Derin bir nefes aldım ve gözlerimi kapattım. Sakin olmam gerekiyordu. Buradan çıkmak için sakin olmam gerekiyordu ama her geçen saniye kendimi daha kötü hissediyordum.
Woo biraz önce gelmişti içeri ama arkası bana dönük bir şeylerle uğraşıyordu. Ellerimi iplerden kurtarmaya çalıştığım için tahriş olmuşlardı ve sızlıyorlardı ama umursamamaya çalışıyordum. Buradan kurtulmam gerekiyordu.
"Acıktın mı?"
Dalga geçiyordu resmen benimle. Bunun başka açıklaması olamazdı. Buraya geldiğimizden beri yemek yememiştim, bunu oda biliyordu ve bu soruyu sormuştu dalga geçer gibi.
"Aa doğru! Sana hiç yemek vermedim ben değil mi? Unutmuşum bir an." deyip karşıma oturdu ve elindeki yemeğe yemeye başladı.
Sinirle gözlerimi kapattım ve derin bir nefes daha aldım. Sakin kalmam gerekiyordu ama bu imkansızdı.
Doğrulup ağzımdaki bezi çekti ve geri sandalyeye oturdu.
Kaşığa yemek doldurup bana doğru uzatınca başımı çevirdim. Alayla güldü ve "Yemeyeceksin yani... sen bilirsin. Açlıktan ölsen bile yemek vermeyeceğim artık." dedi.
"Hani beni seviyordun? Şimdi ölmemi mi istiyorsun?" dedim alayla.
"Ölmeni ben değil sen istiyorsun Lavin. Ben sana yemek verdim ama sen yemedin. Ölürsen benim suçum olmaz bu."
Gözlerimi devirmemle güldü ve yemeğini yemeye devam etti.
"Anlatsana Lavin... ne olduda kardeşin çok sevdiği Dae'den ayrılıp buraya geldi ve beni sana getirdi?"
"Sanane."
"Hadi ama Lavin. Bana anlatabilirsin, bir aile olacağız artık. Hina da benim kardeşim sayılır."
"Seninle evlenmeyeceğim."
"Emin olma bu kadar? Annen birden ortadan kaybolabilir aksi halde."
Duyduğumla endişeyle ona bakmamı sağlarken kahkaha attı. "Seni nasıl ikna edeceğimi bilmek o kadar güzel ki."
"Ona bir şey yapmayacaksın Woo!"
"Evlenirsek yapmayacağım zaten güzelim."
"Senden nefret ediyorum."
"Bende seni seviyorum Lavin. Ne güzel duygularımızın karşılıklı olması."
Ayağa kalkıp kulubeden çıkınca gözlerimi kapattım. Ne yapıp edip bir an önce buradan çıkmam gerekiyordu.
...
Min Yoongi
Delirmek üzereydim. Hiçbir yerde yoklardı. Bir iz bile yoktu. Nasıl yapmıştı bilmiyordum ama tüm izleri yok etmişti o şerefsiz.
"Prens'im!"
Hoseok ve Namjoon yanıma geldiklerinde umutla onlara döndüm. "Bir şey mi buldunuz?"
"Köylülerle konuştuk. Birkaç gün önce buradan tanımadıkları bir adam geçmiş. Ormana doğru gitmiş. Onlar olabilir."
Duyduğum bu haber biraz olsun umutlarımı yeşertmişti. Dört günün sonunda ondan bir iz bulmuş olabilirdik.
"Hemen ormana doğru gidelim." dememle beni onayladılar ve atlarının yanına gittiler. Bende hızla atıma bindim ve ormana doğru ilerlemeye başladım.
...
Park Lavin
"Woo!"
Yüksek sesle adını bağırdığım üçüncü seferde sonunda içeri girmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kingdom - Min Yoongi
FanfictionSaraya zorla getirilmişken hayatımın bu şekilde olacağını düşünmemiştim.