TUTSAK

HAZIRLIK

Sabah uyandığımda yanımda değildi Emre. Kasıklarım dünden daha çok ağrıyordu. Gözlerimi açıp gelen seslere doğru gittiğimde mutfakta kahvaltı hazırlıyordu Emre.
-Günaydın güzelim. Gel kahvaltı edelim hemen sonra işe gitmem gerek. Sofraya otururken yüzümü buruşturdum.
-Ağrın mı var? Çok zorladım galiba seni.
-Yok abi ya iyiyim çok açım ama kahvaltı etmem gerekiyor. Kahvaltıyı bitirip odama çıktım ve yatağıma uzandım. Ağrım çok fazlaydı ve ayakta durmak istemiyordum. Emre sıcak birşeyler hazırlayıp yanıma gelip uzandı. Sırtıma kendisini dayayıp elini karnıma koydu. Karnıma masaj yapıyordu.
-Bugün çok kendini zorlama. Akşam ben gelirken birşeyler alırım yeriz. Yarında akşam dışarı çıkarız.
-Olur çok sıkıldım zaten evde. Ama şey sana birşey sormak istiyorum.
-Tabi canım sor.
-Dün gece konuştuğun sevgilin miydi?
-Ne o yoksa kıskandın mı sen beni?
-Hayır sen sonuçta benim abimsin :) Sadece dün bir anlık şeyle yanına geldim. Hayatında biri varsa eğer bilmiyorum işte.
-Elif'le barıştık. Bilmiyorum zaman neyi gösterecek.
Elif abimin liseden beri hayatında olan biriydi. Bilmiyorum bu kaçıncı barışmaları en son 20. barışmalarında saymayı bırakmıştım. Birbirlerini sevmiyorlardı bundan emindim. Çünkü ikiside birbirini kaç kez aldattılar ve bunu bile bile hala devam ediyorlardı. Telefonumun zil sesi ile ikimizde irkildik. Arayan Selin en yakın arkadaşım.
"Sist seni kaçak nerelerdesin? Partiden bir anda kayboldun."
"Ya rahatsız hissettim kendimi öyle olunca Emre'yle geldik eve."
"Hmm anladım ya takılsak mı bugün? Emre'yide çağır o da gelsin ama."
"Konuşurum hadi öptüm." Selin belli etmesede abime karşı birşeyler hissediyordu ve buna emindim.
- Bu Selin bana yanık yalnız ha. Geçen gecede sarhoş olup beni aradı.
-Ciddi misin sen? Sen ne yaptın.
- Ne yapayım kızım o kız benim için takılmalık en fazla 2 3 gün takılır bırakırım. Ergen bir kere o. Saçma sapan haller tipler falan. Senin kadar olgun olsaydı belki düşünürdüm.
-Kardeşimsin diye demiyorum ama yaşına göre oldukça olgunsun. Anlamıyorum bu vücuda, böyle güzelliğe rağmen hala neden hayatında biri yok. Farkında mısın bilmiyorum ama elde edemeyeceğin bir erkek yok.
-Ahahahah hiç almayayım canım ya.
-Hadi artık çıkmam lazım babamda yok iki işlede ben ilgileniyorum. Kendimi daha iyi hissediyordum. Kalkıp onun arkasından gittim.
-Ha bu arada akşam için ne diyorsun?
-Olur ama çokta şey yapma. Elif ile mi gelsem en azından pes eder?
-Sen bilirsin. Yanaklarımı sıktırıp evden çıktı. Selin'i arayıp eve çağırdım beraber hazırlanıp dışarı çıkardık.
-Ya Yaren ben sana birşey demek istiyorum. Yanlış anlama sakın ama beni. Emre, hayatında biri var mı?
-Ne oldu birden bire neden sordun?
-Salağa yatma istersen ona karşı birşeyler hissettiklerimi sende çok iyi biliyorsun. Bu gece benim için bir fırsat olmasını istiyorum. Düşünse gece sonunda beni altında inlettiğini. Kim bilir erkekliği nasıldır? Düşüncesi bile ıslanmama yeterli. Söylediği cümleler karşısında betim benzim atmıştı resmen. O sadece benim hayallerimi süslememiş belli ki. Yakın arkadaşım bile olsa onu Selin 'e yem etmeyecektim.
-Selin saçmalama istersen. Üveyde olsa benim abim. Salakça düşüncelerini başkasına sakla.
-Hadi ama hiç görmedin mi? Büyük mü?
-Hahaha görmek ne kelime. İçimi doldururken beni zevkten uçuran cinsten.
-Nasıl yani ciddi misin?
-Ya sabır kızım sen benle taşak mı geçiyorsun? Abim ya hani o benim.
-Ya ne biliyim birden öyle diyince. Ama yani ben ve Emre yakışmaz mıyız?
-Selin abimin nasıl bir insan olduğunu bilmiyor musun? Bugün onla yarın başkasıyla. Hiç mi dinlemedin beni. 10 gün biz bu evde ikimiz kaldık abimle her gece başka bir kızı aldı yatağına. Onlardan biri olmayacağını nerden biliyorsun? Ya abim kim sen kim Allah aşkına.
-Neden böyle diyorsun Yaren. Yoksa beni kıskanıyor musun abinden? Sonuçta öz abin değil.
-Selin ben hiçbirşeye karışmıyorum ne bok yersen ye. Ama sonrada bana gelip ağlama. Zaten Emre Elif ile barıştı. Dün gece daha birliktelerdi. Belki bugünde gelirler birlikte yanımıza.
-Of ya gerçekten.
Akşam yemeği için rezervasyon yapmıştık lüks bir mekana. Selin olmayan göğüslerini bile büyük gösteren bir elbise giymişti. En yakın arkadaşım olmasına rağmen bazen ondan iğreniyordum. Bir süre daha Emre'den bahsederse gerçekten onunla yattığımı Selim'e söylerdim. Beni yargılamaya hakkı yoktu. Sonuçta aramda hiçbir kan bağı olmayan üvey abimin altına girmiştim. O ise kendi öz kuzeniyle birlikte olmuştu. Akşam için çok güzel olmak istiyordum.

YAREN: Abicim akşam ne giymem gerektiğine karar verirken zorlandım. Sence nasıl?

EMRE: O göğüslerini morartmamı istiyorsun galiba. Karşımda böyle oturursan en fazla dışarıda 5 dakika geçirebiliriz.
YAREN: Im ama abi çok güzel olmamış mıyım?
EMRE: Evet ama git başka birşey giy hem mekana uygun değil. Söz bunu sana kendi ellerimle başka bir yerde giydireceğim.
Emre ile konuşurken farklı bir uygulama kullanıyordum. WhatsApp ya da İnstagram değil. Telefonu komidinin üstüne bırakıp giyinme odama tekrar gittim. Güzel bir turuncu elbisemi elime aldım. Bunu Emre ile beraber almıştık ve çok yakıştığını söylemişti.

YAREN: Hazırım ben. Bence çok bekletme bizi. Kurda kuşa yem olurum yoksa :)

EMRE: Kızım sen galiba beni delirtmek istiyorsun. Abin olarak tüm dolabını elden geçirmek lazım.
YAREN: Saçmalama Bilo.
Uygulamadan çıktığımda Wp mesajlarıma girdim ve abime oradan mesaj atıldığını gördüm.
"Abicik akşam biz bize olmaya ne dersin. Sevgilinle başka bir zaman yemeğe çıkarız olmaz mı?"
Abicik ne ya Abicik. Emre'ye dalgasına böyle dediğimde 1 ay benimle konuşmamıştı. Nereden çıktı bu mesaj şimdi. Selin ah selin. Emre görüldü atmıştı mesaja.
"Selin telefonumdan Emre'ye sen mi mesaj attın?"
"Ee senin birşey yapmaya niyetin yok. Kendi işimi kendim hallettim bende."
Çantamıda alıp Selin'le çıktık dışarı. Arabamı mekanın önünde valeye teslim ettim. Selin'in abisi Serhat'ta gelmişti. Abimle birlikte bizi bekliyorlardı. Tam Emre'nin koluna girecekken
"Ya gerçekten abi kardeş kol kola mı gireceğiz mekana? Bebeğim abin bir gecelik benim :)" Selin'in suratına saf saf bakıp birşey demedim. Serhat'ın yanına geçtim ve elini belime attığında Emre'nin bana ateşle karışık sinir atan bakışını gördüm. Ne o kıskanmış mıydı yoksa?