Ondan; onlarca damla kan akıttım, içi boşalmış damarlarını ayak bileklerime doladı, benden kaçışlarımı çaldı.
Ondan; kuruyan geçmişim için bir yudum su dilendim, kırık bir kadehi dudaklarıma dayadı.
Izdırabın şarabını içtim, dilim parçalandı.
İçti...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Zaman.
Onu, hepimiz iyi tanıyorduk. Kendimizi onun ellerine yüzyıllardır bırakıyor, onun sayesinde doğumu, yaşamı ve ölümü tadabiliyorduk.
Ona dokunamıyorduk ama o bize yaşam denilen mistik bir simgeyi tattırarak her bir zerremize varlığını kazıyabiliyordu.
Onu bir mucize gibi hissedebiliyorduk. Dahası onunla acıları sineye çekip kendi yolumuza gidebiliyorduk.
Onunla unutuyor. Belki de onunla beraber hatırlıyorduk.
Her şeyi. Her bir kimliği.
Şimdi ise akıp giden yolların izine bakarken, hangi tarihte ve vakitte olduğumu kestiremiyordum. Merakım düşüncelerimi uyarıyordu. Ortama hakim olan sessizliği kırıp bozdum.
"Saat kaç?"
Bir kaç saniyenin ardından sürücü koltuğundaki adam konuştu.
"21.32"
"Peki ya tarih?"
"28 Ekim." Bu karşılığı beni kelepçeleyen adam vermişti. Soruma cevap bulmak beni cesaretlendirmiş olmalı ki devam ettim.
"Yıl olarak hangi tarihteyiz?" Sesim biraz ciddi çıkmıştı.
"2024." Diye mırıldandı.
Kafamı ağırca sallayıp, bakışlarımı tekrardan yola odakladım. Sırf derin düşüncelere dalmayayım diye gördüğüm her bir arabayı sayıyor renklerine göre kafamın içinde bölmelere ayırıyordum. Buna rağmen kulağımın teki kim oldukları hakkında en ufak fikrim olmayan ikilideydi.
"Babam, bu gece amcamla birlikte Helsinki'ye uçuyor." Dedi sürücü koltuğunda aracı kullanan kişi.
"İşimiz şansa kaldı desene." Dedi yanımda oturan adam. Dirseğini arabanın camına yaslamış bir şekilde çenesini sıvazlıyordu.
"Öyle." Dedi, arabayı sağa kırıp dikiz aynasından arkayı yoklamıştı. Bakışlarını iki de bir benimle çarpıştırsa da sıkıntılı bir nefes alarak tekrardan yola çevirdi. "Yaman, doğru yaptığımıza emin misin?" Duraksadı. "Yani, aklımı bir çok şey kurcalıyor... Bunun sonu-"
