Will, uyandığında gerçekten de 500 yıl öncesindeydi. Karanlıkta pek fark etmemişti. En fazla 100 yıl gibi gelmişti ama şimdi gündüz gözüyle bakınca. Will bir yer yatağındaydı. Altındaki pamukla doldurulmuş döşek yoksa inceliğinden dolayı yorgan mı demeli taşların üzerinde öylesine serilmişti. Hemen yanında ise Bolt park halindeydi. Geceyi Bolt ile geçirmişti. "Günaydın dostum." dedi. Bu arada Bolt niye buradaydı? Ah evet, burası tüccarların konakladığı kervansaray adında bir çeşit oteldi. Tüccarlar ve mallar ve poketopuna girebilen pokemonlar içerde, binek ve yük taşımak için kullanılan pokemonlar dışarıda konaklıyordu. Bolt da binek olmasına rağmen maldan sayılmıştı. Will'in bir tarafı duvar, üç yanı ise perdeyle kaplı bir odası vardı. Sağdaki ve soldaki perdelerin diğer yanında ise başka birileri büyük bir olasılıkla da tüccarlar mallarıyla kalıyordu. Will kapı olarak kullanılan üçüncü perdeyi açtı, perde duvarlarla kaplı koridordan ilerleyip kervansarayın avlusuna çıktı. Burası pokemonlar ve onların bakımını yapan insanlarla doluydu. Pokemonlar doyuruluyor, sulanıyor ve temizleniyordu. Cameruptlar, rhyhornlar, rapidash ile mudsdaleler, machoke ile machamlar hatta bir tane onix! Hepsi de kervan yüklerini taşımakta kullanılıyor olmalıydı.
Kervansarayın dışında ise Şimal'in dar sokakları uzanıyordu. Üzeri gölgelikli tezgahlarda her türden eşya satılıyordu. Satıcılar da çok gürültücüydü hani. Şimal çok büyük bir kasaba hatta şehirdi. Medinetül Şimal, Kuzey Şehri; Der Almia ise Almia Kapısı demekti. Almia'ya çok yakın olduğu için tezgahlarda Almia ürünlerini bulmak mümkündü. Teknolojik olanları bile. Eğer kendi elektriğinizi üretecek güneş pillerine sahipseniz ki sadece Saba'nın zenginlerinde bulunur, buradan çeşitli beyaz eşyalar satın alabilirdiniz. Özellikle de buzdolabı. Evler genelde kerpiçten yapılmış basit yapılardı. Üzerlerinde çatı yerine hurma dalları vardı. Tek tük Almia tarzı betonarme yapılar da yok değildi. Şimal'de tabi ki herhangi bir akarsu yoktu. Saba'da hiç akarsu olmaz. Su kuyulardan sağlanıyordu. Will, bir kuyuda güneş enerjisiyle çalışan bir su pompası görünce çok şaşırdı. Bir itiş kakış içinde sonunda varmak istediği ilk dükkana ulaştı. Bir takasçı. Will altınlardan birini burada bozdurup karşılığında yerel para birimlerinden alacaktı. Batu'nun notları sayesinde neyle karşılaşacağını biliyordu ama... Ama yine de duymak ile görmek bir olmuyor.
Will takasçıya bir tane altın verdi. Adam altını elinde evirip çevirdi. Isırmak gibi ilkel bir yöntemle gerçek olup olmadığını kontrol etti. Ardından da karşılığı olan paraları Will'in önüne yığmaya başladı. Saba'da dört çeşit para birimi vardı. Pul, tuz, bakır ve kupon.
İçlerinde en çok paraya benzeyeni puldu. Para pul olmuştu Saba'da. Bunlar milotic pullarıydı. Hemen hemen bozuk para büyüklüğündeydiler. Saba'nın batısındaki kumsallardan toplanıp oradan bütün Saba'ya dağıtılırlardı. Mavi ve kırmızı olanlar beyazlardan daha değerliydi. Bir de altın rengi olanlar vardı ki sadece shiny miloticlerden elde edilirler, çok değerliydi. Beş tanesi bir Almia altını ederdi. Başka bir para birimi ise tuz kalıplarıydı. 5 santime 10 santim boyutlarında ve 1 santim kalınlığında küçük sabunlara benziyorlardı. Saba'daki madenlerden çıkarılıp özel testerelerle kesilip biçimlendiriliyorlardı. Beyaz ve pembe olanlar, grilerden daha değerliydi. Evet, ufalanıp yemeklerde kullanmakta bir sakınca yoktu. Ama tuzunuzu kuru tutmalıydınız. Nemlenip eriyen kalıplar ticarette kullanılamıyordu. Tuzu kuru Sabalılar yine zengin olanlardı doğal olarak. Sonra da bakır çubuklar. 1 santim çapında 15 santim uzunluğundaydılar. 10 tanesi bir telle bağlanıp deste yapılıyordu. Yine madenlerden çıkarılıp işlenip Saba'ya dağıtılırlardı. Bunların dışında tahılların da para yerine kullanıldığını öğrendi Will. Bu bir çeşit ilkel bankacılık sistemiydi. Tahılınızı bankanın ambarına koyuyordunuz. Banka da size karşılığında kupon veriyordu. Örneğin; 1 kilo arpa anlamına gelen kuponlar. Siz de bu kuponları banknot gibi kullanabiliyordunuz. Kuponu alan kişi isterse bankanın ambarından kuponda yazan kadar arpa alabiliyordu. Tabi ki zenginlerin arpası boldu. Will, altını karşılığında bir torba çeşitli renklerde pul, kalıp kalıp tuz, birkaç deste bakır çubuk ve bir tomar da tahıl kuponu aldı. Diğer bir ilginçlik ise her para birimiyle yapılan ticaretin farklı olmasıydı. Pullar, daha çok elbise, ayakkabı, aksesuar satan dükkanlarda geçerliydi. Tuz ile kuponlar yiyecek satan dükkanlarda, bakır çubuklar ise kap kacak satanlarda. Will'in ne alıp ne verdiğini hesaplaması yarım saat sürdü. Yine de tatmin olmadı. Acaba kazıklanmış mıydı? Neyse canım kazıklandıysa bile çok da kazıklanmamıştı. Vay canına! Saba ilkel olabilirdi ama ekonomisi en deneyimli ekonomisti bile çıldırtacak derecede karışıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pokemon - Will'in Laneti
FanfictionWill, Motostoke'da küçük bir motosiklet servisi işeterek geçimini sağlayan bir pokemon eğitmenidir. Sıradan hayatı bir süre önce pokemon yolculuğuna çıkan kız kardeşi Gloria'nın kaza geçirmesi nedeniyle değişir. Çünkü Will, kız kardeşini iyileştireb...