"Günaydın."
Gözlerimi zorlanarak açtım ve yüzümü buruşturdum.
"Kalkmak istemiyorum."
"Ne tesadüf, bende." dedi istemeye istemeye ayağa kalkıp.
Bende ofladım ve kalkıp yatağın üstünü düzelttim.
"Kim bilir bugün kimin saçma işlerini yapacağız?"
"Umarım Jungkook benimle uğraşmaz. Bana daha fazla iş verip fazladan yoruyor."
"Yoon çağırır umarım beni. En azından bizi köle gibi kullanmıyor."
"Bu sarayda ki tek iyi kişi Yoon zaten. Gerçi diğer prenseslerle çok vakit geçirmedim ama."
"Yani iyi gibiler."
"Favorim prens Seokjin olabilir. Hem çok yakışıklı hem çok kibar." deyip hayran hayran konuşmasıyla güldüm.
"Prens Jimin'de mükemmel birisi. Çok tatlı, çok yakışıklı." diye devam etti.
"Dae bunları duymasın?" diye alayla konuşmamla göz devirdi ve omzuma vurdu.
"Sanki bir şey yaptım. Sadece herkesin gördüğü doğruları dile getirdim. Ne var bunda?"
"Hiçbir şey canım." dememle elindeki yastığı kafama vurdu.
"Sana hiçbir şey söylemeye gelmiyor!"
Kahkaha attım ve yastığı yatağa bırakıp ayağa kalktım.
"Gidelim ve çilemizi başlatalım."
...
"Sence oda beni seviyor mudur?"
Yoon'un bana dönerek sorduğu soruyla gülümsedim. İkimiz beraber yürüyüşe çıkmıştık. Tabii arkamızda askerler vardı ama en azından ukala kardeşi gelmemişti.
"Onu tanımıyorum ve buna kesin bir şey söyleyemem Yoon ama bahsettiğin şeylerden senden etkilendiğini söyleyebilirim."
Yoon bir komutandan hoşlanıyordu. O komutanı hiç görmemiştim daha önce. Adı Namjoon'muş.
Yoon ondan hoşlanıyormuş ve Komutan Namjoon'un da ona karşı bir şeyler hissettiğini düşünüyor.
Ona bir keresinde gül vermiş ve çok güzel olduğunu söylemiş. Bir kere de bahçede karşılaşıp konuşmuşlar.
"Onu çok seviyorum unni. Bir yere gittiğinde falan çok endişeleniyorum onun için. Savaşa gitmesini hiç istemiyorum ama işi bu. Gitmek zorunda, tehlikeli yerlere gidiyor sürekli ve ben öyle korkuyorum ki ona bir şey olacak diye."
"Kime bir şey olacak diye korkuyorsun Yoon?"
Arkamızdan gelen sesle Yoon büyüttüğü gözleriyle hızla arkasını döndü ve başını yere eğdi. Bende önüme dönüp selam verdim ve göz ucuyla Yoon'a bakmaya başladım.
Gerin olduğu her halinden belliydi. Elleri titrediği için birbirine kenetlemişti ama hafif bir şekilde belli oluyordu.
"Yoon? İyi misin sen?"
"Şey abi... ben iyiyim."
"Emin misin? Gergin gibi görünüyorsun. Ayrıca kime bir şey olacak diye korkuyorsun?"
Yoon yutkunup dudaklarını birbirine bastırınca "Size." dedim.
İkisi de bana dönünce başımı kaldırdım ve gözlerine baktım.
Kaşlarını havalandırdı ve "Bana?" diye sordu.
"Evet size. Savaşa gittiğinizde yaralanacaksınız diye endişeleniyormuş Prenses'imiz. Bana ondan bahsediyordu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kingdom - Min Yoongi
FanfictionSaraya zorla getirilmişken hayatımın bu şekilde olacağını düşünmemiştim.