19, Sever O Beni

5.2K 397 203
                                    

Merhabalar. Bu aralar ne güzel insanlar katıldı aramıza. Gelenlere hoş geldin diyorum, hep benimle olanlara da iyi ki varsınız diyeyim. :)

Bölüm şarkısı: Pinhani -  Bilir O Beni.

Başlayalım!

-

Koskoca bir hayatın içinde eğer ki ailemiz yoksa tam olarak kaç kişi sayılırdık? Yalnızlığımızı bir palto gibi omuzlarımıza atıp, bir dağ kadar ağır olduğunu hissettiğimizde yine de yürümeye devam ederdik nereye gideceğimizi bilmeden. Bazı yollar kim olduğunu ve nereye ait olduğunu bulmak için yürüyenlere adanmıştır, işte bu yüzden bazı yollar hiçbir yere çıkmaz.

Ata hayatının nereye varacağını bilmiyordu. Birkaç ay önce, kalbinin çocukluğunu hiç yaşayamamış bir adam tarafından yontulup kurşun askere çevrileceği söylense inanamazdı. Kaburgalarının arasındaki et parçasının, o adamı sevince pasparlak bir kurşun askere döneceğini bilse onu daha erken sevmek isterdi. Birçok oyuncağın içinde büyümüştü Ata, şimdi tüm o oyuncaklar pespaye, alımsız geliyordu gözüne. Kalbinin içindeki esmer sevda, bollukla geçen çocukluğunun anlamlı olan tek armağanıydı.

Birkaç ay önce Cevizli'ye onu getiren şeyin bozuk bir araba olduğunu düşünmek onu gülümsetiyordu. Elinde iş çantası ve kollarına dek bulaşmış araba kiriyle sahip olamadığı şeyleri onda gördü Ata. Yaradılıştan çatık kaşlı ifadesi vardı adamın yüzünde, belli ki odağı sohbet kurmaktan ziyade işini en iyi şekilde yapmaktı. O çalışırken sıkça onu izlemekle geçti vakti, vidaları sıkarken mimiklerinin değişmesini, hafifçe kırışan burun kemerini görmeyi bekledi Ata.

Birine baktıkça, belki de birine alıştıkça bizde neyin eksik olduğunu anlamaya başlardık. Bembeyaz kalıyordu onun yanında Ata'nın deneyimlerden ders almakla doyurulmamış hayatı. Babası ve annesi okuduğu bölüme, bir kızla evlenmesi gerektiğine, hangi semtte yaşayacağına dek karar vererek sürdürdüğü hayatın iplerini çok geç ele almıştı. Bazı dur noktaları vardı insanlar için. Hayatın ipleri sizin değil, bir başkasının elinde olursa eğer bir gün boğazınıza dolanırdı. Diğer gün etinizi iyice sıkar, şah damara binen baskı artardı.

Kendi hayatını ipten alış hikayesi onu gün geçtikçe büyütüyordu. Yaz vaktini kafede çalışıp para kazanmakla geçiriyordu. Sosyal becerilerinin zayıf olmasından ötürü eskiden ailesinden çok laf işitmiş olsa da bir şekilde üstesinden geliyordu Ata. Çalışmakla ilgili fikirleri günden güne değişiklik gösteriyordu muhattap olduğu insanlardan dolayı. Bazen çok tatlı insanlar geliyor, onlara bakarken gülümseyesi geliyordu. Bazense kendini önemli biri gibi hissedeceği tek yer sosyal alanda çalışanları parasıyla ezmek olan kişiler geliyordu.

Özellikle de bu aralar bu durum canını sıkıyordu. Kırklı yaşlarına dayandığı merdivenden saçları hemen düşmüş kel bir adam hazırladığı hiçbir içeceği beğenmiyordu. Global bir kafe olduğu için ölçekler belirliydi, miktar neyse diğer çalışanların yaptığının aynısını yapıyordu. Yine de iş insanı olduğunu iddia eden kişi, hazırladığı içeceği iade etmeye çalışıp yenisini hazırlatıyordu Ata'ya. Henüz bu olay taze olduğu için sabır gösteriyordu. Patronu durumu görüp adamı alttan almasını, bir süre sonra muhtemelen gelmeyi keseceğini söylemişti. Bir de böyle zengin adamlarla arayı bozmanın iyi olmadığını, yoksa kafenin adını karalayabileceğini söyleyerek Ata'yı tepkisiz kalmak konusunda uyarmıştı.

İşten geldiğinde Poyraz evde yoktu, fırsat bilip kendini koltuğa boylu boyunca attı. Başını sağa çevirip öylece duvarı izlerken buzdolabından sarı bir post-it'in savrulduğunu gördü. Poyraz onun için bir not bırakmış olmalıydı, uzandığı yerden kalkıp yere düşen kağıdı avcuna aldı.

KİRLİ BEYAZ [GAY]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin