Pokemon - Will'in Laneti

8. Bölüm

Batu'dan ayrıldıktan sonra Will'in ilk durağı bir banka oldu. Parasını Galar'dan Almia'ya transfer etmesi sıkıcı iki saatini aldı. Ödediği transfer ücreti de cabası. Daha sonra ise dışarıdan bakınca diğerlerine göre daha büyük ve daha lüks görünen bir kuyumcu dükkanına girdi.

"Kırk tane tam altın mı?" diye sordu kuyumcu hayretle. "Ancak yarına hazırlayabilirim."

"Yarın mı? Ama benim acelem var."

"Üzgünüm delikanlı ama elimde o kadar tam altın yok. Hiçbir kuyumcuda hazırda bulunmaz. Özel kuryeyle gelmesi gerekiyor. Küçük bir servet sonuçta."

Will inatlaşmadı. Sonuçta adam haklı görünüyordu. İçinden bir gün daha diye geçirdi. Sonra aklına zamanı değerlendirmek için Batu'nun notlarına bakmak geldi. Notları tarayınca yolculuk için bazı şeylere ihtiyacı olduğunu fark edip bir eksik listesi çıkarmaya başladı. Liste uzadıkça uzadı. İşi bitince yerel motosiklet servislerinin yolunu tuttu. Bol bol yedek parça satın aldı. Bunun yanında su depolamak için fazladan bir kutu, bir tane de benzin için, elektrik için güneş panelleri bile aldı. Sonra yiyecekler, hem kendisi hem pokemonları için, fazladan giysiler derken Will o kadar para saçtı ki kartının manyetik bandı aşındı. Alış verişi tamamlaması akşamı buldu. Will'in canı çıktı. Hepsini motoruna yüklediğinde Bolt neredeyse bir kamyonu andırıyordu.

Ertesi sabah altınlarını alıp yola koyulmak için tekrar kuyumcuya gitti. İşte ordalar, Almia altınları. 7 gr ağırlığında bozuk para biçimindeki değerli madenler. Altının bir cazibesi olduğu açık çünkü insanın gerçekten sahip olası geliyor. Kırk tanesini satın almak Will'in birikiminin üçte birinden biraz fazlasının erimesine neden oldu. Kalan para ise banka hesabında kaldı. Kuyumcu güvenlik için küçük bir ahşap kutuya koyduğu altınları Will'e verdi. Will de Bolt'a yöneldi. Bolt ara sokaktaydı. Will hızlı adımlarla köşeyi döndü ki küt!

Kıç üstü yere düştüğünde karşısında esmer bir kız vardı. O da kafasını ovuşturuyordu. Will'i görünce kaşlarını çattı.

"Önüne baksana be!"

"Asıl sen önüne bak!" Sonra kızı tanıdı. "Sen!"

Anlaşılan kız da Will'i unutmamıştı. Gözleri büyüdü. "Hayır asıl sen! Bununla iki etti. Sana yolda nasıl yürüneceğini öğretmediler mi?"

Will tartışmamayı seçti yerinde fırladığı gibi kutusunu kaptı. "Seninle uğraşamam şimdi. Acelem var benim."

Kızı yerden kaldırmadan hızlı adımlarla Bolt'un yanına gitti. Ceketinin fermuarını sertçe çekti. Hazine sandığını dikkatle Bolt'un taşıma kutusuna yerleştirdi. Eldivenlerini takıp motora atladı. En son kaskını takıp vizörünü sertçe indirdi. Kendine itiraf etmese de bunları kızı umursamadığını belli etmek için ses çıkaracak biçimde yapıyordu. Motoru çalıştırdı. Sol ayağı yerdeyken gaz vererek olduğu yerde U çekip döndü. Kızın düştüğü yere kaçamak bir bakış attı ama kız yoktu. Bu küçücük hayal kırıklığının ardından gaza dokunup ana yola çıktı. Oradan da yönünü güneye çevirdi. Will yeniden yolda olduğu için neşeliydi.

***

Bir süre sonra Amelie de evine ulaştı. Elindeki küçük ahşap kutuyu komidinin üzerine bırakıp üstünü değiştirdi. Tişörtünü, şortunu giydi. Elini yüzünü yıkadı. O motorcu çocukla yeniden karşılaştığı için biraz canı sıkılmıştı. Yatağına bağdaş kurup kutusunu kucağına aldı. Kapağını açtığında ise şaşırdı. İçi sarı renkli bozuk paralarla doluydu. Kutuyu biraz salladı. Paralar şıkır şıkır edip kutunun içinde döndüler. İyi de saati neredeydi? Amelie, bir süre önce saatini tamire vermişti. Dükkandan çıkarken de kutusuna koyduğuna emindi. Eliyle kutunun içini karıştırdı ama paradan başka bir şeye temas edemedi. Bir avucunu alıp yatağın üzerine bıraktı tekrar salladı ama yine yok. "Saatim nerde ya?" diye söylendi. Kutuyu ters çevirip bütün paraları döktü. Kutuyu sertçe silkti ama ortada saat filan yoktu. Panikledi. Yere düşmüş olabilir mi diye bakındı. Saatini kaybetmiş olmaktan öylesine korkuyordu ki nefes alıp verişleri hızlandı. Gözlerine yaşlar birikmeye başladı. Yatağın üzerinden bir avuç para aldı. Sanki aralarına sıkışmış olabilecekmiş gibi elinin üzerine yayıp baktı. Yoktu. Artık saatinin kaybolduğuna ikna olmuştu. Hınçla savurdu paraları. Yatak odasının dört bir yanına savruldular. Kimisi yuvarlana yuvarlana eşyaların arkasında kayboldu. Başını iki elinin arasına aldı Amelie. Hıçkırıklara boğuldu.