Kırk Haramiler'in mağarasının ortasında duran Unovalı adam her şeye rağmen şıklığından ödün vermemişti. Koyu lacivert takım elbise ile kravat, beyaz gömlek, siyah kunduralar, pahalı kol düğmeleri, elinde de sımsıkı tuttuğu deri çantasıyla tam bir iş adamıydı. Ama bu sıcakta o ceketle... Adama baktıkça Herram terliyordu.
Adamın bir baş işretiyle machokeu kollarında taşıdığı uzun ahşap sandığı getirip adamın ayaklarının dibine bıraktı. Adam eğilip sandığın kapağını açtı ve içinden köpüklere sarılmış silahı çıkardı. Beyaz renkli bir tüfeğe benziyordu. Üzerinde bir çok dijital gösterge, namlusunun ucunda da kalınca bir mercek vardı. İşte Kırk Haramiler ile Mecnun arasındaki teknoloji farkını kapatacak silah buydu. O deli, Kırk Haramiler'e kıyasla uzay çağından fırlamış gibiydi. Artık bu işin okla kılıçla olmayacağı belliydi. Herram eğer Mecnun'u alt etmek istiyorsa bir şeyler yapmalıydı. Mesela son teknoloji silahlar edinmek gibi. Bu yüzden Unovalı silah tüccarlarıyla iletişime geçmişti. Onlar da bu adamı Saba'ya yollamıştı.
"İşte karşınızda en son teknoloji silah. Blaster tüfeği! Tetiğe basmanızla ucundan ateşlediği lazer ışık hızında hedefini bulur. Yüksek sıcaklıktaki ışın hedefini delip geçer. Tam 50 saniye boyunca atım yapar. Ancak parlak yüzeylere ateş etmenizi tavsiye etmem."
Adam tüfeği duvarda dayalı duran aynaya doğrultup ateşledi. Işın aynadan yansıyıp mağara duvarına çarptı. Duvarda açılan delikten birkaç damla lav yere düşüp cızırdadı ardından da oluşan delikten içeri güneş ışığı girdi. Ama hedef alınan aynada çizik bile yoktu.
"Sonuçta ışık. Yansıyınca işe yaramıyor."
Herram yerinden doğruldu.
"Sen demin 50 saniye mi dedin? Yani bu silahı sadece 50 saniye mi kullanabileceğiz?"
"Eğer sürekli tetiğe basarsanız evet." Adam tüfeği çevirip şarj göstergesini Herram'a çevirdi. "Bakın bir atım sonunda şarjı %98'e düştü bile."
"Şarj mı?"
"Evet, blaster tüfeğinin şarjı bitince doldurmalısınız. Hızlı şarj kitiyle beraber 120 dakikada %80 doluluğa ulaşıyor."
Herram'ın ses tonu sertleşti.
"Bu şeyi 50 saniye kullanmak için 2 saat şarj mı edeceğiz yani?"
"5000 C sıcaklıkta lazer ışını üretmenin ne kadar elektrik gerektirdiğini biliyor musunuz bayım?" Adam elini tüfeğin şarjöre benzer kısmına vurdu. "Şunun bataryasına bir bakın. Taşıması kolay olsun diye bir kilonun altında tasarlandı. Bu büyüklükte bir batarya için 50 saniyelik kullanım teknolojide son nokta sayılır. Hem isterseniz yedek batarya kullanıp atım sürenizi katlayabilirsiniz."
"Bir de teknolojide son noktaymış. Peh!"
"Bu silahla 10 saniyede bir tankı ortadan ikiye kesebilirsiniz bayım. Sormamda sakınca yoksa bu silahı ne için kullanmak istiyorsunuz? Yaklaşmakta olan bir uzaylı istilasına dair duyumlar mı aldınız? Hani... Herbert George Wells tarzı bir senaryo.*"
Herram sakalını ovuşturdu.
"Şey... Birisi var. Adı Will. Will Al-Galari. Motosiklet denen bir alete biniyor ve oklarımız kılıçlarımız... Ona yetişemiyoruz bile."
"Motosiklet? Bildiğimiz motosiklet mi?"
"Evet, iki tekerli olan. Bizim için bilimkurgu filmlerinden fırlamış gibi."
Adam derin bir nefes alıp blaster tüfeğini yavaşça sandığına bıraktı. Bir baş hareketiyle boşta bekleyen diğer machokeu gönderdi. Bir dakika geçmeden machoke kollarında başka bir sandıkla geldi. Adam sandığı açtı ve bu kez içinden başka bir tüfek çıktı. Bu kez bildiğimiz tüfeklerden.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pokemon - Will'in Laneti
FanficWill, Motostoke'da küçük bir motosiklet servisi işeterek geçimini sağlayan bir pokemon eğitmenidir. Sıradan hayatı bir süre önce pokemon yolculuğuna çıkan kız kardeşi Gloria'nın kaza geçirmesi nedeniyle değişir. Çünkü Will, kız kardeşini iyileştireb...