15, Saklama Gözlerini Benden

6.2K 488 224
                                    

Hoş geldiniz! Nasılsınız? Hepinizi şöyle bir dinleyeyim, sessiz kalmayın. İsteyen uzun uzun anlatsın isteyen tek kelime yazsın. O sesler duyulacak.

Güzel yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum yavrularım. Sizi direkt okumaya alayım.

Bölüm şarkısı: Cigarettes After Sex - Nothing's Gonna Hurt You Baby

-

Her zaman iş kıyafetleri içinde gördüğün bir adamı, gündelik sivil giysilerin içinde görmek garipti. Ata onun adımlarını takip ederken gittikçe kararmaya başlayan bulutlar sebebiyle aceleciydi.

"Adımlarıma bakarak ilerle, takılma." Barış arkasını dönmeden söyledi. Büyük adımlar atarak yürüyor, her adımında sırtında şekillenen kaslarla bir yabani gibi görünüyordu. Ormanda doğup büyümüş, avuçlarındaki nasırlar sanayide değil de ağaç dallarını tutmaktan oluşmuş bir yabani gibi.

Bu söz Ata için nafileydi, düşmemek için yere bakması gerekse bile dakikalar önce dudaklarını öpen adamın sırtını izliyordu. Kaç avuç ederdi ki? Tüm sırtını avuçlarıyla tek tek ölçmeyi hayal ettiğinde pek bir hoşuna gitmişti bu fikir. Öpüşmüşlerdi, o şimdi Ata'nın adamı mıydı? Eskilerin dediğine göre öpüştüğün kişiyle evlenmen şartmış, bilhassa dudak dudağa mühürlenir birbirinizin olurmuşsunuz.

"Adımlarım." Dikkatini çekmek için tok bir ses çıkararak onu uyardı. Arkasına tek saniye bile dönüp bakmadan, Ata'nın adımlarına değil de başka yere baktığını anlamıştı.

"Nasıl anladın?" Meraklı meraklı sordu, bu sefer bakışlarını sırtından ayırıp adımlarına dikmişti düşmemek için.

"Bilmem, his." Omuz silkeleyip yere sarkıp kırılan ağaç kütlesinin üzerinden atlayarak dengesini kurdu. Elini Ata'ya doğru uzatıp düşmeden zıplaması için parmaklarını sıkıca tuttu. Tekrar arka arkaya yürüdüklerinde varacakları yere biraz daha yakındılar.

"Bir oyun oynayalım mı?" Ata'nın aklında bir şeyler olduğu belliydi, fikirleri sesine neşe olarak yansımıştı.

"Çok mu sıkıldın?" Aralarında çok yaş yoktu fakat yaşanmışlık vardı. Ata'yla vakit geçirdikçe beklenmedik sorulara, oyunlara, kahkahalara alışacaktı. Belki onun da durgun ve her dakikası mücadele ederek geçen hayatında buna ihtiyacı vardı.

"Aksine, mutlu olduğum için oynayalım dedim."

"Oynayalım gül oğlan, seni mi kıracağım." Çok anlamasa da tamam dedi. Ata'nın sesine buram buram sinen ilk öpücük neşesini sinesine sarası geliyordu. Zaten kötü mü etkilenir diye bir çekincesi vardı fakat çok şükür öyle olmamıştı.

"Arkana bakma, tamam mı? Oyun basit. Ne yaptığımı tahmin etmen gerek." Bilmesini beklemiyordu zaten, alakasız bir cevap gelirse komik olacağı için bu oyunu uydurmuştu.

"Tamam. Düşmek yok." İtiraz etmedi Barış, onun için nasıl bir oyun olduğundan ziyade gülünün düşüp yaralanmasıydı önem arz eden. Hemen ardından Ata kollarını kendi bedenine doladı, bastıkları her adımda ağaçtan düşen kuru yaprak sesleri duyuluyordu.

Kendine sarılmış bir vaziyette, ayaklarıyla adamını takibe devam ederken sordu. "Şimdi n'apıyorum?"

Barış biraz duraksadı. Hiçbir şekilde hilekarlık edecek yapısı yoktu, sakince sıraladı sözcüklerini. "Kollarını beline doladın. Gülüyorsun, aynı kuzu gibi."

Ata'nın kollarını aniden ürpermiş şekilde açması dediğini duyması duymasıyla bir oldu. Aşırı sessiz ve sakin durmasına rağmen her hareketini bilen, gören bir adamla olduğunu anlamak için geç değildi. "Peki nasıl anlıyorsun?"

KİRLİ BEYAZ [GAY]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin