18, Bacaklarının Arasındaki Ev

7.1K 424 370
                                    

Hoş geldiniz, lütfen yorumlardan ve oydan eksik bırakmayın bu bölümü.

Cinsel gerilim hattının aktif olduğu bir bölüm oldu umarım seversiniz. Yazım hatası varsa kusura bakmayın sonra düzenleyeceğim. Güzel okumalar dilerim malikane sakinlerime! 🤍🐚

-

Kötü bir deneyimin sonuna gelindiğinde bile insanın içi buruk olurdu. Herkes için hatırlanacak etkinliğin sonuna gelindiğinde ise, dudaklardan dökülen 'güzeldi' mırıltıları kulakları dolduruyordu. Birlikte içmiş, yemiş hatta koyun koyuna uyumuşlardı. İnsan doğayla iç içe olduğunda, toprağın ne kadar iyi geldiğini anlıyordu.

Otobüsler öğrencileri almak için yol kenarına durduklarında çoktan kamp çadırları toplanmış, herkes sıradan binmeye başlamıştı. Poyraz ve Ata yan yanayken, Barış motorun üzerinde kaskı bacağına yaslamış duruyordu. Doğal mizacı gereği kaşları her daim hafif çatık bakmasını sağlıyordu.

Bir teklifte bulundu. "İstiyorsan benimle gel."

Ata'nın gözleri bir ona, bir de Poyraz'a gidip geldi. Mahçup bir ifadeyle reddetti bu teklifi. "Teşekkür ederim, otobüsle döneyim ben Poyraz yalnız kalmasın."

Poyraz'ın hoşuna gittiğinden tam sırıtacaktı ki dik bir şekilde kendisine bakan zümrüt siyahı gözleri gördü. O bakışları Barış'a sorsanız bir tehdit ya da uyarı değildi, ama bir de Poyraz'a sorun...

"Çocuk muyum ben be? İki kişilik alanda yayıla yayıla giderim hem, sen motorla git." Arkadaşını hafifçe omuzlarından tutup ısrar etmemesi için öne doğru ittirdi. Bu ikisini böyle gördükçe profesörün buz suratını bile özlüyordu. Gerçi o buz suratı, parmaklarını içine soktukça bir domates gibi kızarıyordu ya.

"İyi tamam, ittirme beni. Akşam yine aynı evdeyiz o zaman n'apacaksın?" Ata başını arkaya çevirip iyice kaldırdığı kaşlarıyla arkadaşına yalandan kötü kötü baktı. Barış ikisinin didişmesini izlerken motorun göstergelerini kontrol etti. Hızlı bir yolculuk olacaktı.

"Hani benimle kalmak istemiyordun?" Konuyu yüz seksen derece farklı notaya çekti Poyraz. Yarası vardı ki gocunuyordu doğal olarak.

"Poyraz ya, öyle laf mı olur? İstemiyorum demedim ki." Ayrı eve çıkmak istediğini söylemişti geçenlerde. Tabii Poyraz onu bu fikrinden vazgeçirerek kendi bildiğine ikna etmişti.

"Aferin işte hep böyle ol. Barış abi görüşürüz, kendine iyi bak." Poyraz otobüse binerken ikisine de veda edip içeri girerek camdan el salladı. Barış başıyla karşılık vermiş, Ata da iki elini sallamıştı.

İki otobüs de arka arkaya hareket ettiğinde Ata kolundan hızlıca çekilerek geriye doğru savruldu. Küçük kalçası motorun gövdesine yerleşmişti. "Burada, benimle yalnız olmaktan korkmuyor musun?"

Ata'nın dudakları aralık bir şekilde şaşkın bakıyordu. Arkasını dönüp Barış'a çevirdi gözlerini hemen, onun gözlerine bakarak aklından neler geçtiğini anlar gibi olmuştu. "Sen korkmuyor musun benden, tamirci?"

Barış kolunu kaskın üzerine yaslamışken yarım ağız sırıttı, başını gülerken eğip sonra tekrar ona baktı. "Bir aslanın dağ tavşanından korktuğu kadar." Siyah ve büyük kaskı tek eliyle kaldırıp sarışın oğlanın kafasına geçiriverdi.

Ata birazcık, belki birazdan da fazla etkilenmişti bu hareketten. Zaten Barış nadiren de olsa gülümserken dudaklarının yanında dümdüz inen iki çizgi oluyordu. "Ama tek kask var, ben takmadan olmaz mı?"

"Olmaz." Barış motorun yere değen ayağını kurtardı ve hafif gaz verdi. Açıkçası Ata'nın kaskla alakalı konuşmasını umursamıyordu. Fakat sarışın onun için endişelendiğinden susmadı.

KİRLİ BEYAZ [GAY]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin