Bölüm şarkısı: Kalben - Yara.
Yaramızı unutturur yarayı kapatan aşk, yaradan da derin.*
Hooş geldiniiiz. Sizi özledim. İki gün bölüm atamadım bayram husumetleri sebebiyle. Baktım yalnız olabildiğim tek alan olmayacak bu gidişle, arabanın bagajında yazdım uzun yol giderken. Bu hikayeyi yazmak bana ruhen çok iyi geliyor. Sanki kafam dışarıda yoruluyor ve burada dinlenebiliyorum.
Okuyucuların da etkisi büyük. Bir apartman olduk dedim birkaç bölüm önce. Biz bayağı güvenli alan olmuşuz birbirimize.
Bu bölümün ithaf edildiği okuyucu: _ipekce 🦋
Kendisi bildirimlere düştüğü an ben buradayım dedirten bir enerjiye sahip. Hazırladığı listeleri çok seven biriyken şimdi oralarda olduğumu görmek yüzümü epey güldürüyor. Saygısına ve iletişimine hayranım.Bolca yorumunuzu ve de oylarınızı bekliyorum!
-Ailesinin evinde olmadığını yatağın naftalin kokmamasından anladı. Kendi evinde olduğunu ise mazot kokusunun az buçuk sinmiş olmasından.
Barış onu yatağa yatırdıktan sonra köşeye bıraktığı sırt çantasını açtı. Evden kovulduğuna göre içinde kıyafet olacağını düşünüp fermuarı sertçe çekti. İçinden bol bir tane tişört çıkarıp koltuğun üzerine bırakarak mutfağa ilerledi.
Ustasının çiviye astığı kandili yaktığında geniş bir kaba ılık su doldurup, temiz bez bulamadığı için atletlerinden birini yırtarak bez haline getirdi. Kırık ilk yardım dolabından etkili bir ağrı kesici buldu. Kendisinin migreni olduğu için yeteri kadar ağrı kesici bulunduruyordu.
Çok soğukkanlı görünüyordu gecenin bir saatinde bu olayla yüzleşmesine rağmen. Sebep tamamen içeride yatan oğlana biraz olsun huzur vermekti.
Herkesi hayatına almayan, çoğu zaman az konuşan, yakın samimiyetten pek hoşlanmayan biriydi. İnsanların kurduğu çıkar ilişkilerini karakteri henüz hamken deneyimleyip onlarla pişmişti. Yararlanmayı her çocuk gibi oyun oynayarak öğrenmesi gerekirken, o çırak olarak verildiği tamircide araba altlarına girerek öğrenmişti.
Küçük bir çocukken bile gocunmadı, zorsunmadı tüm bunlara. Dizlerinin yaralandığını, dirseklerinin çizildiğini iş bitimi eve geldiğinde fark ediyordu. Hayatla alakalı hiçbir şeyi bilmezken fakir olduğunu öğrenmişti çünkü. Para olmazsa ilaç yoktu. Yemek yoktu. Annesi aç kalır, babasının şapkası öne eğilirdi.
Elbette sorumluluğu tek üstlenen onun küçük kalbi değildi. Annesi tarlaya gidiyor, babası fabrikada işçilik yapıyordu. Ona bakacak biri olmadığı için evde tek kalmaktansa işe koymuştu babası. 'Hayatı öğrenir,' derlerdi hep çocukları için elinden maalesef ki başka şey gelmeyen insanlar.
Olmuştu da, öğrenmişti hayatı büyük bir adam olduğunda. Artık birinin gözlerinin içine baktığında niyetlerini okuyacak tecrübesi zihninin derinliklerine divit kalemle işlenmişti. Ata'ya duyduğu hisler, onun hakkındaki fikirleri buraya bağlıydı.
Bir bardak suyu da alıp elindeki her şeyi odaya taşıdı. Geri dönüp loş ışık yayan kandili alarak odasına doğru yürüdü. Sözgelimi oda denen yer aslında bir konteynerdı. Duvarları taştan tuğladan değildi kısaca. Kandili Ata'nın yanıbaşındaki sehpaya bırakıp sandalyeyi yatak kenarına çekti.
Hazırlığı yaparken soğukkanlıydı fakat zor olan dudağı ve kaşı patlamış oğlanın ay beyazı teninde kan damlaları kurumuşken de öyle olmaktı. Haftaları geride bıraktıkları bu vadede ilk zamanlar tepkisiz olduğu oğlana karşı içinde yeşeren hisler kulak arkası edilebilecek seviyede değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİRLİ BEYAZ [GAY]
Fiksi Umum+20 Ata Barbaros, temizlik hastası bir ailenin kusursuz bir düzenle büyütülen tek çocuğuydu. Tek bir toz parçasına temas etmesi bile yasaklıyken, elleri motor yağıyla kaplı tamirciyi görmek uğruna her hafta arabasını bozmaya başladı. Şiddetli cinsel...