13. Bölüm

30 3 132
                                    


Will'in kanyon boyunca güneye ilerledi. Tekrar anayola ulaşması bir gününü aldı. İnsan yinen tekerlek örümcekler ile alevden ifritler yetmezmiş gibi bir de Kırk Haramiler çıkmıştı başına. Saba yolculuğu giderek tehlikeli olmaya başlamıştı. Ama yine de her türlü zorluğa göğüs germeye hazırdı. Yeter ki Gloria sağlıklı olsun.

Geceyi bir şehrin kervansarayında geçirdi ve günler sonra rahat bir uyku çekti. Bu şehirde de diğerleri gibi çarşılar vardı. Hatta oldukça büyük bir şehre benziyordu burası. Stresini atmak için biraz dolandı çarşıda. Gerekli olan biraz öte beri aldı.

Şehirler, kasabalar, köyler tesbih taneleri gibi yol boyu uzanıp gidiyordu Saba'da. İki yerleşimin arası bir kervan için aşılması gereken üç-dört günlük çöldü. Will için ise üç-dört saat. Hiçbir yerleşimde akarsu yoktu. Hepsinde kuyular vardı. Kuyu çok olursa ev de çok oluyor, yerleşim yeri büyük oluyordu. Kuyu az olursa küçük. Beş kuyu, aşağı yukarı 25-30 hanelik bir köy demekti. Yirmi kuyu ise bir kasaba sayılır, çarşılar kurulurdu. Bir okyanusu andırıyordu Saba. Kara ile suyun yer değiştirdiği bir okyanus. Çöl denizdi. Su bulunan yerler ise insanların yaşadığı küçük adacıklar. Kervanlar adalar arasında gidip gelen gemilerdi. Haydutlar ise bu okyanusun korsanları oluyordu.

Saba'da en çok kaya, yer ile ateş türü pokemonlar vardı. Diğer türlerden de vardı tabi. Ama çimen türünü çok az görmüştü Will. Su türünü ise neredeyse hiç. Kaya, yer ile ateşe tür üstünlüğü olduğu için su türü pek değerliydi Saba'da. Ancak üst düzey eğitmenlerin takımlarında bulunurdu. Yani en azından Batu'nun notları öyle diyordu. Gördüğü kadarıyla maç dışında çölde de hayat kurtarıyordu. Will'e saldıran örümcekler yer türü olmalıydı. Kırk Haramiler'in pokemonları da kaya ile yer türündeydi. Bu yüzden olsa gerek Will ne zaman Inteleon'u poketopundan çıkarsa etrafında meraklı bir kalabalık toplanırdı.

Yola çıkmadan Bolt'a bakım yapmaya karar verdi. Gevşeyen somunları sıktığı sırada arkasında dikilen genci fark etti.

"Kolay gelsin Seydi." dedi genç.

"Teşekkürler." diye yanıtladı Will.

"Seydim seni görmek ister."

"Kim ki senin Seydin? Ne yapacakmış beni?"

"Seydim şehrin melikidir. Motosiklet tamir ettiğini gördü. Onun da bir motosikleti var. Tamir edebilirsen büyük mükafat var."

"Olur." dedi Will. Ellerini üstübüye silip doğrularak. "Bolt'u burada bırakamam ama."

"Onu biz hallederiz Seydi."

Genç adam parmaklarını şıklattı. Will, arkasını dönüp Bolt'a baktığında iki machokeun büyükçe düz bir platform getirdiklerini gördü. Bolt'u nazikçe üzerine koyup platformu omuzladılar. Machokelar için sorun değil tabi de sürmek varken? Neyse.

Yolu gösteren adam Will'in yaşlarında, sağlıklı, pahalı elbiseler içindeydi. Böyle birisi neden hizmetçilik yapar ki? Galar'da hizmetçilik en yoksul insanların işiydi. Sormadan edemedi.

"Sen melikin hizmetçisin değil mi? Nasıl oluyor da böyle pahalı elbiseler giyebiliyorsun? Şey... Sorması ayıp ne kadar alıyorsun?"

"Seydinin hizmetçileri para almaz. Seydi bizi doyurup, giydirir, zamanı gelince evlendirir, çocuklarımızı da yapacağı işe göre eğitir. Onlar da ilerde Seydinin çocuklarına hizmet eder."

Will hemen durumu çaktı.

"Kölesin yani."

"Evet, senin gibi özgür değilim. Canımın istediği yere gidemem. Yine de Seydim bazen halinden mutsuz olan kölelerini azat eder. Çalışmak istemeyen birini zorla çalıştırmak yarardan çok zarar getirirmiş."

Pokemon - Will'in LanetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin