Perde 80- Elfin Ziyan-ı Âşkı

1.8K 170 27
                                    

Selam avcı, bölüm Draza'nın ağzından başlıyor.

Keyifle oku...

Şarkı: Tame Impala- Feels Like We Only Go Backwards

Şarkı: Tame Impala- Feels Like We Only Go Backwards

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Draza

Avare.

Evet, şu an kendimi tanımlamak istesem kelimenin tek anlamıyla seçeceğim sözcük bu olurdu. Babam o tuhaf adamla konuştuktan sonra Tanrılar belası çukurdan çıkıp dünyaya gelmiştim.

Bu kulağa kolay geliyor olabilir ama sanılanın aksine pek de kolay değil. Bir kere cehennemin ateşten perdesi incelip yırtılırken dünyaya bodoslama dalmak hiç hoş bir şey değil ama ben kimim ki bu acı diyarında hoşluk peşinde sürüneyim.

"Sessizce kendine acıyor gibisin."

Ve elbette yalnız değildim. Yalnız kalmak için ölmek bile çare etmiyordu. Kurt bana yetişebilsin diye adımlarımı yavaşlattım. "Kendime acıma lüksünden yoksunum," dedim ters ters. Pekâlâ, melek gelip babama Aidan'ın yaşadığını söyledikten sonra cehenneme çıkıp ejderha krallarla görüşmüştüm. Kardeşimi ve Leydi Cassandra -ki bunu söylerken insanda osurma hissi uyandırıyordu- kurtarma görevi üstleneceğim konusunda onları ikna etmem gerekmişti. Bana Valkür komutanı atamalarını istediğimde ise onlar bana çiftleşen bir vampir ve kurt bahşetmişlerdi. Katze ve Marcus. Cassie'nin manyak kardeşi ve en yakın arkadaşını.

Marcus gelip kolunu münasebetsizce omzuma atınca düşüncelerim silinip gitti. Bakışlarım omzuma değen kolu ve kurdun aydınlık yüzü arasında gidip geldi. "Kurtların tek kolla da iyi savaşabildiğini okumuştum." Bunun üzerine kurt kolunu çekip yanımda yürümeye devam etti. Arkamda bir yerlerdeki vahşi vampir hoşnutsuzca homurdanıyordu. Yani kadınlar konusunda bir karar mercii olmayabilirim ama bu vampiri seksi bulmak da ne bileyim. Kız vahşi, ürkütücü ve kabaydı.

"Örgütten sonra Marcus'ta yolunda olmayan bir şeyler var. Onu kızdırmak istemezsin Dazzy."

İrkildim. Sağ ayağım sol ayağıma basınca tökezledim.

"Pekâlâ," dedim olduğum yerde yüz seksen derece dönerek. "Siz ikinize mecbur olmam sizinle arkadaş olduğum anlamına gelmiyor. Bana saçma lakaplar takıp bedenimi ellemeye başlamadan önce benim bir kara elf olduğumu unutmayın. Sizinle dövüşmeme gerek yok, tükürsem yeter." Kimse konuşmayınca anlaşıldığımı düşünüp rahatladım. Babam tarafından bir elfe dönüşmekle lanetlendiğim gün çok minik sevecen bir yeteneğim olmuştu. Tükürüğüm benim dışımdaki her varlıkta asit etkisi yaratarak onları zehirliyordu, elbette bunun cinsel hayatımı nasıl mahvettiğini tahmin edebilirsiniz. Ya da etmezsiniz, herkesten her şekilde nefret ediyordum.

"İkimizi de taşıman gerekecek." Marcus bir çalının arkasından uzaklara bakarken gözlerini düşünceli bir şekilde kısmıştı. "Bende bir farklılık var," dedi dalgın dalgın. "Ama bu bizi ölüme mi götürür yoksa işimize mi yarar bilmiyorum."

ATEŞLİ KANATLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin