Ülküye yardım

3K 233 22
                                    

Yeni okuluma biraz da olsa alıştım. Yağızla aynı sınıfta olmak sandığımdan da zor çıktı. Belkide hiç gelmemeliydim. Hatta hiç yağızın karşısına çıkmamalıydım.
" çok derinde batmış gibisin." Duyduğum sesle irkilip sağ tarafıma baktım. Çağandı. Sonra şaşkınlıkla sınıfta göz gezdirdim.
" herkes ne ara gitti?" Diyip çağana baktım.
Yanıma oturmuş ellerini sıranın üstünde birbirine kenetlemişti.
" derinde batmış gibisin derken ciddiydim." Kafa salladım. Bende onun gibi ellerimi masanın üstünde birbirine kenetledim. Geriye yaslanmıyorduk.
"Düşünüyordum işte. Olması gereken şeyleri, keşkelerimi, herşeyi..."
Yağızın sırasına istemsizce gözlerim kaydı sonra hemen geri çektim.
" eski sevgili miydiniz?" Çağana bakıp güldüm.
" hayır, yağız sadece geçmişten bir tanıdığımın kardeşi.." Zehra Altun'un diyemedim....
" sen  yağızın ablası Zehra'nın arkadaşı falan mıydın?" Kalbim hızlandı. Çağan beni nerden tanıyordu?
" Zehra?" Dedim merakla bakarken. Belli etmemem gerekiyordu.
" yağızın ablası işte, yağızın anlattığına göre bir yangında vefat etmiş. O zamanlar biz yağızla tanışmıyorduk. 8 yaşındaydık biz tanıştığımızda. Yağız bir ablası olduğunu ama öldüğünü söylemişti."
Yutkunup önüme döndüm. Bir yandan doğruydu. Zehra Altun ölmüştü.

       " Zehra diye birinden haberim yok." Dedim. Ayağa kalktım.
" ben bir lavaboya  gideyim zil çalmadan."
Hemen sınıftan çıktım. Koridorun sonundaki lavaboya girdim. Hızlıca musluğu açıp elimi yüzümü yıkadım. Aynadan kendime baktım.
" Zehra Altun öldü. Sen artık yağızın ablası değilsin. Sen tuana Naz tiryakisin. Yağız için hiç kimsesin. Yağız da senin için bir hiç kimse."
Bunlar sürekli kendime hatırlattığım şeylerdi. Kendimi toparlayınca lavabodan çıktım. Yağız kapının önündeydi.Kolumu tutup ilerletmeye başladı. Bir sınıfa girdik. Bilerek tepki vermedim yoksa herkesin içinde daha kötü şeyler olacaktı.
" ne oldu?" Diyip bir masaya yaslandım.
" neden geleceğini haber vermedin?"
" aniden gelişti. Ayrıca ne zamandan beri hesap veriyorum?"
Sinirle yüzüme bakıyordu. O da biliyordu ki birbirimize karışma hakkımız yoktu.
" sen benim ablamsın." Hızla yaslandığım yerden doğruldum.
" yanlışın var. Zehra Altun bir yangında öldü!"
Bu konuya tahammülüm yoktu biliyordu.
" sanane ki nereye geldiğimden? Sen o aile seni yurda almaya geldiğinde beni arkanda bırakıp gitmemiş miydin? Beni boşvermemiş miydin?  Bir gece  sistemden adresini bulup yurttan kaçıp Seni görmeye geldiğimde, sanane benden diyip beni geldiğime pişman etmemiş miydin yağız? İlla bunları yine yine konuşalım mı? Bana farketmez! Ben konuşur yıllarca bitmek bilmeyen zehrimi sana ds ailene de akıtırım.
Sen Altun soyadından benden vazgeçip yağız kılınç olduğunda sana karışma hakkım yoktu. Şimdide senin yok! Ben senin yüzünden ailen yüzünden Zehra Altun'u öldürdüm. Karşında ablan yok!"

     Yağız sadece dinliyordu. Bu cümleleri benden duyuşu hayatı boyunca 3. Kere oluyordu ve biliyordu ki her duyduğunda başa sarıyorduk. Ben ondan uzaklaşıyordum.
" 6 yaşındaydım ben! Sadece beni seven bir ailem olsun istedim!" Güldüm.
" Zehra da  küçüktü  yağız ama o  bir aile uğruna tek ailesi olan  kardeşini bırakmazdı."
Tanından geçip sınıftan çıtım.
Derse girecek kafa kalmamıştı. Okuldan çıkıp en iyisi yeraltına gitmekti.
Yeraltına geldiğimde direk bilgisayar karşısına geçtim.
Ülkünün meselesini de halledip bir süre ara vermem gerekiyordu. Dikkat çekmemeliydim.
Bir saat içinde ülkünün de meselesi halloldu. Masanın üstündeki telefonumun ekranı açıldığında ekrana baktım.

Yağız: tuana merhaba ben Leya. Sana konum atıyorum toplanıyoruz. Seni de bekliyoruz. Yağız sormadan numaranı vermek istemediği için burdan yazıyorum.

Seslice ofladım.

Tuana: teşekkür ederim Leya ama kendimi iyi hissetmiyorum. Daha sonra belki.

HackerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin