On Dokuz-تسعة عشر

215 26 40
                                    

    Gelmemizin üzerinden bilmediğim kadar saat geçmişti. Doğruca İngiltere'deki malikaneme getirmiştim onları. Duygu namına bir şey göstermeden ona hizmetçilerin odasını göstereceğini ve yerleşmesini söylemiştim.

   Sert davranmak zorunda hissediyorum, ona karşı şimdi belirgin çizgiler çekme vakti gelmişti. Geçmişimin ve geleceğimin birbirine karışacağı zaman.

    Ayrılmadan önce bana hiç bir şey demeden hizmetçileri takip etti bense gerekli emirleri kahyaya verip çalışma odama çekildim.

   Ellerimde ki haritalar her zaman olduğu gibi işime yarıyordu o dağ kasabasını bilsem de her zaman yanımda harita kullanmaya özen gösterirdim.

   Khonshu yanıma gelmişti her zamanki gibi benden bir kaç metre uzakta tekli koltukta oturmuş ellerini birbirine geçirmiş beni izliyordu.

    Ne tür büyüler ve hangi silahımı kullanacağımı seçmekle ve taşlardan ırkların ne halde olduğunu öğrenmekle meşguldüm. Ama bitirmemi beklemeye kararlıydı.

   İç çekerek sağ çaprazımda havada duran cücelerin haritasını incelerken Reality Stone ve Space Stone'a son talimatları veriyordum.

  "Genel sınır çekilmeli Reality geçen haftaki org saldırılarından sonra ki anlaşma sınırlarının tam çekilmesini zihinlerine yerleştir. Parmağımla aktardığım yerler Cücelerin keskin sınırlar çekilsin. Sınırlar çekilince doğal bariyer oluşumu yap. Space Stone toprak ayrımından sonra bir kaç yıldız öldürsün en azından meşguliyetleri artar ve artık rahat dururlar..."

  'Elbette genç efendi.'

  'Kralın zihnine yerleştirildi genç efendi şimdi diğer org çetelerine de aktarıyorum.'

   Elimin üstünde ki mavi ve kırmızı taşlar yok oldu. Yaklaşık bir kaç haftadır ırklarla ilgili sorunlara bakmadığımdan yığılmışlardı. Kendi düzenim olduğu kadar evreni de ihmal etmiştim bu affedilemezdi lakin bunu isteyenler taşlar olunca bu suç olarak kabul edilmiyordu.

   "Konuş Khonshu artık ne diyeceksen de ve beni rahat bırak daha genel korumaları halletmem gerek."

    "Kim için bu genel korumalar? Ailen öleli çok oluyor."

    Ona döndüm sakindi ama bu beni çıldırtmadı ya da gıram sinirlendirmedi. 

   Kalkıp arkada ki dolaptan şampanya seçtim arkam dönükken ona cevap verdim.

   "Marc ve Steven için elbette.Ortağımın gebermesini istememem suç mu? O bana emanet sayılır."

    Elimde rüzgarı döndürerek yarattığım şampanya kadehine biraz boşalttım. Yine çalışma masamın koltuğuna oturdum. Ceviz ve yüksek işçilik bulunduran masayı hafifçe okşadım.

    Şampanya şişesini masanın üstüne koymadan önce tüm haritalar toplanıp Khonshu'nun arkasında ki dolaba yerleşti.

   "Marc ve Steven demek sevgili çocuğum. Bunu altında başka şeyler seziyorum."

    "Sanmıyorum yaşlı kuş. Bunun altında sadece geri teslimi mükemmel yapma dürtüsü var."

   Yalan dolan. İkimiz de bunu biliyoruz ama rahat tavrımı bozmadan şampanya kadehini ona doğru kaldırdıktan sonra bir yudum içtim. 

    Ağzıma gelen yıldızlarla keyiflendiğimi hissettim.

  "Tek istediğim çocuğum bu işe odaklanmak. Hayatında bu işlere yer olmamalı. Duygular zayıflıktır."

    Hayır anlamında kafamı sallayıp güldüm. Korkması yoktu sadece bir Arthur daha istemiyordu başına. Gençliğimin verdiği cehaletle onu ben bu işe yönlendirmişim gibi davranıyordu. Ama idalize edilmiş dünyayı ilk Arthur açmıştı bana ben sadece fikir ve yolu söylemiştim.

MueaqadHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin