14. Bölüm

36 3 141
                                    

Will'in saraydan bu kadar erken ayrılması herkesi şaşırtmıştı. Melik biraz hoşnutsuzdu. Hizmetliler de misafirlerini iyi ağırlayamadıklarını sanıp endişelendiler. Özellikle dün geceki kız. Arkadaşları Will'in ayrılmasından onu sorumlu tutuyor gibiydiler. Ne alakaysa? Will bir açıklama yapma gereği duydu.

"Pekala pekala sayın Melik hazretleri ve... şey..." Will o sözcüğü kullanmak istemiyordu. "Saray çalışanları! Bakın gerçekten burada çok eğlendim ama gitmem gerek. Benim yerine getirmem gereken çok önemli bir görev var ve zamana karşı yarışıyorum. Neden şöyle yapmıyoruz? Ben görevimi tamamladıktan sonra geri dönerim ve bir süre size misafir olurum."

Konu anlaşılınca herkes derin bir nefes aldı. Will'in kararı memnuniyetle karşılandı. Melik, Will'e tekrar teşekkür edip yanından ayrıldı. Kızlar ile Hassan ise Will'i kapıya kadar uğurlamak için kaldılar.

Will, Bolt'a atlarken dün geceki kızın yanında duran başka bir kız kö... saray çalışanı alaylı bir ses tonuyla konuşmaya başladı.

"Bir dahaki gelişinizde size ben hizmet etmek isterim Seydi. Duyduğuma göre Mahrinur'un hizmetinden memnun kalmamışsınız."

Dün geceki kız... Demek adı Mahrinur'du. Üzgün görünüyordu. Will durumu toparlamak istedi. Arada bir böyle şövalyeliği tutardı, nedense. Bir kadının onurunu korumak falan filan işte.

"Hiç de bile." dedi Will. "Aksine çok iyiydi."

Kızların arasında büyük bir şaşkınlık oldu. Mahrinur da başını doğrultup gülümsedi. İşte o zaman Will, yaptığı işle gurur duydu. Alaycı olan ise o kadar memnun değildi.

"Ama biz sanmıştık ki... Yani... Yani bir dahakine de size yine onun hizmet etmesini mi istiyorsunuz?"

"Evet."

Kız iyice şaşırdı. O an başka bir kız hevesle öne atıldı.

"Her gece? Sadece o mu?"

"Evet her gece, gündüz, ne zaman olursa."

Kızların arasında bir kıkırdamadır koptu. Bazısı gülerken eliyle yüzünü kapatıyordu. Gözünden yaş gelen bile vardı. Mahrinur'un yüzü kıpkırmızı oldu. Domatese döndü. Öbürü ise duyduğuna inanamıyordu. Ağzı bir karış açıktı. Will ne dün gece ne de şimdi bu muhabbetten hiçbir şey anlamamıştı. Alt tarafı kızlar Will'e içecek getirip götürecekler. Ne vardı bu kadar abartacak? Bu kızların alayı şapşik. Şapşik kızlar! Neyse kızlar güzeldi ama yolcu yolunda gerek. Will, Bolt'u çalıştırıp gazladı. Kızlar ile Hassan da arkasından el salladılar.

***

Sarayı ve şehir geride kaldıktan sonra manzara kumdan ibaretti. Her yer kum tepeleriyle doluydu. Bu kez Will'in daha önce hiç görmediği türden kum tepeleri de vardı etrafta. İçi boş, kratere benzeyen kum tepeleri. Ne kadar da ilginç. Nasıl oluşmuş olabilirler acaba?

"Oooniiixxx!!!"

Will'i düşüncelerden uyandıran boğuk bir onix kükremesi oldu. Tabi ya olmazsa olmaz. Onix'i Bolt'un aynasından görebiliyordu. Sürüne sürüne ardından geliyordu dev kaya yılanı. Demek onixler de insan yiyordu Saba'da.

"Bir de sen dene şansını bakalım koca oğlan." dedi Will kendi kendine. Aynadan onixi izlemeyi sürdürerek hızlandı. Aradaki mesafe açılıyordu ki... Onixin üstünde durduğu zemin yanardağ gibi patladı. Kumlar, toz, kaya hepsi bulut gibi havaya savruldu. Will hemen frene abanıp durdu. Neler olduğuna bakmak için geri döndü. Onixin durduğu yerden dev bir kule hızla yükseliyordu göğe. Yaklaşık 50 m çapında, kum renginde kat kat uzanan dev bir kule. Will gözlerini en tepeye çevirdi. Bu sırada kule 300 metre kadar yükselmiş olmalıydı. Kulenin tepesinde ağza benzer bir yapı vardı. Ağza benziyordu çünkü 60-70 metre boyunda beyaz dişler çıkıyordu yapıdan. Beş koca diş. Dev bir koni gibi birleşiyorlardı ağzın önünde. Zavallı onixcik dişlerin arasındaydı. Artık onixcikti çünkü böyle bakınca insanın ağzındaki bir spagettiyi andırıyordu. Son kez ciğerleri parçalanırcasına çığlık attı.

Pokemon - Will'in LanetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin