Vicdan

2.6K 212 42
                                    

   Bu zamana kadar maske kimliğimle yaptığım hiç bişeyden pişmanlık duymamıştım. Şimdi ise ihtimallerin düşüncesiyle boğuluyorum.... Eminim ki çağan maskeden nefret ediyordur... yağız bunu biliyor muydu?
Düşünceler zihnimi rahat bırakmıyordu. Karakoldan çıktıktan sonra yeraltına gelmiş ve 2 gündür Yeraltından çıkmamıştım. Yağız 2 kere gelmiş ama güvenlik önleminden dolayı içeri girememişti. Telefonum kapalıydı. Onlar ağlamamın sebebi ailesiz olmam sanarken aslında öyle değildi. Ben ailesiz olmaya alışmıştım ama çağanın babasını görmeyi beklemiyordum. Çağanın hayatını nasıl değiştirmiş olabilirim nelere sebep olmuş olabilirim bilmiyorum ama korkuyorum... belkide ilerde öğreneceğim. Öğreneceklerimden korkuyorum... korkudan araştıramamıştım bile...

Bilgisayar sistemimin önünde öylece bilgisayara bakıyorum. Şarkı çalıyor. Adamlar grubundan derine indik şarkısı.... Sadece düşünüyorum. Gidip söylemeli miyim? Hayır söyleyemem...anlatamam. Bu kocaman bir yıkım olur.... Ülküyle Leyanın hayatını kurtarmış, çağanın hayatını mahvetmiştim. Keşke babası zamanında kötü biri olmasaydı... bunu bilmek bile düşüncelerimi susturmuyordu. Ben babasına değil çağana üzülüyordum.
Dışarda kalan donuyor soğuktan diyor şarkıda, dışarda değilim ama bu kadar buz kesmem normal mi? İnsan korkuları yüzünden buz keser mi?

Kesermiş.....

Güvenlik sisteminin alarmı yanıp sönmeye başlayınca bilgisayar ekranına baktım. Yağız gelmişti. kapıyı zorluyordu. Sisteme girip kapıyı açabilmesi için güvenliği serbest bıraktım heryerden kameralar vardı. Yağız kapı açılınca içeri girdi. Yan koridora geçti. Kameradan görünüyordu. Saniyeler sonra olduğum yere girdi.
Ona bakmadım. Şarkıyı dinlemeye devam ettim.
" nerelerdesin sen?" Diyip kendini bilgisayar masasına yasladı.
" burdaydım ." Dedim. O an bilgisayardan başka ses yükseldi. Sezen Aksu geri dön şarkısı.... Yağızın yüzüne baktım.
" merak ettik. Diğerleri de merak etti."
2 gündür artık ezberlememe rağmen sürekli bakmaya devam ettiğim masanın üstündeki siyah dosyayı yağıza uzattım. Eline aldı. Baktı. Baktı.... Duraksadı. Sonra bana baktı.

" biliyor muydun?"
Bakışları değişti. Şaşkınlık yoktu. Tam tersine öğrendiğim için üzüntülüydü. Belkide karakoldaki akşam zaten anlamıştı ama ses edemedi.
" evet." Dedi. Dosyayı önüme masanın üstüne koydu.
" çağan anlattı. Maske, hayatını mahvetmiş."
Gözlerim acıyla kapandı. Bildiğim, daha doğrusu tahmin ettiğim şeyin artık bir ihtimal olmaması ve germek olması canımı yaktı.
" hayatını mahvetmiş ama ona daha güzel bir hayatta sunmuş. Babası düzelmiş. Herşey yoluna girmiş."
Gözlerimi açıp yağıza döndüm.
" maske hayatını mahvetmiş deneyecektin. Sen onun hayatını mahvettin diyecektin." Yağızın doğan gözlerinin bana eşlik edeceğini anlayınca bakışlarımı ondan kaçırdım.
" görmek istemediğim şeyleri görmemek için ben hayatlarına müdahale ettikten sonra ne yaşadıklarını bile araştırmadım."


