Perde 58- Kabusların Prensi

2.7K 280 92
                                    

Selam öcü!

Keyifle oku!

Oy ve yorumlarını bırakmayı unutma <3 <3

Şarkı:Peter G.- Lilith

-Draza-

Sular saçlarımı yıkarken başımı banyonun duvarına yasladım. Gözlerimi kapatıp olumlu bir şeyler düşünmeye çalıştığım her seferinde kulağıma su kaçıyordu. Hizmetçilerin pek çok kez ısrar etmesine rağmen küvet ve benzeri teknemsi şeyleri artık kullanamıyordum.

Mümkünse bir süre çukuru anımsatacak herhangi bir şeyi görmek istemiyordum.

Başımı kaldırıp suyun gözlerimin içine girmesine izin verdim. Sanki birkaç litre su simsiyah gözlerimi temizleyebilirmiş gibi. Bir daha asla doğduğumdaki gibi normal gözlerim olmayacaktı. "Siktiğimin..." Derin bir nefes alıp gözlerimi kapadım. Su, ufak ve hoş bir şiddette göz kapaklarıma vururken yerine getirmem gereken tüm o sorumluluklardan kendimi azat ettiğimi hayal ediyordum.

Tüm bunları kendim istediğim için yapmak başka, başkası için yapmak başkaydı. Gözlerimi açtım. "Tek bir şeye de ben karar verebilseydim." Ilık su dudaklarımdan boynuma, oradan da bedenimin inişli çıkışlı hatlarına akıp ağır ağır hareket ederken arkamda bir yerden hoşnut bir mırıltı duyuldu.

"Mmm."

Ellerimle gözlerimin önüne düşen gümüşi saçlarımı geriye atıp sesin kaynağına baktım. Tıpkı benim gibi beyaz saçları olan Luera yatağımda uzanıyordu. Üzerinde diğer tüm o peri kızlarında olan parlak, içi gösteren, kışkırtıcı kıyafetiyle davetkâr bir edayla bana bakıyordu. Konuştuğunda sesi âdeta en nadide ziller gibi çınlıyordu. Minik neşeli çanların eşliğinde bana cilve yapıyordu. "Hayatımda gördüğüm en yakışıklı şeysin." Sesi pek çok erkek gördüm der gibiydi.

Bir lastikle ıslak saçlarımı bağlarken yatağın üzerindeki çarşafa uzandım. Su sesi kesilmişti. Pietra ellerinde havlu ile bana gülümsüyordu. Luera gibi onun da üzerinde iri göğüslerini gösteren şeffaf bir elbise vardı. Pek çok gereksiz şey görmüştüm ama en salakçası şu elbiseler olabilirdi. İsraf gibi geliyordu.

Pietra havluyu bana uzatınca Rohan'ın ipek çarşaflarını geri yatağa bıraktım, satenlerini ıslatırsam o yaşlı çenesinden kurtulamayacağımı biliyordum.

Pietra havluyu almama izin vermedi. Aksine elinde havlu ile bana yaklaştı. Elleri bedenime değmeden önce iri gri gözleri ile gözlerime baktı. Gülümsedim.

Pietra'yı yanımda istememin sebebi çok becerikli bir peri olması falan değildi. Çok güzel oluşu da değildi. Tek sebebi ellerini iyi kullanıyor oluşuydu.

Havlu belimin çevresinde oyalanıp bacaklarımın arasını kurularken kendimi tutamayıp inledim. "Yavaş ol Pietra." Kendimi tek adımda yatağa atıp sırtüstü çıplak bir şekilde uzandım. Kral olmanın en güzel yanlarından biri de buydu. Ara sıra ben bile ne istersem yapabiliyordum.

Ve şu an ne istediğini bilen büyük bir parçam canıma okuyordu. "Kızlar, gelin." Elimi onlara uzatıp gözlerimi kıstım. "Bu elf biraz oyun istiyor." Luera şeffaf kıyafetini omuzlarından aşağı kaydırırken Pietra çoktan kucağıma atlamıştı.

***

Kızıl saçlı fahişe, uzun ve beyaz tırnaklarını boğazıma geçirdiğinde öksürdüm. "Bunu fena ödeyeceksin!" Ve o daha da sıktı. Öyle ki geride bir boğaz bırakmayacak şekilde beni parçalamaya başlamıştı.

"Şu genlerin mükemmelliğine bak," dedi boğazladığı boynumdaki âdem elmasımı yalarken. "Seninle mükemmel bir çocuğumuz olacak."

"Hayır!"

ATEŞLİ KANATLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin