Neresinden?"
"Kalbinin yanından."
"Yanlış." Kız korkuyla krala baktı.
"Tam kalbinden vurmuşsun şerefsizi." Alba şaşkınca kralın yüzünü seyretti.
"Ne?"
"Doğru duydun. Onu öldürmüşsün." Öfkeyle kendisine bakan Mareşal Hans'a baktı.
"Yani-"
"Yani ölmüyorsun. Ölmeyi bırak en büyük öldülü hak ediyorsun."
"Ölmemek en büyük ödüldür efendim."
"Alçakgönüllülüğün sırası değil çocuk. Dile benden ne dilersen."
"Komutan Tomund ve askerlerinin yaşamasını istiyorum. Ait oldukları yerde burada. Eğer bunu yaparsanız beni yaşatmanıza dahi gerek yok majesteleri." Kral sakalını okşadı.
"Terfi edeceksin. Yüzbaşı olacaksın."
"Ama efend-"
"Ama maj-" Hans ve Alba'yı eliyle susturdu.
"Çavuş olduğunu biliyorum. Ama sikeyim kuralları. Bu kız bir kral öldürdü. Bırakın terfiyi vasal olmayı bile hak ediyor." Alba hüzünle yeri izledi. Tomund'u öldürecekti demek.
"Tomund yaşayacak. Görünen o ki mareşale hak ettiğinden fazla değer vermişim. Bir sürü askerimi kaybettim onun yüzünden birini daha kaybetmeyeceğim."
Alba gülümseyerek krala baktı.
"Çok yaşa kralım."
"Sen de öyle yüzbaşı Alba." Askerler yanından çekilirken kral konuştu.
"Çabuk yüzbaşına uygun kıyafet ve yer hazırlayın. Tomund'u da çıkarın zindandan. Askerlerini de."
****
Tomund ve Alba handa askerleriyle karınlarını bir güzel doyururken hana dalan bir kişiyle bakışlar kapıya döndü. Alba umursamadan yemeğe devam ediyordu. O kadar aç kalmıştı ki o zindanda bi ara fareler bile tavuk gibi gözükmüştü gözüne.
"Alba!" Lio'nun sesiydi bu yanında Caladogla komutanlarının masasına geldiler. Tam Alba'nın dibinde durmuştu ki askerlerden biri onu durdurdu.
"Yüzbaşı Alba demek istedin galiba." Lio ve Caladog şaşkınca ona bakarken Alba ve Tomund keyifle yemeklerinin tadını çıkartıyordu.
"Ne?"
~~~~~~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK AYNA • GXG
Ficção GeralYazdığı her şeyin gerçek olduğu bir dünyada yazarın macerasına şahit olun.