Getirildiğim yer bir ıslah eviydi. Benim gibi tam 10 çocuk vardı ve benle beraber bir kız daha vardı. Doğum günüm... yani tam bugün, benden seneler içinde bir çok şey almıştı. Zehra'nın annesi ve babası ölmüştü bu tarihte. Sonra Zehra, sonra yağız Altun.
Şimdide 9 Ağustos 2022 de tam aynı anda üç kayıp.
Tuana naz tiryaki, maske ve naz tiryaki...
Efe'nin nazı...
Sadece naz...
Maske...
Tuana...
Ben her kimsem, hepsinin ölümüne sebep olmuştum. Bir insan kaç kere ölebilirdi. Ben defalarca ölmüştüm. Ben artık hiç biri değildim." tuana naz tiryaki!" Gelen görevliye baktım elinde küçük bir kutu vardı.
" bunlar sana aitmiş." Kutuyu uzattı.
" kardeşin bırakmış."
Ben kutuyu aldığımda görevli çıktı. Diğer çocuklara bakmadan direk bana ayrılan yatağa oturdum.
Normalde erkeklerin kızlardan ayrı kalması gerekiyordu ama nedense burda herkes aynı yerde kalıyordu. Kutuyu açtım. En üstte fotoğraflar vardı. Elime aldım. Diğerleriyle olan fotoğraflarımdı.
Hatta doğum günümden olanlarda vardı. Yani ihanetin gecesinden olanlar.....
doğum günü fotoğrafları arasında onu gördüm. Ona sarıldığımda çekmişlerdi. Direk alıp yırttım. Diğer fotoğraflara da baktım ve onu her fotoğraftan yırtıp attım. Artık hiç bir karede yoktu. Sadece diğerleriyle olan gülümsemelerim vardı. Fotoğrafları kenara koyup yine kutuya baktım. Kağıtların arasında tanıdık olan kağıdı gördüm ama üstüne bişey yazmışlardı.
" iyi mi yaptım kötü mü bilmiyorum ama seni tanıyorum. Sende beni tanıyorsun. İkimizde öfkeliyiz Zehra çünkü sen benim ablamsın. Oku, oku ki öfkeni taze tut. Ordan çıktığında, tüm kimliklerinden kurtulacaksın biliyorum ama maskeden kurtulamazsın onu da biliyorum. Maskenin öfkesi hep taze kalsın, kalsın ki hatırla. Bizi ayırdığını, sana dayanılmaz bir kalp ağrısı bıraktığını, seni sırtından bıçakladığını hatırla. Maske geri dönecek biliyorum ve maske geri dönene kadar şunu bil ki, seni çok seviyorum abla, ne olursa olsun, kim olursam olayım, beni kim olarak görürsen gör, hep çok sevdim. Hala çok seviyorum."Fısıltıyla okuduğum tüm cümleleri aklıma kazıdım.
" yağız.." dedim ağlarken. Sesim asla yükselmiyordu.
" söz veriyorum, kendim için değil ama senin için iyi olacağım ve senin ablasın geçireceğin 18 ayın hesabını yeri ve zamanı geldiğinde herkes verecek."
Yağız onun Bugün beni terkederken masanın Üstünde bıraktığı kağıdın arkasına yazmıştı bunları çünkü okumamı istiyordu. Okumamı ve öfkemi taze tutmamı.
Kağıdı ters çevirdim.Herkes bir gün yaptıklarının bedelini öder, sende ödedin. Maskeden alınacak bir intikamım vardı aldım. Aptaldın, daha doğrusu aşkın seni aptallaştırdı. GÜZEL OYUNDU.
Oyun kısmını bilerek büyük harflerle yazmıştı. Tuzla buz oldum sanki. Kağıdı tekrar kutuya koydum. Fotoğrafları da üstüne koydum.
Ayağa kalktım. Herkes ortadaki masanın etrafında oturuyordu. Bende geçip oturdum. Geriye yaslandım. Öylece masanın üstüne bakmaya başladım. Burda zaman geçeceğe benzemiyordu. Bilgisayarsız olmak tam bir işkenceydi.
" sen nasıl düştün buraya?" Daldığım yerden kafamı kaldırdım. Bir çocuk sormuştu. Renkli gözlü, zayıf uzun boylu... Güldüm. Söylesem de inanmazlardı ki...
" niye güldün?" Dedi başka biri.
" maskeyi duymuş muydunuz?" Dedim herkeste göz gezdirirken.
" şu gizli hacker olan mı?" Dedi bi kız. Burda sadece iki kız vardı o da bizdik. Kafa salladım.
" eee ona ne olmuş?" Dedi ranzasında oturan ama buraya odaklanmış bir çocuk.
" benim." Dedim sadece. Bir anda herkes gülmeye başladı. Bende sırıttım. İnanmazlar demiştim.
Yüzümde öyle bir ifade vardı ki renkli gözlü çocuk sustu.
" saçmalama." Dedi direk.
" yalan borcum mu var? Bi kaç güne duyulur zaten. O zaman anlarsınız."
Ayağa kalkıp tekrar yatağıma geçip herkese arkamı döndüm. Duvarla bakışıyordum. Dizlerimi kendime çekip gözlerimi kapattım. En iyisi uyumaya çalışmaktı. Yoksa delirecek gibi hissediyordum.Bi kaç dakika sonra yatağımın sağ tarafı çöktü. Biri yatağıma oturmuştu.
" uyudun mu?"
Yatağımda doğrulup çocuğa döndüm. Ne var dermiş gibi yüzüne baktım.
" ciddi miydin?" Dedi. Herkes farklı işlerle ilgileniyordu ve o sanki duymalarını istemezmiş gibi etrafına bakıp bana döndü. Kafa salladım.
" yani herkes böyle büyük daha farklı birini bekliyor biliyorum ama elimizde sadece ben varım." Dedim dalga geçerek.
" 2020 de babam beni denek olmam için bir uyuşturucu satıcısına satmaya kalkmıştı."
Kaşlarım çatıldı.
" sonra nasıl oldu bilmiyordum , bizim evdeydik tam babam beni onlara verecekken polis geldi. Bi anda oldu herşey. Babamı da o adamları da tutukladılar. İfademi aldılar. 15 yıl yediler... tek yaptıkları çocuk ben değilmişim. Eve döndüğümde odamda bir mektup buldum. Ayrıca o gün doğum günümdü."
Gülümsedim. Birinin daha hayatına dokunmuştum. Hemde daha 14 yaşında....
" Mektupta annenin yokluğu sende derin bir yara, biliyorum. Annenden sonra doğum gününü kutlayan kimse olmadığına dair duyumlar aldım diyar." Gözlerim doldu.Onun yerine en devam ettim. Gözleri mutluluktan mı hüzünden mi bilmiyorum ama dopdoluydu. Heyecanla bana bakıyordu.
" Doğum günün kutlu olsun diyar, en çok sen iyiki doğdun ve hep en çok sen mutlu yaşa, iyiki bir şekilde hayat seni karşıma çıkarmış ve araştırmışım, artık özgürsün, ayrıca tek doğum günü hediyem bu değildi. Dolaptaki pasta senin için, yazmıştım."
Diyarın gözünden yaş aktığını gördüm. Hala heyecanla bana bakıyordu.
" senmişsin. Gerçekten sen yapmışsın."
Gözyaşlarımı silip bacaklarımı kendime çektim.
" 14 yaşındaydım. Bir robot gibi yetiştim ama sana çok üzülmüştüm hatırlıyorum. Okuduktan sonra heyecanla aşağı inip mutfağa gittin. O pastayı heyecanla açışını, mumları üflemeni, mutluluktan ağlamanı, herşeyi gördüm ama gelemezdim. Ben işlerimi hep not bırakarak hallederim, ona rağmen Senelerce ifşa olmamıştım."
Sonra kendi acınası halime güldüm.
" nasıl ifşa oldun peki? Senelerce herkes maskenin peşindeydi." Kalbim ağrımaya başladı.
" biri..." durdum derin nefes aldım.
" bilen biri mi ihbar etti seni?"
Yarım yamalak kafa salladığımda elimi tuttu.
" anlatabilirsin, sen bana hayatımı verdin. Elimden bişey gelmese de dinlerim."
Gözümden yaş akıp diyarın eline damladı. Önce diyarın eline düşen göz yaşımı sonda gözlerimdeki yaşları sildim.
" belki zamanla." Dedim lütfen der gibi.
" daha çok taze."
Diyar kafa salladı.
" tamam, zorlamak yok."Kafa sallayıp yine arkamı döndüm. Yatağa uzandım. Bi kaç saniye hareketlilik olmadı. Sonra diyarın ranzanın baş kısmına sırtını yaslandığını anladım. Bi kaç saniye sonra da eller saçlarıma gitti. Sırtım ona dönüktü ama ben yüzümü ona döndüm. Gözlerimi kapattım. Şimdi saçımın ön kısımlarını okşuyordu. Bu iyi gelmişti.
nefesini kulağımda hissettim bir eli hala saçımdaydı.
" umarım tüm yaraların, kalp ağrıların ve gözyaşlarının acısını ilerde bol mutluluk ve gülücükle geçirebilirsin. Eğer hayat bizi ayırmazsa söz veriyorum bende yanında olurum. Bana yapılanı unutmam ve şimdi kim olduğunu biliyorum."
Boğazını temizledi. Saçlarımı okşamaya devam etti.
" dinle kız çocuğu, kim olduğunu biliyorum ve söz veriyorum bir gün sana borcumu ödeyeceğim. Gerekirse yalnız kalmayacaksın."
Gülümsedim. Diyarın dudakları hala kulağımdaydı.
" teşekkür ederim erkek çocuğu ve umarım hayat ikimize de bol gülücükler ve mutluluk getirir." Dedim fısıltıyla. Güldüğünü duydum.
" umarım." Dedi derin nefes aldı.
" umarım kız çocuğu..."(Hadi yorumlarda durum değerlendirmesi yapalım. Sizce tuana nasıl bir yol izleyecek? Yağız ve diğerleri neler yapacak? Sizce çağan ne halde?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hacker
ActionMaskenin altındaki yüz... bir kişi hariç kimsenin bilmediği, tanımadığı gizemli ve kod adı maske olan bir hacker... aslında var ama yer yüzünde yokmuş gibi... 2 kişiliği olan biri, hadi gelin tanışalım.