"Lavin unni!"
Yoon koridorda birden bana seslenince arkama döndüm ve ona bakmaya başladım. Yüzünde büyük bir gülümsemeyle yanıma koştu ve yanımda durdu.
"Yoon, iyi misin? Bir şey mi oldu?"
"Unni, bugün Namjoon saraya gelicek ve benim onunla görüşmem gerek." dedi fısıltıyla.
"Nasıl olacak bu Yoon? Nerede buluşacaksınız?"
"Arka bahçe boş oluyor gece unni. Lütfen yardım et bana."
Gözlerime masum masum bakınca derin bir nefes aldım ve onu onayladım.
"Ne yapacağım?"
"Ben not yazdım ona. Onu versen yeter unni. Şuan bahçedeler. Ben gidebilsem giderim ama abimler de oradadır şimdi. Veremem notu."
"Ver bakayım notu. Gidip verelim şu meşhur askere."
"Sen birtanesin unni! Bu sarayda beni anlayan tek kişisin! İyi ki varsın!"
Güldüm ve "Eğer başaramazsam bu söylediklerini geri almayacaksın değil mi?" dedim.
"Düşünmem lazım." deyip kollarını bağlayınca güldük ikimiz de.
Elimi uzatınca notu belindeki kemerden aldı ve bana uzattı.
Elinden almamla "Dikkatli ol." dedi ve gergince beklemeye başladı.
...
Bahçeye çıktığımda gözlerimle etrafı taradım. Prenslerin hararetle biriyle konuştuklarını gördüğümde aradığım kişinin o olduğunu umarak yavaşça ilerlemeye başladım.
Nasıl gidecektim ki yanlarına? Hem komutan o mu ondan da emin değildim. Belki de başka biriydi yanlarındaki adam.
"Lavin!"
Prens Jimin'in birkaç saniye etrafına bakındıktan sonra bana seslenmesiyle sevinerek yanlarına ilerledim.
"Hepimiz içki mi içiyoruz?"
"Ben içki almayayım Prens'im."
"Saçmalama Namjoon. İzinli sayılırsın, bir işin yok. İç işte bizimle." diyen Prens Seokjin'le aradığım adamın o olduğuna emin oldum.
Yoon haklıymış. Gerçekten bayağı yakışıklıymış.
"Hepimize içki getir Lavin."
Prens Jimin'i onayladım ve içeri girip bardaklara içkileri doldurdum. Notu avucuma aldım ve tepsiyi sıkıca tutup yeniden bahçeye çıktım.
Yanlarına gelince hepsine tek tek içkiyi uzattıktan sonra son bardağı ters taraftan tutup Komutan Namjoon'a uzattım.
Kaşlarını çattı ama bir şey demeden bardağı elimden aldı. Eli nota çarpınca kaşlarını kaldırdı ve gözlerime baktı. Başımı hafif sallayınca belli etmeden Prens'lere döndü.
Onlar yeniden konuşmaya başladıklarında geri çekildim. Konuşulan konuyla alakalı hiçbir fikrim yoktu.
Başka bir Krallık'la ilgili bir konudan bahsediyorlardı ama ilgimi çeken bir konu değildi.
Canım sıkılmıştı aslında ama gidemiyordum bir yere. Birkaç dakika sonra Prens Yoongi elindeki içkiyi tek seferde bitirdi ve bana doğru yürümeye başladı.
Kaşlarımı kaldırmış ne diyeceğini merakla bekliyordum.
"Ne verdin Namjoon'a?"
"Ne?"
"Namjoon'a bardağı ters verdin, ne vardı elinde?"
"Hiçbir şey."
Güldü ve "Beni kandırabileceğibi mi sanıyorsun?" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kingdom - Min Yoongi
FanfictionSaraya zorla getirilmişken hayatımın bu şekilde olacağını düşünmemiştim.