-29

905 52 6
                                    

Yazardan;

Çaresizdi Eray. Hayatında daha önce hiç böyle hissetmemişti. O an emin olmuştu, Asel'e olan duygularından. Zaten farkındaydı ama o an bu duyguyu en yoğun hissettiği andı. Seviyordu Asel'i.

Gitmişti Asel.

Götürmüşlerdi sevdiğini. Asel'e bir şey olacak diye müdahale bile edememişlerdi. Asel'in korkuyla bakan gözlerini aklına kazıdı Eray. İkinci kez katil damgasını üzerine alacağı bir hata yapmak için ant içti. Söz verdi kendine , daha çok Asel'e ama Asel duymadı Eray'ın sesini. Gördü. Anladı Asel o çaresiz bakışların altındaki imayı.

O adamı öldürmek için sabırsızlıkla bekliyordu Eray. Asel'in korkusu Eray'ın sinirine eşitti.

Araba uzaklaşırken arka cama dönerek Eray'a baktı Asel bir umut ama o da farkındaydı Eray'ın elinden bir şey gelmeyeceğini.

Eray'ın çaresiz ve endişeli bakışları, arka camdan kendisine bakan Asel'in bakışları ile  buluştu. Ağlarken titreyen çenesini görmüştü Eray. Zaten bu da gördüğü son şeydi. Hızla uzaklaşmıştı araç oradan.

Asel'in titreyen çenesi Eray'ın aklından çıkmıyordu ve ne zaman bu an gözünde canlansa hemen gözleri doluyordu Eray'ın.

O güçlü birisiydi. Sevdiğini kurtarır ve o canilerden en acı verici bir şekilde de intikamını alırdı . Burak Asel'in babası Mehmet amcaya sağ salim otele yerleştiklerini ve gayet iyi olduklarını bildiren bir mesaj atmıştı. Emindi kendisinden. Çok kısa sürede tanımış olsa da arkadaşını yarı yolda bırakmaya niyeti yoktu.

Eren'in ise ağlamaktan konuşmaya mecali kalmamıştı. Eren normal yaşantısında duygusal olmasada Asel onun kırmızı çizgisiydi. Kardeşiydi, çocukluğuydu...

Eray türkçe bilmeyen polislerle kavgaya girmişti. Ne Eray onları anlıyor ne de onlar Eray'ı...

Kavganın sebebi ise, Asel'in olduğu arabaya değil de o arabanın yanında duran aynı model arabaya takılan takip cihazıydı. Evet polis , arabaları karıştırarak yanlış arabaya takip cihazı takmıştı.

Burak iki dil  kulkanarak  iki tarafı da sakinleştirmek için epey çaba sarf ediyordu.

Asel'den;

   Arabadan indiğimizde ormanlık bir alanda ,küçük bir eve geldiğimizi gördüm. Hava buz gibiydi. Adam yanıma gelerek sertçe kolumdan tuttu ve eve doğru ilerlemeye başladı.

Korkum giderek artıyordu. Filmlerde, kitaplarda aksiyonlu olur, heyecanlı olur, severek izleriz ya da okuruz. Ama gerçek hayatta öyle değildi. Her an ölebilirdim. Kitaplarda, filmletrde ana karakter , kızı kurtarırdı ama şuan film çekmiyorduk , bir kitap karakteri de değilim ve karşımda dilini bile bilmediğim bir cani var.

Adam beni kolumdan tutmaya devam ederek evin kapısını açtı. Kapı açılır açılmaz sanki oyuncakmışım gibi beni içeriye fırlattı. Dengemi kaybedip yere düştüğüm sırada adam içeriye girerek kapıyı kapattı. Olduğum yerden hafifçe doğrulsamda hâlâ yerdeydim.

"¡Levantarse!" Kalk!

"N...ne?" Ne adam beni anlıyordu ne de ben onu.

Adam sinirle dişlerini sıkarak hâlâ yerde olan bana baktı. Bakışları bile titrememe sebep oluyordu.

"¡No puedo tratar contigo!" Seninle uğraşamayacağım!

Suç Mahalli  | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin