Medya: Ata.
Bölüm şarkısı: [Nilipek - Koşuyolu]
Benim içime sinen bir bölüm oldu o yüzden fazla tutmak istemiyorum. ;;) Feels kotamızı doldurup bebekleneceğimiz bir bölümdür.
Bu bölümde kitabın yorum rekorunu kırsak efsane bir geri dönüş olmaz mı??
Not: Düzenlemeden atıyorum saat geç olduğu için, hata görürseniz yirmi dört saat içinde düzeltilmiş olacak ve bu not kaybolacaktır!
-
[2700 kelime]İçi doldurulmuş bir oyuncak gibi gergin, durmaksızın sıkıştırılan şeyler yüzünden her an patlayacak gibiydi bavul. Görünürde sadece kampa gidiyorlardı fakat Ata'nın alınacaklar şeyler listesine bakılırsa üçüncü dünya savaşına ön hazırlık yapılıyor olmalıydı. Daha önce çadırda kalmamıştı hiç, bu ilk olacaktı.
Poyraz bir kupa fındıklı kahve getirip hemen yanındaki sehpaya bıraktı. Nedenini bilmiyordu fakat Ata'nın stresli olduğunun farkındaydı. İkisinin arasında gizli bir şifre vardı bu anlar için. Birbirlerinin o anlardan birinde olduğunu hissettiklerinde, bir kupa sıcak kahveyle yan yana gelirlerdi. Anlatmaya hazır olana kadar beklerim. Kahven soğuyana kadar buradayım demek için.
"Poyraz, ayı falan diyorsunuz. Beklenmedik bir olayla karşılaşmayacağız değil mi?"
"Yok balım, her şey güzel geçecek. Bu tatilin sana iyi geleceğinden eminim." Az önce kupanın ısıttığı avucunu sarışının diken üzerinde gibi duran omuzlarına kapattı. Göz ardı edemeyeceği bazı şeyleri arkadaşının acemi hevesi kırılmasın diye söylemeyi ertelemişti. İnsanların umut ateşini tutuşturmak için ruhlarını siper ettikleri bir dünyada, suyu döken kişi olmak istemiyordu. Cümlelerini toplayıp öyle konuştu.
"Ati, seni ilk gördüğümde çok iyi bir aileye sahiptir dedim. Jilet gibi ütülenmiş gömleğin, parlak sarı saçların, kravatına taktığın arılı iğnen. Özenle bakmışlar bu oğlana dedim. Sonra merak edip konuştum seninle, iyi ki de yaptım bunu. Zamanla ne gördüm biliyor musun? Sen kimseden bir şey görmeden de güçlüsün. Bir fidan tohumu gibi. Oradan oraya itmişler seni, en azından gölgede değilim artık diyerek güneşe dönmüşsün sanki."
Ata onu dikkatle dinlerken göz bebekleri değişen duygularına eşlik ederek belirdi. Onunla hiç böyle bir konuşma yapmamıştı, doğrusu Poyraz'ın ciddi olduğunu genellikle görmemişti. Kahvesinden bir yudum alarak parmaklarını ısıttı ve arkadaşını bölmedi.
"İlk defa ailenden uzak kalıp, ilk defa çalışıp çok şey kanıtlıyorsun. Ama gel gelelim... Aç avuçlarını balım." Poyraz derin bir iç çekti istemsizce. Ata ne olduğunu şimdi daha iyi anlamıştı. Bu konuşmayı neden yaptığını anladığında, Poyraz'ın tüm kibarlığına rağmen utandı. Ellerini açınca görülen tek şey tahriş olmuş ve soyulmaya başlayan avuç içleriydi. Son günlerde elleriyle alakalı takıntıları kendine çok yüklendiğinden artmıştı.
"Kendi evime çıkmak konusunda stresliyim, farkında olmadan kaşıyıp tahriş etmişim. Benim için endişelenme Poyraz, zaten sana yük gibiyim." Ellerinden birini saçlarına atıp dağıttı, utandığı için gülümsüyordu sadece.
"İşte sen bana yük değilsin, kimseye de olamazsın. Taşın, yine taşın istiyorsan ama hemen olmasın. En azından yaz bitene kadar burada kalıp para biriktir, yıpranmana değmez." İtiraz istemiyor gibi tek seferde konuştu bu defa.
O gece bu konuda biraz daha tartıştılar ve sonuç olarak kazanan Poyraz oldu. İlerleyen saatlerde Ata'ya haber verip altındaki kareli pijama ve cebinde sallanan anahtarla aşağıya indi. Bu saatten sonra Ata'dan habersiz hiçbir şey yapmazdı, bunu da uygun bir dille kızıl afete söylemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİRLİ BEYAZ [GAY]
General Fiction+20 Ata Barbaros, temizlik hastası bir ailenin kusursuz bir düzenle büyütülen tek çocuğuydu. Tek bir toz parçasına temas etmesi bile yasaklıyken, elleri motor yağıyla kaplı tamirciyi görmek uğruna her hafta arabasını bozmaya başladı. Şiddetli cinsel...