Deli gibi ağrıyan başımla açtım gözlerimi. Gözlerimin içi yanıyor ve fazla üşüyordum. İstemesemde kalktım yataktan.
Lavaboya girdiğimde kendime hayret ettim. Bu aynadaki yansıma bana mı aitti? Gözlerimin içi , burnum ve yanaklarım kıpkırmızıydı. O an gelen hapşırıkla anladım hasta olduğumu ve aşırı derecede üşüdüğüm içinde ateşim olduğunu. Duşa girdim. Ilık suyla duş aldıktan sonra mecburen üstümden çıkardığım ve hâlâ hafif nemli olan kıyafetlerimi giydim. Burnumu çeke çeke çıktım banyodan. Gözlerim kapanıyordu her an bayılabilirdim. Öyle hissediyorsum.
Az önce kalktığım yatağa geri uzandım. Kahvaltıya falan inmeyecektim. Aklıma dün yaşananlar geldi bir anda. Gözlerimden tekrar yaşların akmasına sebep oldu bu düşünce. Ben bu aileye aitim , bu durum benim için sorun olmaz diyorum ama sonrasında da bunu kaldıramıyorum. Ya bir gün babamda beni istemezse? Hem öksürük, hem hapşırık , hem akan bir burun ve de titreyen bir beden içerisindeyken ağlamak daha da canımı yakıyordu. Boğazım acıyor yutkunamıyordum. Hıçkırdıkça sanki boğazım yırtılacakmış gibi hissediyordum . O yüzden olabildiğince kendimi sakinleştirdim ve ağlamamaya çalıştım. Pek bir faydası olmadı, ta ki kapı çalana kadar.
Göz yaşlarımı sildim ve sakince kapıyı açtım. Karşımda babamı görünce yüzümde ufak bir tebessüm oluşmuştu.
Babam beni görür görmez kaşları çatıldı ve elindeki çantayı yere bırakarak elini anlıma uzattı ve ateşime baktı."Asel bu ne hal? Çok ateşin var!"dedi babam telaşla. İşe gidecekti sanırım çünkü üzerinde üniforması vardı. "Sorun yok baba, iyiyim. Dün yağmurdan ıslanınca oldu herhalde. Biraz dinlensem geçer."dedim babamı ikna etmeye çalışarak.
"Olmaz ! Ben karakola uğrayacağım , sonra da hastaneye gideceğiz."dedi sonra bana baktı ve "Hayır , hayır. İlk hastane sonra karakola geçerim ben , yürü hadi."hemen itiraz ettim. Hiç hastane çekemezdim şuanda.
"Baba gerçekten şuan hastaneye gidersem daha kötü olurum. Biraz dinlensem geçer, eğer geçmezse söz sana söyleyeceğim ve hastaneye gideceğiz tamam mı?"dedim. Kabul etsin diye içimden dualar ediyordum ki dualarım kabul oldu.
"Tamam o zaman. Kıyafet getirdim sana. Ben gün içinde tekrar geleceğim zaten." Kısa bir konuşmanın ardından babam gitmişti. Bende hemen babamın getirdiği çantadan rahat ve sade bir şeyler çıkararak üzerimi değiştirdim ve tekrar yatağa girdim.
Ama maalesef ki yine de uyuyamadım. Eray'ın bangır bangır açtığı şarkı onun odasında olmasına rağmen sanki benim odamda çalıyormuş gibi yankılanıyordu. Zaten ağrıyan başımı tetikliyordu bu ses. Sinirle yataktan doğruldum. Sinirle Eray ve benim odamın arasındaki ortak duvara vurdum sertçe birkaç kere. Elim acımıştı ama Eray hâlâ umursamadan bangır bangır dinliyordu şarkıyı. Belki de şarkının sesinden duvara vurduğumu duymamıştır.
♪Şehrime bir gelmeyegör, her virane saray olur
Beni tekrâr sevmeyegör, mahpushane cennet olur
Şehrime bir gelmeyegör, her virane saray olur
Beni tekrâr sevmeyegör, mahpushane cennet olur♪Diyordu şarkı. Eray'ın bu şarkı ile alıp veremediği neydi? Arabadayken de bu şarkı çıkınca sesi açmıştı. Şimdi de bangır bangır şarkı dinliyordu. Duvara vurmakla olmayacağını anlayarak sinirle odadan çıktım ve Eray'ın odasının önünde durdum.
Derin bir nefes alarak sertçe kapıya vurmaya başladım açana kadar vuracaktım. Eray kapıyı açtığında şarkının sesi yetmiyormuş gibi kendisi de bağırarak eşlik ediyordu şarkıya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suç Mahalli | Yarı Texting
Teen FictionSiz: Her şeyi biliyorum!!! 05********: Ne saçmalıyorsun? 05********: Kimsin? Siz: Gördüm diyorum... 05********: Neyi gördün? Siz: Her şeyi:) ✨ DÜZENLİ BÖLÜM YAYIMLANMAKTA✨