1, Yasak Olanın Kudreti

19.6K 897 376
                                    

Obsesif kompulsif bozukluk, takıntılı düşüncelerin günlük hayatı, hatta yaşamsal aktiviteleri etkileyecek düzeye gelmesi sonucu ortaya çıkan ruhsal bir hastalıktır.

Obsesif kompulsif hastalığı olarak adlandırılan temizlik hastalığı ise, takıntılı şekilde temizlik tutkunluğu, her şeyin kirli olduğu hissine inanma ve her şeyi sürekli yıkama, silme gibi eylemlerin sürekli tekrarlanması sonucu olarak ortaya çıkar.

-Hoş geldiniz, hızlı bir şekilde bölüm atacağım eğer siz de yorumları eksik etmezseniz. Ana karakterlerden birini tanıyoruz bu bölümde, ilerleyen bölümlerde bolca cinsellik olacaktır. Rahatsız olacaklara şimdiden tavsiye etmiyorum. :)

OY BIRAKIN LÜTFEEN.

İnsanoğlu özellikle sıkıştığı vakitlerde sihirli bir değneğin hayatına dokunup her şeyi yoluna sokmasını diler. Çalışmaya başlaması için kirli olan masanın kendiliğinden toplanmasından, gelecek kaygılarını önleyecek önemli kararlara dek bunu ister hem de. Özgürlüğü bu kadar arzulayan bir canlıyken, başkasının çizdiği sınırlar içerisinde dolaşmayı bir hayli ister. Peki ya gerçekten böyle olsaydı?

Gelecek hafta çarşamba günü hangi iç çamaşırını giyeceğiniz bile birisi tarafından belirlenmiş olsaydı, sahiden rahat hissedebilir miydiniz? Okuldan eve gelip ayakkabıları çıkarır çıkarmaz elinize verilen mavi galoşlar, sizi doğrudan elindeki uzun tahta çubukla banyoya iteleyen bir anneniz olsa kaygılarınız azalır mı?

Ata'nın kaygılarını azalttığı söylenemezdi. 21 yaşındaydı, okuduğu Mühendislik bölümü bile ailesinin takıntılı olduğu mükemmelliyet içindi. Böylece dört senelik okulu bittiği gibi babasının şirketinde işe girecek, hızla atladığı basamakların en üstüne oturacaktı. Anne ve babası onun geleceğini, üniversitede okuyacağı bölümü, hatta ilkokulda hangi kurslara gideceğini bile o doğmadan planlamışlardı.

Çok uzun bir süre bunun bir hastalık olduğunun farkında bile değildi Ata, sadece içinde bulunduğu düzene uyum sağlayarak onlarla arasını iyi tutuyordu. Üniversiteye başladığı vakit, dışarıdan yemek yemesi yasak olmasına rağmen açlıktan guruldayan karnına yenik düşüp aldığı hamburger ile anlamıştı işlerin normal olmadığını.

Hamburger, lezzetliydi. Hem de çok. Baharatlarla tatlandırılmış köfte ağzının içinde eriyor, muhtemelen on ayrı kişinin elinden geçen susamlı ekmek pamuk gibi etin suyunu çekiyordu. Annesinin 'mikrop' adını takıp yıllarca yedirmediği şu hamburger lezzetten ayaklarını sallamasına sebep olmuştu.

Zararlı, kirli olan diğer şeyler de böyle güzel miydi? OKB hastası annesinin deyimiyle mikrop yuvası, kirli, pislik olan şeyler en az hamburger kadar lezzetli olabilirdi.

Bu farkındalığı ilk yaşadığında, 19 yaşında üniversiteye yeni başlamış bir çaylaktı. Üçüncü sınıfa kadar olan sürede birçok 'pis' dışarı yemeğini denemiş, her yeni deneyiminde kıpranan bacakları ve uçuşan kıvırcık saçları heyecanına eşlik etmişti. Kredi kartının giderleri babası tarafından takip edildiğinden, eğer ki Fast-foodları kart ile öderse anında fark edilirdi.

Ata zeki bir çocuktu, karttaki parayı arasını iyi tuttuğu kırtasiyeciye çektirip nakit olarak geri isteyebiliyordu. Böylece paranın sıradan bir mühendislik öğrencisi gibi materyallere gittiğini düşünüyordu ailesi.

Hâlâ deneyimlemediği, etrafına mürekkep dökülmüş bir karınca gibi kaldığı birçok şey olsa da tüm hazları tatmaya hazırdı. Seviyordu yaşamayı, böyleyken bile. Kıvırcık saçlarını aralarına pislik girdiği düşüncesiyle o reşit olana dek kazıyan bir annesi vardı. Yine de seviyordu. Yine de. Yine de. Yine de.

Hayatının her yerinde, her anında olacak yine de'lere alışacaktı. Ata Barbaros, ikinci adının dahi birincisine göre alfabetik seçildiği genç adam ne kadar özgür olabilirse o kadar olabilmeyi istedi. Yirmi birinci yaş gününde sütle bile ıslatmadığı kuru bir doğum günü pastası yapmıştı annesi. Üzerine ise mumu temsilen tahta bir çubuk dikmişti yalandan dilek dilemesi için.

Not: Keki sütle ıslatmama sebebi, inek sütünün kaynatıldığında mikropların sadece belirli bir kısmının ölmesi. Mum da aynı şekilde, eriyen parafin kekin üzerine damlayıp kirletmesin(!) diye.

Bir dilekle başlayan hikayede, yasak elma ağacın tepesinden yuvarlanıp Ata'nın kıvırcık saçlarına düşmüş olmalıydı.

Çünkü yirmi birinci yaş gününde dilediği 'özgürlük,' onun beyazlara sarılmış hayatına nasırlı ve yağlı elleriyle dahil olacak tamirci ile başlayacaktı.

-

Eveet, size soralım. Hiç temizlik hastası tanıdığınız var mı ya da siz öyle misiniz?

Veya istediği gibi ortalığı dağıtıp, canı istediğinde de toplayangillerden misiniz? Çalışma masasında üç ayrı kupa olan benim yazdığım kitap anlık...

KİRLİ BEYAZ [GAY]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin