8.Bölüm

320 20 0
                                    

Okumayı bitirdikten sonra düşüncelerini yazmayı unutmayın

Yazım yanlışım olabilir. Şimdiden kusura bakmayın.

***

Kendimi yine kaybediyorum

***

Eve girdiğimde kaptan ve babam oturmuş sohbet ediyorlardı. Büyük ihtimalle annem mutfaktaydı. Televizyonun çaprazında olan tekli koltuğa oturduktan sonra kolumu koltuğun kenarına koyup başımı okşamaya başladım. Bugün hayatım da korkmadığım kadar korkmuştum. Boş sokakta ayağıma gelen tenekelerle korkmamam garip olurdu zaten annemin bana seslenmesiyle düşüncelerden ayrıldım. 

"Efendim"

"İçerde kurabiyeler kaldı onları getirir misin." Dediğinde kafamı sallayarak onayladım. Mutfağa girip kurabiye tabağını aldıktan sonra salona geri döndüm.

Masaya koyarken babamın dediğiyle bir kaç saniye duraksayarak yerime geçtim. "Arkadaşını da çağırmıştım; işi olduğu için gelmedi." Dediğinde annem merakla sordu: "Şu dışarda olan yakışıklı mı?"

Babam kafasını sallayarak onayladı. Annem gülerek "Mark arkadaşların da demek ki senin gibi yakışıklılar" dediğinde Mark anneme gülümseyerek "Arkadaşım değil sadece tanıdık biri ve kimse benden daha yakışıklı olamaz" dediğinde hepimiz kahkaha attık.

Birkaç dakika daha havadan sudan konuşurken: annemin dediği sözlerle merakla ona baktım. "Mark'cım bu arada aklıma gelmişken unutmadan söyleyeyim. Kasabaya vahşi hayvanlar mı ne inmiş ama türünü ne bilinmiyor. Hastanede bir kaç yaralı vardı. Gemide tek başına yaşıyorsun ne olur ne olmaz dikkatli ol" Dediğin de kaptan tam bir şey diyecekti ki araya ben girdim. "Nasıl vahşi hayvan? Orman dan kasabaya ine biliyorlar mı?" Diye sordum merakla

"Açsalar ine bilirler" dedi babam

"Yaralı hastaların durum mu nasıl, nasıl yaralanmış?" diye sorduğunda Mark

Annem sorusunu cevapladı: "Durumları şuan stabil. Yaralanma ise üzerlerinde bir kaç derin çizikler gördüm. Çizikleri kurt pençesine benzetim belki de kaplan da olabilir bilmiyorum."dediğinde Mark boynunu sıvazlayarak "Bana fotoğraflarını çekip atma şansınız var mı? Belki ben ne olduğunu anlarım. Ona göre kasabada tedbir alırız" dediğinde

Annem "Merak etme hastaneye gittiğimde çekip sana atarım." Dedi

"Polislerde zaten fotoğraflarını çekip her yere asacaklardı; dikkat edilmesi için" diyen babamla "Durum cidden bu kadar ciddi mi, belki yemek filan versek gitmezler mi?"

"Hastaların durumunu görsen böyle konuşamazdın. Sanki biri içini çıkarmaya çalışmış gibi ve bu arada bir daha akşamları bir yere çıkmak yok." dediğinde kafamı sallayarak  onayladım.

Mark çayını bitirdikten sonra "Ben artık kalkayım iyi geceler güzel insanlar" diyerek ayağa kalktı. "Görüşürüz Mark'cım, yine beklerim çay içmeye" dedi annem

"Tabi nasıl isterseniz" dediğinde  Bende onu geçirmek için ayağa kalktım, kapıya doğru ilerledik.

Kapının önünde durduktan sonra kaptan bana dönerek "Leydim babanın dediği gibi akşamları dışarı çıkma, çok acil bir şey olursa beni ara beraber gidelim olur mu?" dediğinde kafamı gülümseyerek salladım. Mark onayımı aldıktan sonra kapıyı açarak dışarı çıktı.

Lost LightHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin