Maskenin dönüşü

1.3K 126 6
                                    

  Hayat herkesin karşısına tümsekler çıkarır. Önemli olan her tümsekte takılıp düşmeden ilerlemektir. Takılıp düşsek  bile bizi kaldıracak ve yürüdüğümüz yolda bizi yalnız bırakmayacak birilerini bulmak herkes için kolay değildir. Eflal hayatta yanında yürüyecek kimseyi bulamamış o kızdı. Bir şekilde karşısına biz çıkmıştık, bu da  bana göre ona yolunda bizim yardımcı olmamız gerektiğinin bir kanıtıydı.
Maske dönecekse eflal için dönmeli...
" artık anlatacak mısın? Korkmana gerek yok."
Eflal kısa bir an çağana baktı. Sonra korkarak bakışlarını geri çekti. Erkekler onu ürkütüyor olmalı..
" çağan, siz erkekler olarak dışarı mı çıksanız? Biz eflalle yalnız konuşsak." Dedim. Yanımda oturan çağanın kulağına yaklaştım.
" erkeklerden ürküyor gibi görünüyor." Dedim fısıltıyla.
Çağan eflalin yüzüne baktı. Eflalde ona baktı. Çağan gülümsediğinde eflal ona bakmaya devam etti ama korktuğu belliydi.
" tamam hadi biz çıkalım."

Erkekler çıktığında ben Ülkü Leya ve eflal salonda kaldık. Eflalin sağ tarafına Ülkü sol tarafına Leya geçti. Bende küçük sehpayı eflalin önüne çekip orda oturdum.
" eflal, bana herşeyi anlatabilirsin. Biz sana yardım edeceğiz söz veriyorum."
Gülümserken elini tuttum.
" bak, ben seni çok iyi anlıyorum. Korkmakta güvenmemekte çok haklısın."
Koltukta yatan bebeğe baktım. Sonra eflale döndüm
" ama onun için bişeyler yapmamızı istemez misin? Sürekli kaçamazsın. Bu beladan kurtulman lazım."
Leya da eflalin sırtını sıvazlıyordu. Destek olduğunu gösteriyordu.
" bak hepimiz bir şekilde zor zamanlardan geçtik." Dedi Leya.
" ada hala geçiyor. Kendisi tedavisi olmayan ölümcül bir hastalık taşıyor."
Eflal şaşkınlıkla Leyaya baktı. Gülümsedim.
" onun yanında biz varız." Dedi devam edip.
" ama artık senin de yanındayız. Bize anlat ki mutlaka bir çözüm bulalım."

Hepimiz beklentiyle ona baktık. Önce arka çarprazımda kalan bebeğe baktı. Sonra bize döndü.
" eflal Çırağan ben. 16 yaşındayım."
Gözlerim kocaman açıldı. Bizden de küçüktü
"Mardinliyim. Mardin'de yaşıyordum. Büyük Çırağan aşiretinin tek küçük kızı, 3 abiyle büyümüş küçük bir kız."
Elini daha sıkı tutup okşadım. Destek olduğumuzu anlasın istedim. Ülkü diğer elini tutarken Leya da omzunu okşuyordu.
" bi süre öncesine kadar 3 abimi de çok seviyordum." Buruk bir gülümsemesi vardı. Kafasını eğmişti.
Sonra heyecanla kafasını kaldırdı.
" okuyordum ben."
Bende gülümsedim. Çok hevesle söylemişti.
" sonra ne olduğunu bile anlamadım. Herşey o kadar hızlı gelişti ki çözemedim. Kendimi bir anda 50 yaşında bir adamla evli buldum."
Şaşkınlığım sinirle karıştı. Yutkundum. Cayır cayır yandım sanki. Eflal gözyaşlarını sildi. Leya da ağlıyordu.
" okuldan gelmiştim. Konağa girdim. Bir baktım. Tanımadığım bir adam var. O zamanlar 15 yaşındaydım. Meğer nikah memuruymuş. Bilmiyordum. Otur dedi abim imza atacaksın. Bende bilmiyorum ki ne olduğunu, attım. Nerden bilebilirim?"

Ağlamaya başladı. Diğer eflale sarıldım.
" ağlama." Dedim sırtını sıvazlarken.
" söz veriyorum halledeceğiz. Herşey bitecek."
Eflal benden ayrıldı. Yüzüme baktı. Sonra ülküyle Leyaya döndü. İçine Derin bir nefes çekti.
Tekrar bana baktığında gülümseyip kafa salladım
" evlisin artık dediler. Ertesi gün Karşıma 50 yaşında bir adam getirdiler. Onunla gideceksin dediler. İstemedim ama götürdü işte. Tecavüze uğradım. İstemedim ama oldu."
Sesinde küçük bir kızın çığlıklarını duydum. Belkide bir tek ben duydum ama duydum. Elleri titriyordu. Saklamadı. Elimi daha sıkı tuttu. Ülküyle göz göze geldim. Öfkeli bakışlarım ve gözyaşlarım ona ne anlattı bilmiyorum ama kafasını salladı.
" sonra hamile kaldım. 9 ay boyunca dayak yediğim de oldu. Aç bırakıldığımda.... Abilerim bir daha gelmedi. Babam zaten beni gözden çıkarmıştı. Annem öleli seneler oldu. Sonra o doğdu."
Derken bebeğe gülümseyerek baktı.
" doğalı bi kaç ay oldu. Bi kaç ayda kendimi toparladım. Kaçmam gerekiyordu. Mardin'den İstanbul'a kaçmayı başardım ama peşime takıldılar. Gördüğünüz peşimde koşan kişiler, kaç kişi olduklarını bilmiyorum. Abilerimi gördüm. Onlarda vardı içlerinde. Eğer beni yakalarlarsa, bunun sonu ölüm..."
Eflalin elindeki baskım arttı.
" bana bak." Dedim kararlılıkla.
" onlar daha beni tanımıyorlar. Seni onlara vermem. Duydun mu beni?"
Gözlerine baktım.
" ben seni onlara vermem." Dedim her kelimeyi bastırarak söyledim.
" nasıl olacak?" Dedi ağlarken.
" sizin de başınız yanacak."
Güldüm
" biz seni tanıdık." Dedim.
" anlaşılan sende beni tanımalısın."
     Ona en başından beri herşeyi anlatmalıydım ki bana sonsuz güvensin ve bizi tehlikeye atmamak için saçma sapan şeyler yapmasın. Hepimiz için Herşey daha kolay olur.


         Eflale herşeyi anlattığımızda bir de benim için ağlamıştı. Çağana çok fazla kızmış ama şimdiki bakışlarını gördüğünü ve beni çok sevdiğine emin olduğunu söylemişti. Hatta onun tarafından da düşünmüş, hastalığım yüzünden bu kadar üstüme düşmesinin doğru olduğuna kanaat getirmişti. Bizim erkeklerden korkmaması gerektiğini anlasa da istemsizce yine korkacağını biliyordum. Maske olayıma şaşırsa da bu durum onu mutlu etmişti. İçinde bir yerlerde umut filizlendirmiştik.
Aynadan son kez kendime bakıp bende aşağı inmek için banyodan çıktım. Üstünü değiştirmek için yukarı çıkmıştım.
Aşağı indiğimde eflalle kızlar oturuyordu. Eflal beni görür görmez ayağa kalktı. Yanıma geldi.
" senin altın gibi bir kalbin var." Diyip direk bana sarıldı. Benden küçük olması içimi burkuyordu. İyiki karşısına biz çıkmıştık. Bende ona sarıldım.
" ne zaman öleceğimi bilmiyorum eflal ama söz veriyorum. Seni de kızını da kurtaracağım."
Geri çekildim. Gülümseyerek birbirimize baktık.
" benim için korkma. Ben bunun için eğitildim. Abilerinin de peşinde olan diğerlerinin de tahmin edemeyeceği kadar akıllıyımdır ve bişey yapıyorsam 50 adım sonrasını bile  düşünürüm. Korkması gerekenler kesinlikle abinler ve ben onlardan herşeyin  hesabını soracağım."
Eflal tekrar bana sarıldı bende ona sarıldım.
Geri çekildiğimizde kanepe de gözleri yarı açık bi kaç aylık olan bebeğe yaklaşıp yanında diz çöktüm. Kulağına eğildim.
" söz veriyorum." Dedim fısıltıyla. Sesimin bile onu ürkütmesini istemiyordum.
" söz veriyorum annenin de senin de çocukluğunu kurtaracağım."
Yanağına tüy kadar bir öpücük kondurup ayağa kalktım.
" dikkat et olur mu?" Ülküyle Leyaya baktım.
" korkmayın. Şimdi gidip sadece bir araştırma yapacağım. Asıl planda hepimiz olacağız ve planım sonuna kadar işlediğinde hepsi elektrik yemişe dönecek." Diyip güldüm. Telefonumdan saate baktım. Akşam olmak üzereydi.
" bir bakıcı gelecek." Eflale döndüm.
" Orhan abi getirecek. Sana bebek konusunda yardımcı olacak. Korkmadan çekinmeden herşeyi ona söyleyebilirsin. Bişey  olursa da beni arayın."


       Eflal daha kendisi çocukken bir de çocuk büyütmeliydi... ona hepimizin yardımcı olması gerekiyor.
" Leya sen burda eflallerle kal. Ülkü sen benimle kapıya kadar gelir misin?"
Leya kafa salladığında benle Ülkü kapıya geldik.
" Orhan abi üst katta, sağdan 2. Odanın içinde gizli bir yer olduğunu söyledi. Özel durumlar için evi labirent gibi yapmışlar. Bişey olursa, herhangi bir şey, eflali ve bebeği oraya saklayın. Hatta sizde orada saklanın. Yatağın  sağ tarafında kalan duvarın arkası bir merdivenmiş merdivenlerden çıkınca başka bir oda varmış. Duvarın o kısmını açıp orda saklanın. Dikkat edin."
Ülkü gülümseyip kafa salladı.
" merak etme. Sende dikkat et olur mu? Yanında birini götür."
Güldüm.
" çağan zaten beni bırakacak gibi değil. Merak etmeyin onunla gideceğim. Bişey olursa arayın."
Ülküyü yanağından öpüp dışarı çıktım.
Erkekler bahçede oturuyordu. Yanlarına gittim. Çağan direk ayağa kalktı. Yanıma geldi.
" ne oldu?" Dedi telaşla.
" eflal ne anlattı?"
Derin nefes aldım.
" berbat bir hayat hikayesi." Dedim.
Sesim berbat çıkmıştı.
" eflal daha 16 yaşındaymış."

    Bunu kimse bilmiyordu.
" ne?" dedi hepsi bir anda.
" öyle." Diyip kısa kestim
" bir ara kızlar size anlatır. Bizim gitmemiz lazım. Bir planım var. Kafeye gidip araştırma yapmam lazım."
Orhan abiye baktım.
" maskenin geri dönüş vakti geldi. Geri dönüş şerefine de eflalin peşindeki adamlar elimden kurtulamayacak."
Yüzündeki memnun ifadeyle kafa salladı.
" bende geleceğim." Diyen çağana baktım.
" zaten sende geleceksin. Beni tek bırakmayacağını biliyorum. Uyurken nefesimi kontrol eden insansın." Diyip güldüm. Çağanın boynuna sarıldım. O da bana sarıldı.

       Öleceğim kesin. Ölmeden önce tüm bu işleri halletmeli ve en azından öyle ölmeliyim. Eflalin ve diğerlerinin hayatında güzel anılmalıyım...

HackerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin