-Merhabalar! Eğlenceli ve olayların ilerlediği bir bölümle karşınızdayım. Bölümü seveceğiniz umuyor ve bir şey denemek istiyorum.
Bir sonraki bölüm için yorum sınırı 50 olsun mu? Yaparız yaparız, olsun. Bundan sonraki her bölüm birbirinden heyecanlı olacak, güvenin bana siz.
O zamaan,
sınır: 50 yorum diyoruuz.''Dün gece üç posta düzülmüş gibi bakıyorsun balım.'' Üniversitenin kafeteryasında otururken Ata'nın bakışları Poyraz'ın dikkatini çekmişti. En uygun benzetmeyi yapma girişimi de bununla sonuçlandı.
''O nasıl bir bakış oluyor yahu?'' Kaşlarını aşağı yukarı yapıp ifadesini değiştirdi hemen. Ice Americano içiyordu bir yandan çoğu gün olduğu gibi.
''Bayık bayık bakıyorsun işte. Normalde don lastiğinin kıçını sıktığına kadar anlatırsın, şimdi susuyorsun. Bir de telefonu yokladın tabii çok.'' Poyraz onun konuşkanlığından hiç de şikayetçi değildi. Bu üniversitedeki tek dostu olarak Ata'nın zaten tuhaf biri olduğunu biliyor, böyle kabul ediyordu. Kendi analiz yeteneğine karşılık hayali uzun saçlarını savurdu. ''Orospu yine iş başında.''
''Manyak ya.'' Kendi kendine güldü Ata, kahvesinin buzlarını kıtır kıtır yerken dün olanları, genel hatlarıyla Barış'ı anlatmaya başladı. ''Biraz kendi elleriyle hayatı kazanan birine benziyor. Bayağı hetero duruyor ama. Romantik filmlerdeki heybetli esmer adamlar olur ya? Onlar gibi ama daha dağınık hali. Sorduğum her soruyu cevapladı ve arada uğrayacağımı söylediğimde gelemezsin demedi.''
''E kesin sana aşık o zaman? Anlamam ben balım. Aşk görüyorum, tamirhanenin ücra köşelerinde si-'' Yanlarından geçen profesörlerini görünce vitesi saniyesinde r'ye taktı Poyraz, elleriyle de canlandırarak. ''Sinema izlemek! Sanat ruhun gıdası zaten.''
Ata kıpkırmızı olsa da gülerek ambiansa uyum sağlamıştı. Profesör Poyraz'a dik dik bakarak uzaklaştığında tekrar konuştu. ''Ee balım? Peki sonra tekrar gittin mi Cevizli'ye?''
Buzu ağzında kırarken duraksayıp yutkundu Ata. ''Gittim...''
''Hmm? Hızlı anlatsana balım, ben dedikodulardan uzak kalmamak adına yedi aylıkken doğmuşum.'' Aslında o kadar meraklı biri değildi Poyraz, Ata'nın yanında heyecanlı davranmak ona daha doğru geliyordu. Kimseyle iletişim kurmayan bir çocuğun tamirciyle kurduğu iletişime karşı tabii ki hevesli olmalıydı. İyi bir arkadaştı Poyraz, onu takıntılı ailesine rağmen dışlamamış ve kabul etmişti. Gerçi, şimdi bile o 'gizemli' ev hakkında çok şey biliyor sayılmazdı. Üç senedir arkadaş olmalarına rağmen Ata'nın evine hiç davet edilmemişti.
En fazla ne olabilir ki diye düşünüyor olsa da hayat bu soruyu sorduğumuz yerde ağzımızı açık bırakan şey değil miydi zaten?
''Şey işte... Şey oldu.''
''Hmm? HMM? Ne?''
Cevizli Tamirhane
Ata'nın iki haftadaki beşinci gelişiydi. Her geldiğinde yepyeni şeyler öğreniyor, iri gözlerini merakla Barış'ın ellerine dikiyor, bazense arabanın altına giren kaslı bedeninin tereyağından kıl çeker gibi olan hareketlerine odaklanıyordu. Barış bazı günler kendine doldururken ona da çay ikram ediyor, bazense unutuyordu. Bir çocuğa bakacak vakti yok fakat ona git demeye gerek duymuyordu. Bunun temel sebebi, ona çay verdiğinde bile peçeteyle tutmaya devam etmesi. Elleri yanmasın diye yapan nazik bir çocuk diye düşündü ilk. Fakat sonra, ilgisiz de olsa ona maruz kaldığı bu iki haftada titiz olduğunu fark etti. Fazla titiz.
Bugün de gelirse sormayı düşünüyordu. Ata'nın aracı yeterince iyi durumdaydı artık, 'Ne diye geliyorsun buraya?' diyecekti ciddi bir ifadeyle. İnsanların birbirinden mutlaka çıkarı olurdu, Barış bunu iyi bilenlerdendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİRLİ BEYAZ [GAY]
General Fiction+20 Ata Barbaros, temizlik hastası bir ailenin kusursuz bir düzenle büyütülen tek çocuğuydu. Tek bir toz parçasına temas etmesi bile yasaklıyken, elleri motor yağıyla kaplı tamirciyi görmek uğruna her hafta arabasını bozmaya başladı. Şiddetli cinsel...