" tuana, artık okula gelmen lazım. Böyle daha çok dikkat çekiyorsun. Herkes seni merak ediyor. Çağan evine bile gitmiş. Yokmuşsun çünkü bu yeraltından çıkmıyorsun. Neden yeraltından vazgeçemediğini anlatmıyorsun!"
Yine aynı konuya gelmiştik... yağız hiç bir zaman neden yeraltından vazgeçemediğimi, maske adımdan vazgeçemediğimi anlayamıyordu. Bende anlatmıyordum....

" hadi bak sabahın çok erken saatindeyiz. Daha ilk ders bile başlamadı. Gel okula gidelim. İnsanlar şüphelenmesin. Merak etmesinler."
Oturduğum döner sandalyede doğruldum.
" tamam yağız. Gelirim okula, abartma bu kadar alt tarafı iki gün yoktum."
Aklıma gelenle sinsice sırıttım.
" üvey annen nasıl korktu ama bir an beni tahmin ettiği kişiye benzetince, hortladığımı falan bile düşünmüş olabilir.." yağız kafasını eğip iki yana sallayınca bende kahkaha attım.
" bir an gerçekten dirildiğini düşünmüş. Eve gidince seni sordu. Bende evet çok benziyor ama tamamen farklı kişiler falan dedim. Beni uyardı. Sana yaklaşmayacakmışım."
Yağız tabiki de onu dinlemeyecekti. Bunu adım gibi biliyorum.
" kendisini hiç sevmiyorum. Onun yüzünden yaşadıklarım ortada ama ona dokunmuyorum işte."
Yağız kafa salladı. Bu yağıza verdiğim ilk ve son sözdü. Ölmediğimi öğrendikten sonra konuşmamız arasında benden sadece bunu istemişti.

         Okula geldiğimizde direk sınıfa çıktık. Kulaklıklarım takılıyken diğerlerini umursamadan sırama oturup kafamı masaya yasladım. Ne ben birinin yüzünü görüyordum ne de biri benim yüzümü....  Yok olmak istiyordum. Olmuyordu....
" tuananın nesi var?"dedi Leya.
" bilmiyorum, bahçede karşılaştık ama kulağında  kulaklık vardı  konuşmadı." Dedi yağız. Yalan söylüyordu.
" 2 gündür ortada yok neyi var bilmiyoruz, nasıl yardım edeceğiz?"
İçim daha da acıyla doldu. Çağanın bana yardım etmemesi lazımdı. Benden nefret etmesi gerekiyordu.
" yardım edebileceğimiz bişey olsa bile tuana bizden yardım istemeyecektir. Eğer zorlarsanız ters teper. Kavga edersiniz."
Yağız haklıydı. Bana yardım etmeyi düşünmemeleri gerekiyordu.

Koca bir ders boyunca kafamı hiç sıradan kaldırmadım. İçim içimi yiyordu. Çağanla konuşmam gerekiyordu ama yapamıyordum. O cesareti kendimde bulamıyordum.
Teneffüs zili çalmasıyla yine kulaklıklarımı takıp hızla sınıftan çıktım. Zihnimi susturamıyordum. Alt kattaki okulun spor salonuna indim. Tribün kısmıma oturdum. Burası sessizdi. Dakikalarca oturdum. Bi kaç dakika sonra kapı açılınca o tarafa baktım. Tanımadığım bir çocuktu. Sahaya girdiğinde göz gezdirirken göz göze geldik. Bana doğru gelirken topu kaldırıp bişeyler söyledi. Kulağımdaki kulaklıktan dolayı duymadım. Sonra kulaklığı çıkardım.
" anlamadım ne dedin?" Dedim. Uzun boylu gayet yakışıklı bir çocuktu.
" basketbol diyorum. Oynasam rahatsız eder mi? Antrenman yapmam gerekiyor da."
Güldüm.
" yani rahatsız etmez. Hatta ben seni rahatsız edeceksem çıkabilirim."
Oda gülüp kafasını iki yana salladı.
" hayır hayır sorun değil kalabilirsin."
Yanımdaki boşluğu gösterdi.
" oturabilir miyim?" Dedi.
Kafa salladığımda yanıma oturdu. Bir anda bana elini uzatınca eline baktım.
" ismim pars" bende elini sıktım.
" tuana, tuana Naz."
Ellerimizi ayırdık.
" yeni geldin sanırım bu sene?" Dudaklarımı istemsizce birbirine bastırdım.
" evet yeni geldim."
İkimizde önümüze döndük. Bi kaç saniye sonra elindeki topu bana uzattı. Yüzüne baktım. Gülümsüyordu.
" anlar mısın?" Dediğinde dudaklarımı büktüm.
" maalesef hiç anlamam."
Güldü. Ayağa kalktı
" kulaklıklarını takmış kara kara düşünüyorsun. Hadi kalk da biraz kafa dağıt iyi gelir."
Ofladım.
" ama hiç beceremiyorum. Bence sen antremanını yap. Hiç ben bulaşmayayım."
Kafasını iki yana salladı gülüyordu.
" neyse ki okulun takım kaptanıyla oynayacaksın. Kapacaksın bişeyler."
Şaşkınlıkla gözlerim açıldı.
" takım kaptanı derken?"
Topu sektirip bacak arasından geçirdi.
" yani bilirsin işte bildiğin takım kaptanı."

Ayağa kalktım.
" yok yok saol, bir de okul kaptanıyla hayatta oynamam." Tam yanından geçtim. Gidecekken arkadan belime sarılıp tutup havaya kaldırdı.
" ya pars napıyosun bırak valla oynamak istemiyorum. Beceremem ben. Bide takım kaptanı yani rezil olamam." Çırpınsam da bırakmadı. Potanın yakınına geldiğimizde beni yere indirdi. Ters ters yüzüne baktım. İşaret parmağıyla burnuma vurdu.
" düşüncelerinde boğulman daha kötü bir ihtimal. Gözlerinde gördüğüm düşünceli hali sevmedim." Topu bi kaç kere sektirdi. Sonra bacak arasından geçirdi ve kaldırıp potaya attı. Topu yakalayıp bana attı.
" pekala, sen istedin." Diyip topu yere bıraktım. Saçlarımı yukardan sıkıca topladım.
" vayyy baya hazırlık." Dedi. Sırıttım.
" ama ben biraz daha farklı oynamayı planlıyorum." Dedim topu tekrar elime alırken. Yüzüme bakıyordu.
" gel buraya kafana yiyeceksin bu topu." Diye bağırmamla koşmaya başladı. Bende elimde topla peşine düştüm.
" yalnız ayıp yani, basketbol böyle oynanmaz. Bir kere sporda şiddet yoktur." Hem koşuyor hemde laf yetiştiriyordu. Topu attım ama tam kafasının dibinden geçtiği halde değmedi.
" waoww az kalmıştı değecekti." Diyip kahkaha attı. Göz devirdim. İki elimi yumruk yaptım.
" top gelmedi ama yumruklarıma ne dersin?" Dememle o da sırıttı. Yumruk savurduğumda hemen yumruğumu tuttu. Komik bir şekilde dövüşmeye başladık ama asla sert hamleler yoktu. Hatta birbirimize gümrüğümüz bile temas etmiyordu. Şakalaşıyorduk.


Genç kız o an eğleniyordu ama sırf onu merak ettiği için peşinden sınıftan çıkan çağanın onları izlediğinden habersizdi. Çağanın kalbinde bir sızı oluşmuştu. Onlardan uzak dururken daha 5 dakika önce tanıştığı insana mı bu kadar gülümsemesine takılmıştı yoksa kendisi hariç başka bir erkeğe mi gülümsemesine takılmıştı?
Çağanında kaçtığı cevaplar vardı.

HackerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin