Hepinize kucak dolusu selamlar, hoş geldiniz. Umarım iyisinizdir, ben çok iyiyim. Önceki bölümde dediğim gibi Poyraz ve Profesör'ün arasındaki durumu işlediğim bir bölüm oldu. Birkaç uyarı geçelim ki kimsenin tadı kaçmasın.
Uyarı! Bu bölümde detaylı şekilde yazılmış cinsel sahneler, dirty talk(kirli konuşma), öğretmen/öğrenci ilişkisi ve degrade (aşağılama) vardır. Cinsellik iki erkeğin arasında geçmektedir. Karakterlerin ikisi de reşittir.
Bu bölümü 5-6 senedir canımın içi olan dostuma ithaf ediyorum. @natherlandd
Tam da böyle bir bölümü sana ithaf etmeliydim. :D Beni her an desteklediğin için, yaşadığın tüm zorluklara rağmen mükemmel bir insan olduğun için teşekkür ederim. Bu hikayeye verdiğin destek ayrı güzel, aklındaki hikayeleri yazdığın an pirana gibi saldıracağımdan şüphen olmasın.Başlıyoruz!
[3260 kelime.]
-
Kaderin başladığı yer insanların gözleriydi. Bittiği yer ise çok farklı değildi. Doğarken çığlıklar içinde geldiğimiz hayat, ölürken gözlerimizi yumduğumuz andan çok farklı değildir. İnsan ne hissettiğini bilmediği anda bile gözleriyle kalbini yansıtır. Yeri gelir hisleri konusunda kendine yalan söyler, fakat gözlerindeki bakışı değiştiremez. O yüzden her zaman bilinmelidir ki, gözler asla yalan söylemez.
Bakışmaları yeni değildi. Göz ardı edilebilir, hiç değildi. Birbirlerine geçirdikleri enerji öyle büyük ve karmaşık bir tufana dönüşmüştü ki, Profesör kampüse adımını attığı an Poyraz seziyordu sanki. Aralarında bu bir yakınlaşma değil kavga bile olsa, mutlaka bir şeyler yaşanacaktı. Böyle düşündü Poyraz. Bu konuda hiç de yanıltmıyordu onu hisleri.
Onu ilk çeken şey doğrusu kızıla çalan tuhaf saçlarıydı. İnce kaşları gözlerinin tam üzerine güzelce hizalanmış, huzursuz ve sinirli görünmesine sebep oluyorlardı. Profesör tam anlamıyla burnundan kıl aldırmayan adamlara benziyordu. Poyraz itiraf etmeliydi ki böyle kişiler onun ilgisini çekerdi. Fakat o soğukluk altında ezilmeyi değil de, böyle kişilerin sert düğmelerini birer birer koparmaktan yanaydı.
İnsanları anlıyordu, bu yüzden bu kadar eğleniyordu belki. Çok geçmeden profesörü araştırdığında cinsel yönelimi hakkında bilgi sahibi olamasa da, en azından evli olmadığını öğrendi. İsmi Ender Sivri. Boyu 182, Poyraz'la neredeyse aynı. 32 yaşında olsa da küçümsenmeyecek bir birikimi var kariyer anlamında. Çok kişiyi tanır, çok kişiden saygı görür.
Haberler geldikçe Poyraz'ın arsızlaşan gülümsemesi genişliyordu. Biraz daha araştırdı ve izlemeye devam etti. Diğer bilgiler kısa sürede kafasında oluşuyordu. Klasik şık giyime sahipti, gömlek ve kravat giymediği tek gün yoktu. Pek yapılı bir adam değildi, onu dikkat çekici kılan şey soğuğa kaçan aurası dışında kızıl saçlarıydı.
Annesi ya da babası yabancıdır diye düşündü Poyraz. Doğrusu onu izlese bile ileri gitmemişti. Sadece biraz çekiliyordu, o kadar.
Fakat ilginç şekilde ilk adımı atan kişi kendisi değil, Ender oldu. Poyraz'ı genelde gördüğü yerler ve durumlar belliydi. Kampüste veya okula yakın kafelerde karşılaşıyorlardı. Poyraz sarışın arkadaşına bir şeyler anlatırken küfürlerine ya da ahlaksız cinsel laflarına denk geliyordu. İlginç bir hayal gücü vardı, çok ilginç.
Sadece dik dik bakması dışında bir tepkisi yoktu bu duruma. Bir gün arabayla giderken Poyraz'ı gördü. Onu sırtından tanımıştı. Epey dalgalı olan saçları ve geniş omuzlarını kapatan koyu yeşil kot ceketi. Tek omzuna attığı çantayla uzun bir direğe benziyordu. Arabasını kaldırıma yanaştırıp yavaşladı Profesör.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİRLİ BEYAZ [GAY]
General Fiction+20 Ata Barbaros, temizlik hastası bir ailenin kusursuz bir düzenle büyütülen tek çocuğuydu. Tek bir toz parçasına temas etmesi bile yasaklıyken, elleri motor yağıyla kaplı tamirciyi görmek uğruna her hafta arabasını bozmaya başladı. Şiddetli cinsel...