Bölüm şarkısı: Chris Brown- The Influence
"You don't know what you did, did to me.
Your body language, speaks to me."
(Bana ne yaptığını bilmiyorum,
Bedenin benimle konuşuyor.)_______________
|aşk bir tür uyuşturucudur.|
Gözlerim çevredeki evlerin balkonunu tararken, o arkamdan geliyordu. Beni eve bir adamla girerken birisi görse koşa koşa babanneme ballandırarak anlatırdı. İşte bu dedikoducu komşu terörüdür. Etrafta kimse olmadığını görünce durup çantamdan anahtarı çıkardım. Onunla evde baş başa olacağımızı bilmek midemin kasılmasına sebep oluyordu. Hangi kafayla onu eve çağırmıştım ki?
Titrek ellerimle anahtarı çevirerek kapıyı açtım. İçeri girip ayakkabılarımı çıkartırken Tuna da içeri girdi. Ben tam salona ilerleyecekken beni belimdem yakalayıp sırtımı kapı ile yavaş olmayacak şekilde buluşturdu. Ani hareketi gözlerimim kocaman açılmasına neden olurken o yüzünü, yüzüme eğdi.
"Beni eve attın." Keyifli bir yüz ifadesi vardı, bu ses tonunada yansımıştı. Bu hali sebepsizce içimi ısıtmıştı.
"Hayır, atmadım." Dedim çocuk gibi omuzlarımı silkerek. Bu yaptığım onu güldürmüştü. Hoş kahkahası kulağıma ilişince ister istemez bende gülümsemiştim.
"Evet, attın."
"Ya hay-"
Cümlemi tamamlamama izin vermeden dudakları dudaklarıma kapandı. Dolgun alt dudağının ıslaklığını hissetmemle karşılık vermeye başladım. Dudaklarımı bilinçsizce hareket ettirirken elini üstümdeki, ona ait olan tişörtünün eteklerine getirdi. Hızla çıkardığında dudaklarımız kısa süreliğine ayrılıp, birleşmişti. Dudaklarının hareketi şevkle hızlandı ve dilini ağzıma sokup dilimle birleştirdi. Dillerimiz kıvraklıkla birbirine sürtünürken kasıklarım sızım sızım sızlamaya başlamıştı. Bu hissin geçmesini istiyordum. Elimi omuzlarına götürüp deri ceketini yavaşça çıkardım. Bunu yaparken parmak uçlarımda yükselmiştim çünkü boyuna yetişmek benim için kolay değildi. Bir eli çıplak belimde daireler çizerken, diğer eli çenemi tutuyordu. Dudaklarını dudaklarımdan ayırdı."Çantanda prezervatif kutusu var."
Çantamda prezervatif kutusunun ne aradığını sorgularken aklıma bana verdiği torbayı oraya koyduğum geldi. Yerdeki çantamı eğilerek aldım. İçini açıp bahsettiği kutudan bir paket aldım. Ona uzattırken gözleri sütyenimin açıkta bıraktığı göğüslerimde geziniyordu. Paketi alıp cebine sıkıştır sıkıştırmaz elini saçlarıma atıp eline doladı.
"Yavru kedi gibisin."
Eline doladığı saçlarımı sertçe çektiğinde kafam geriye düştü.
"Hele şu halin...tam bir azgın yavru kedi." Kısık gözlerle ona bakarken söylediklerine gülümsedim.
"Azgın bir yavru kedi daha önce hiç görmedim." Dediğimde dudakları yana kıvrıldı.
"Ben gördüm, tarif etmemi ister misin?" Etkileyici ses tonuna karşılık 'hıhım' diye mırıldandım. Dilini alt dudağına yavaşça gezdirdikten sonra konuşmaya başladı.
"Gözleri beklentiyle bana bakıyor, yanakları gizleyemediği utancından kızarık, dudakları öpülmekten şişmiş....." diğer elini dolgun dudaklarımın üstüne getirdi. Baş parmağıyla orayı kısaca okşadıktan sonra eli rahat durmayıp dahada aşağıya indi. Göğüsümün üstünde varlığını hissettiren eli, dolgunluğumu sütyenden çıkarıp avuçladı. ".....göğüsleri arzudan hassaslaşmış, uçları ise dimdik..." dokunuşuyla dudaklarımı ısırdım. Yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Göğüsümdeki eli hızla eteğimden içeri girdi. Islanmış kadınlığımı külodumun üstünden okşadı. "...küçük yarığı ıslanmış. Baksana, sanki bedeni dile gelmiş benimle konuşuyor." İniltiye benzer bir ses dudaklarımdan çıktığında istemsizce dudaklarımı ısırdım. Elini kadınlığımdan çekti. Eteğimin fermuarını indirip aşağı düşmesini sağladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gülüşlerinde Saklı Bir Peri (+18)
General FictionHayatınız klişelerle değişir sıradaşılılıklarla pekişir.. Barda içkisine ilaç atılan Esin kendini, daha önce hiç görmediğini düşündüğü adamın kollarında bulur. Sabahında o odadan kaçarcasına çıkarken 'yabancı' adamı bir daha asla görmeyeceğini düşün...