17. Bölüm

31 2 81
                                    


Will ile Amelie hepi topu 4 metrekarelik dükkanın kapı niyetine tutturulan perdesini aralamışlar merakla içeriye bakıyorlardı. Dükkana girmiyorlardı çünkü yer yoktu. Sıra sıra dizilmiş siyah renkli diskler, içinde siyah rulolar sarılı yarı şeffaf plastik kasetler, bir de rasta saçlı dükkan sahibi ile önündeki masada duran hoparlörlü kutu içeriye adım atmayı imkansız kılıyordu.

"Evet müzik..." dedi rastalı adam. "İşte size bu yazın hit müziği." Hoparlörlü kutunun bir düğmesine sertçe çat diye basınca kutuda bir bölme açıldı. Oraya da plastik kasetlerden birini yerleştirdi. Bölmeyi kapattı ve başka bir düğmeye yine sertçe bastı. Çat! Evet, hoparlörlerden gelen ses gerçekten de müzikti.

"Ya-ya-ya coco jamboo, ya-ya-yeah

Ya-ya-ya coco jamboo, ya-ya-yeah

Put me up, put me down.

Put my feet back on the ground.

Put me up, take my heart and make me happy..." *

"Bu-bu yazın hit müziği filan değil ki." diye itiraz etti Amelie. "Olsa olsa 50 yıl önceki yazın hit müziği."

Saba'nın tuhaflıklarına henüz alışamayan Amelie için büyük bir hayal kırıklığı. Will ise artık şaşırmamayı öğrenmişti. Günler süren yolculuklarının ardından büyük bir şehre ulaşmayı başarmışlardı. Batu'nun notlarına göre burası Medinetül Dhahabı Siyah ya da Kara Altın Şehriydi. Şehre kısaca Siyah denirdi. Saba'nın en çok petrol çıkartılan yeri burasıydı. Adı Siyah olsa da bakınca diğer Saba şehirleri gibi kum rengiydi. Siz hiç ziftiyle meşhur bir şehir gördünüz mü? Zift, Sabalıların, önce Galarlılar daha sonra da Unovalılar gelmeden çok önceleri bilip kullandığı bir malzemeydi. Çölde bekletilen neft yağı zamanla koyulaşıp zifte dönüşürdü. Su geçirmeyip kolay şekillendirilen zift de iyi bir yalıtım malzemesiydi. Sadece nadiren yağan yağmurdan değil, fırtınalarda savrulan kum tanelerinden de korurdu. Bu yüzden binaların çatıları, taşların arasındaki kovuklar, pencere ile kapı çevreleri... her boşluk ziftle doldurulmuştu bu şehirde. Siyah'ın ziftinin kendine has bir kokusu vardı. Kesinlikle de rahatsız edici değildi. Hoş bile sayılır.

Şehrin yüksek kesiminde Unova tarzı inşa edilmiş evlerle küçük bir Unova mahallesi de vardı. Unova ekonomisinin petrole olan bağımlılığı birçok Unovalı'yı buraya sürüklemişti. Önceleri Saba'da pek de bir değeri olmayan petrolün adı zamanla kara altına çıkınca küçük Siyah köyü hızlıca büyümüştü. Hem Sabalılar hem de Unovalılarla. Hatta petrolün içinde gerçekten altın tozu olduğunu düşünüp de gelenler bile vardı. Ham petrolü elekten geçirip içinden altın elde etmeye çalışanlar olmuştu.

Siyah, Will'in yolculuğunun hemen hemen üçte ikisi sayılırdı. Ayrıca yolları üzerindeki son büyük şehirdi. Bundan sonra asfalt yol yerini kumdan patikalara bırakacaktı. Varlığı Saba için tuhaf kaçan asfalt yol zamanında Unovalılar tarafından inşa edilmişti. Siyah'dan, Almia'ya bir petrol boru hattı döşemek isteyen Unovalılar öncelikle hattın geçeceği yerde üzerinde kamyonların ilerleyebileceği bir yol inşa etmişlerdi. Boru hattının bakımının yapılabilmesi için de ara sıra onarmayı ihmal etmiyorlardı. Ancak Siyah'dan sonra boru hattı yoktu, haliyle asfalt da yoktu.

Asfaltın olmaması Bolt'un tekerleklerinin kuma gömülmesi demekti. Her zaman değil tabi ki. Çünkü kum bazı yerlerde sertti. Ancak zaman zaman insanı bile yutacak kadar yumuşak olduğu yerler de vardı. Will bir motosikler tamircisiydi hatta Motorların Fısıldadığı Çocuk'tu. Bir süre kafa yorduktan sonra aklına bir icat geldi. Siyah'da gerekli olan malzemeleri temin edip Bolt'u modifiye edecek ve yoluna devam edecekti.

Amelie ile beraber gerekli öte beriyi toparladıktan sonra biraz da zevklerine zaman ayırmaya karar verdiler, müziğe. Günlerdir aynı şarkıları dinlemekten bıkmışlardı ve gördükleri bu müzik dükkanı onlara bir umut olmuştu.

Pokemon - Will'in LanetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin