On Sekiz-ثمانية عشر

267 27 26
                                    

   Toplantı odasındaysık açıkçası hiç kimse konuşamıyordu başlamak ve buradan bu atmosferden uzaklaşmak istiyorum.

"Arthur Harrow evrenimi ve dünyayı tehdit etmeye başladı. Zararsızlığı ve ikinci plana atılışı bugün son buldu. İnsanlığa karşı tekrardan Ammit'i kışkırtarak ve dirilterek idailize bir dünya amacına girişti. Benim gitmem gerek. Aynı şekilde Marc'da bana bu görevde yardım edicek ve onuda götürücem. Siz bu arada HYDRA görevine devam ediceksiniz."

"Nereye gidiyorsunuz? Yerini tespit ederim."

  Tony'e daha cevap veremeden masanın başında ki Steve bana bir bakış atıp otoriter bir şekilde konuştu.

 "Biz bir ekibiz Eflin. Plan değiştiyse sana uyarız. İnsanlık ve gezegeni korumak bizim görevimizdir.Beraber yapıcaz."

   Gözlerinde ki kararlılığa baktım onun için üzülüyorum ona bir umut vermiştim ama şimdi o umudu ertelememesini söylesem bile bu masadakileri tek beden sayıp bu umududnu erteleme cesaretini gösteriyordu.

   Kaptan benim gözümde her zaman cesur biri olacak anlaşılan bedenen ve savaş için değil ruh mücadelesinde bizlere her daim dürüst ve cesur olduğu için...

    "İçerde ne oldu Eflin? Bir gece kayboluyorsun Marc ölü gibi duran bedeninle geliyor ve sabah senin yanından odadan beş dakikalığına ayrılınca kapı kilitli olup senin konuşma seslerin geliyor?Neler oluyor anlat artık lütfen? En azından ne olduğunu anlamama izin ver bana?"

   Bruce bileğimi kavramış bu sözleri söylerken tek düşündüğüm gözlerinde ki endişe ve dün gece bana kurduğu cümlelerdi...

    Derin bir nefes aldım Natasha onun omzunu okşadı sakinleşmesi için. Clint bana bakarak;

"Kiminle konuşuyordun?"

    Wanda ve Vision sessizdi  Onlara baktığımda Wanda bana gülümsedi zihnim karmaşıktı. Kendimi toplasam bile bu davranışlarım kimseye kendimi anlatamamam geçmiyecekti.

  Boğazımı temizleyip diklendim ilk Tony'ye dönüp konuşmaya başladım;

"Tony onu bulman mümkün değil onu zihnen bulunabilir ancak onuda ben yapıcam.Saklanmak konusunda çok yetenekli ve çoktan ödülünü bulmuşsa,ki kaynaklarım bunun olduğunu bana söylemese bile -Odanın köşesindeki Khonshu'ya sert bir bakış attım çünkü sopa çalınırsa Ennead'in haberi olmalıydı- bu olmuş yani kısaca onu bulman imkansız."

    Steve bakıp devam ettim;

"Siz burda devam ediceksiniz Kaptan üzgünüm. Benim yapmam gereken şey karmaşık ve sizin göremediğiniz bir tehlike var ruhani görüş insanlarda minimum seviyededir. Siz insanların aksine avatar, cadıların ve tanrılarla bir kaç tip mahlukun görme yetisi daha gelişmiş olduğundan tanrıları görebilirler."

"Thor'u görüyoruz ama?"

"Güzel soru Ennead ve Mısır tanrıları yüz yıllar önce kendilerini bu dünyadan ve sorumluluklarından soyutlayıp Avatar kavramını yarattılar. Yani onların gölgeleri olan Avatar'ları görebilir onları göremezsiniz. Alınmayın burda görebilecek olan tek Marc, Steven , Wanda ve Ben varız. Wanda'yı yanıma almıycam öldürme ve itaat yanları tecrübesiz ve hala ehlileştirelememiş ve dik başlılığı var. Daha çok yolu var ona vereceğim kutsal hitabet kitaplarıyla belki daha sonra olsa gelebilirdi yanımda ama şimdi istemiyorum."

   Bu sözlerim masada derin bir sessizlik ve karmaşık bir aura getirmişti.Sert davranmak ve yönetmek üzerine yetiştirilmiştim. 

    Nenem bu özelliğimizin kendisinde var olan saf Türk kanından geldiğini söylerdi. Custos'lar ilk insan ırkından türklerle çiftleşmiş daha sonra farklı coğrafyalara sıçrayınca bir çok saf kan yok olmuş.

MueaqadHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin