Perde 61- Unutulanlar

2.6K 289 93
                                    

Selam öcü!

Oy ve yorumlarınla beni mutlu edersin!

Keyifle oku!

Şarkı:Molchat Doma

Draza

"Ejderhaların soyları tükendi."

Kollarımı göğsümde kavuşturup çenemi meydan okurcasına dikleştirdim. Üç adam bana tepeden bakıyorlardı ve tepeden bakılmasından nefret ederdim. Rohan yanıma gelip bir adamlara bir de bana baktı, sonrasında ellerini huzursuzca önünde birleştirip başını hafifçe eğdi. "Majeste. Öyle biliyorduk lakin onlar unutulanlar. Cennet, cehennem, çukur ya da herhangi bir dünya onları kapsamıyor. Dünya milyarlar yaşındaysa ve cehennem ondan daha da yaşlıysa, eh... Karşımızda kâinatta gördüğümüz en yaşlı varlıklar duruyor demektir."

Herifler bizi duyuyorsa bile belli etmiyorlardı, sanki tepki vermenin manasını bilmiyor gibiydiler. "Ürkütücü göründüklerini biliyorum ama hemen koy verme iblisçe. Dik dur. Bu sorunu çözeceğiz." Bir bu eksikti. Her şey tam olmuştu. Yeterince kaos ve sapkın yaratığımız yokmuş gibi. Sanki her sabah yataktan çıktığımda hangi kurdun kıçımı kemireceğini düşünmüyormuşum gibi.

"Onlar ürkütücü zaten Majeste. Sebebi görünüşleri değil. Lütfen onlarla terbiyeli konuşun." Terbiye kelimesi vücudumda bir tiksinti nöbeti geçirmeme sebep oldu.

Terbiye mi? O da ne?

"Rohan, sakin ol ve bana bırak." Hançerimi ayaklarımın dibine bırakıp ejderhalara doğru ağır adımlarla yürüdüm. "Krallığıma ve elbette ki cehenneme hoş geldiniz." Üç adam karşımda hiçbir şey demeden dikilmeye devam ettiler. Kara elflerin konuşkan olmadığını düşünüyorsanız bir de ejderhaları görün.

Ortadaki adam elini tekrar kaldırınca içimdeki kıçımı kollama isteğine karşı gelmeye çalıştım. Karizmayı çizdirmemek adına sakinliğimi korudum. Adamın parmaklarını hayatlarındaki en önemli şeymiş gibi izleyen kanatlı fetiş ordusu, gökyüzünden bir kez daha dalışa geçti. "Beyler, iletişim kurmaya çalışıyorum sadece. Biri benimle konuşursa eğer daha mutlu olacağım." Karşımdaki ateşli ejderha grubunun solisti ortadaki beyaz saçlı herif sanıyordum ama yanındaki adam konuşmaya başlayınca dikkatim onun üzerinde yoğunlaştı. İşte o zaman onların üçüz olduğunu anladım. Öndekinin saçının beyaz arkadakilerin ise kırmızı ve siyahtı.

"White pek konuşmaz," dedi ikizlerden kırmızı takım elbiseli olanı. Öndekinin omzuna elini koyup öne geçti. Bana doğru yaklaşıp elini uzattı.

Pekâlâ, evhamlı olmak hakkında ne derler bilirsiniz. Ama ben dilimden zehir saçabiliyorsam onlar da elleriyle zehri taşıyabilirlerdi. Yine de bu tuhaf durumda -yukarıdaki vızıldayan Valkür ordusu ve karşımdaki suratsız üçüz ejderhalar- elini sıkmaktan başka şansım yoktu. Bu yüzden istemeyerek de olsa ejderha adamla el sıkıştım. "Benim adım Red." Elini tekrar çekip göz alıcı kırmızı takım elbisesinin cebine koydu. "Arkadaki de Black." Takım elbiselerinden ziyade saçları da uyumluydu. Bordo saçları vardı Red'in. Perdeli zarif kulağında ise irili ufaklı küpeler takılıydı. Biraz daha yakından bakınca kaşını da deldirmiş olduğunu gördüm.

"Ben Draza."

O da beni inceliyordu. Yılanı andıran oval irisli gözleri uzunca bir süre yüzümde gezindi. "Kolay bir hayatın olmamış," dedi nihayet inceleme işlemini bitirdiğinde. Boşta kalan elinin işaret parmağı bir ressamınki gibi akıcı bir hareketle yüzümü gösterecek şekilde havada daire çizdi. "Simsiyah gözler... Çok resmedilesi."

Suratına bomboş baktım. Sonra iç sesimin karnına dirseğimi gömdüm ve cılız bir teşekkür mırıldandım. "Ben tahttaki vekil kralım." Ana Saray'ı gösterecek şekilde hafifçe yana kaydım. "Gelme sebebinizi öğrenebilir miyim?" Onlar kadar klas giyinmediğim için kendime sessizce sövmek istedim. Onlar çok şıktı ve ben sadece savaşçı bir elf gibi görünüyordum, gerçi elflerin kanatları olmazdı. Bu yüzden biraz süslü sayılabilirdim ve anlaşılan Red bunu zaten biliyordu. "Ejder uykusundaydık," dedi Red sakince. "Benimle yürür müsün Draza?" Majesteyi tercih ettiğimi söylemek istemiştim ama tepedeki vızıltılı ordunun büyüklüğünü göz önüne alırsak bunu yapamazdım. Onun yerine başımla onayladım ve beraber yürümeye başladık. Arkamda bir yerlerde Rohan'ın yaşlı kalbinin durup durup attığını duyabiliyordum. Bu adama da yazık oluyordu. Padişahla yaşadığı günlerini özlediğinden emindim.

ATEŞLİ KANATLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin