Natasha ve babamı uğurlamamız epey zor oldu ama sonunda halletmiş ve yollamıştık şimdi ise hazırlanıyorduk. Anton Mogart için hazırlanıyordum. Eski bir arkadaş için...
Hazırlanmam bitince avluya çıktım. Avludan minibüse erzak ve kıyafet taşıyorlardı. Bir daha eve dönmeyecektik. Avluda ki hizmetliler dağılınca sedece Marc kalmıştı çeşmenin taşlarında oturan.
Yavaş adıımşarla aşağı indim merdivenlerden dalgındı. Nedenini anlamamıştım. Khonshu sütunların arasından hızla kayboldu. Anlaşılan özel olarak konuşmamızı istiyordu.
Marc'ın yanına oturup sütunu tutan elini okşadım başparmağımla güven vermek için tabi tenim karıncalanıyordu ve kızarıyordu ama umursamadım. Marc'ın bana baktığını hissedince ona dönüm.
"Canını sıkan nedir Marc?"
Elini çekti hafifçe kırıldım; Ta ki parmaklarıyla parmaklarımı sarana kadardı bu kırılmışlık.
"Sorunum yok Eflin... Sadece, seninle farklı koşullarda tanışsaydık ne olacağını düşünüyorum."
Şakacı bir edayla konuştum.
"Beni eve atardın çılgın çocuk."
Bunu demem onu güldürdü. Gülünce içim ısınıyor...
Tam o sırada yukardan kafamıza düşen şeyi hissettim hemen boşta ki elimle beyaz ışıltılı bir güç kalkanı oluşturdum çanak gibi.
"Bu da ne?!"
"Şimdi öğreniriz."
Bir baloncuk içinde düşen şeyin elime getirdim bu... Bir Walkman kasetiydi. Eskiden nostaljik olsun diye kasede kaydettiklerimi ve müziklerimi ondan dinlerdim.
Avucuma düşen yazıyı görünce tısladım.
"Harrow göndermiş... Oyun istiyor demek."
Ellerim arasında kül olan kaseti izledik bir süre. Yola çıkma vakti gelmişti elimi çekeceksin beni durdurdu.
"Belki de... Bana ne olduğunu anlatmalısındır Eflin."
Sıkkın bir şekilde nefes verdim.
"Çocukluğum onunla geçti... Ve o benim sevgilimdi. Çocuksu aklım son bulunca ve akılım daha selim düşünmeye başlayınca ne kadar uyumsuz olduğumu anlayıp terk ettim Marc. Benim için hatırlamayı istemediğim bir anılar silsilesi sadece."
Gözlerimi kapatmıştım minik bir mekanızmaydı sadece elbette onu terk etmemi. Aşağılanmamı ve elinde bir oyuncak olarak şiddet gördüğüm günleri anlatamazdım ama artık geçmişin minik bir kısmına sahip olmalıydı.
Şakağıma dayanan ve öpen yumuşak dudakları hissetmemle boğazıma yumru oturdu. Ağlamak istedim. Belki de beni sevebilecek adamı bulmaya uğraşsaydım bunların bir kısmını yaşamazdım.
Sessiz kadife tonluk sesi kulağıma fısıldadı. Elimi sıktı ben buradayım der gibi.
"Anlattığın için teşekkür ederim güzelim..."
Yüzümü ona döndürüp sıcacık gülümsedim.
"Teşekkür ederim Marc."
Bir süre daha birbirimize gülerek oturduk ve en sonunda kalkmayı başardık.
Yolculuk sessizdi benim farklı dillerde açtığım şarkılar haricinde bazen Marc bana Steven merak ettiği için anlamlarını soruyordu.Bende seve seve melodiye uyarak ingilizceye çeviriyordum.
Yolculuğun sonuna yaklaşmaya başlarken hava kararıyordu. Kızıl gök yerini maviliğe tslim ederken çölde ki kumlar dans ederdi. Bu vakitleri severdim. Ay kızıl bir şekilde yükselmeye başlar ve ben biraz yaramazlık yaparak Khonshu'nun tapınağının önünde oyun oynardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mueaqad
Fanfic|Marvel & Moon Knight AU| Askıda- Evrene hükmeden taşlardı elbette... Gerçeklik, Ruh, Zihin, Zaman, Uzay Ve Güç. Ama taşlar sanılanın aksine tek değildi... 2024 Temmuz'a Kadar Askıda -Tek tük bölümler gelebilir- Evrenin var oluşundan çok önce b...