Ahriman |V. EMARE
Tracks
Sufjan Stevens, Fourth of July
Sofia Karlberg, Stockholm Syndrome"Soyun."
Başımdan aşağı kaynar sular döküldüğünde bedenimden geçen yoğun ürpertiyi her bir zerremde hissettim.
"Ne!" sesim titriyordu. "Ne diyorsun sen?"
Gözlerini yumup, dişlerini çenesinin içe çökmesine neden olacak şekilde sıktı. Yüz hatları bir heykel kadar sertti.
"Kızım, bak beni sinirlendiriyorsun."
Çevremi kendimi korumak adına incelerken, ellerimi bedenime doladım. "İzin ver buradan çıkayım. Banyo falan yapmak istemiyorum." Mızmız bir çocuk gibi sızlanıyordum.
İç içe geçmiş kirpiklerini birbirinden ayırdıktan sonra yanıma yaklaştı. Banyo küçük olduğu için hemence karşıma dikilmişti. Kafamı biraz geriye yatırdım fakat O, beni baştan aşağı süzdü.
"Bu leş halinden arınmadan, banyodan çıkmana izin vermiyorum." Dedi. Cümlesinin üstüne bastırdı. "Yani kısa süreliğine esirimsin, küçük pis Tilki."
Bu adam ne saçmalıyordu. Kehribarlarında mekik dokudum. "Ne esiri?"
"Aptal mısın?" Kaşlarını yukarı kaldırdı. "Yoksa bilerek mi böyle davranıyorsun?"
"Ne diyorsun, anlamıyorum?" Dedim hiç düşünmeden. Dudaklarını birbirine bastırıp kafasıyla saat bir yönünü işaret etti. "Şurayı görüyor musun?" Dedi sessizce. İşaret ettiği yere baktım. Kare şeklinde ve bir insan bedeninin rahat biçimde sığabileceği büyüklükte bir pencere mevcuttu. "Oradan tüymen yalnızca iki dakikanı alır."
Yüzümü ona döndüm. "Sen şimdi," dedim inanamaz bir tonda. "Bu yüzden..."
"Buradayım." Dedi lafımı tamamlamak ister gibi. Alt dudağını yaladı. "Sen banyo yapana kadar da buradan ayrılmaya hiç niyetim yok."
"Neden?"
"Çünkü sana güvenmiyorum."
"Bunun güvenle bir alakası yok, sen resmen özel alanımı işgal ediyorsun." Dedim ve ekledi. "Ve saygı duymuyorsun."
Kollarını göğsünün altında birleştirip derin bir nefes aldı. Şişkin kol kaslarına kayan bakışlarımı yeniden yanık topraklarına, kehribar irislerine çevirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFS EMMARE | AHRİMAN (+18)
Teen FictionOndan; onlarca damla kan akıttım, içi boşalmış damarlarını ayak bileklerime doladı, benden kaçışlarımı çaldı. Ondan; kuruyan geçmişim için bir yudum su dilendim, kırık bir kadehi dudaklarıma dayadı. Izdırabın şarabını içtim, dilim parçalandı. İçti...