Kayıt

1.4K 140 8
                                    

     Kalbimin sıkışması, kasılması, çok hızlı atması ve içimdeki o sonsuz huzursuzluk. Bunlar kaybetme korkusunun izleriydi. Ne kadar zamanımın kaldığını bilmemem ve geçen her zamanın kıymetli olması. Nasıl olacak? Acı hissedecek miyim? Belkide uykumda ölürüm...
Ölüm... tek ama hayatımızda deprem etkisi yaratan o keliime, gelip beni bulmuştu. Ya kader buymuş diyip öleceğim günü sadece bekleyeceğim yada o gün gelene kadar sevdiklerinle geçirebildiğim kadar vakit geçireceğim.

            Burnumun kaşınma hissiyle gözlerimi araladım. Ne ara uyumuştum ki? Yüzümün dibinde olan çağana baktım.
" çağan napıyosun?" Sesim uykulu çıkmıştı.
Çağan hemen geri çekilip bana baktı.
" nefes alıp almadığını kontrol ediyorum." Dedi. Güldüm
" iyice saçmaladın." Derken yatakta doğruldum.
Omuz silkip yatağın kenarına oturdu.
" iyi misin?"  Artık sürekli soracaktı bunu ofladım.
" ben iyiyim." Sesim bıkkın çıkmıştı.
" abartma, sürekli uyurken nefesimi mi kontrol edeceksin."
Bana sarıldığında bende ona sarıldım.
" korkuyorum." Sesi boğuk çıkmıştı.
" korktuğunu biliyorum." Dedim. Saçını okşadım.
" ama sürekli diken üstünde yaşayamayız. Yapma böyle."

 
          Aşağı indiğimizde Herkes burdaydı. Merdivenlere indiğimizi gören yağız direk gelip bana sarıldı. Bende ona sarıldım.
" gitmemişsin." Dedim hala sarılıyorduk.
" gitmem ki, gitmem yani ben. Sen sakın üzülme."
Geri çekildim.
" yağız, öğrendiklerini unut tamam mı?"
Diğerlerine baktım.
" hepiniz unutun. Abartmayın. Sürekli üstüme titremenizi istemiyorum." Yanımdaki çağanı işaret ettim.
" sonra gelip bazıları gibi uykumda nefes alıyor muyum diye kontrol etmeye falan başlarsınız uğraşamam."
Herkes şaşkınlıkla çağana baktı. Çağan göz devirdi
" ne var yani korkuyorum işte alla alla."
Ben kahkaha attığımda herkes benimle beraber kahkaha attı.

Bu durumu normal bişeymiş gibi karşılayamıyordu ama öyle davranıyordu. Bana hissettirmemeye çalışıyordu. Ülkü gelip bana sarıldığında bende ona sarıldım.
" bizde bizde!!" Ardından Leya gelip bana sarıldı. Erkeklere baktım.
" bu sevgi yumağını bir daha bulamazsınız."
Onlarda gelip sarıldı. Kaybetme korkum katlandı. Gözlerim doldu. Karşımdaki Orhan abiye baktım.
Ağlamamam için işaret yaptığında kafamı iki yana salladım. O da biliyordu ki ben çok korkuyordum.
Herkes benden ayrıldığında gülümsedim. Leyayla ülkünün gözleri dolmuştu.
" hey! Hadi ama ağlamak yok." 
İkisi de gözyaşlarını sildiklerinde gülümsedim.
" yalnız bişey konuşmamız lazım." Derken yanıma geldi kuzey. Diğerlerine baktım ama hiç bişey anlamadım.
" siz kuzeyle bahçede konuşun." Dedi çağan.
Şaşırdım. Çağan kuzeyi kıskanırdı. Şimdi böyle bişey söylemesi kötü bişey olmuş hissine kapılmamı sağladı.
" ne oluyor?" Dedim. Kuzey gelip elimi tuttu.
" gel bahçede konuşalım."
Elini çektiğinde bahçeye ilerledik. Bahçedeki sandalyelerden birine oturdum. Kuzey karşıma oturmak yerine sandalye çekip dizimin dibine oturdu. Dizlerimiz birbirine değiyordu. Karşımdaydı.

       " ıslah evinden çıktıktan sonra ailemi araştırdık  biliyosun. Orhan abi bişeyler bulmuş." Dedi kucağımdaki ellerimi tuttu.
" benim bir ablam varmış." Sesi öyle umutlu çıkmıştı ki gülümsedim.
" çok sevindim." Dedim içtenlikle.
Bende ellerini sıkı sıkı tuttum.
" Orhan abi ona ulaşmış." Sesi durgunlaştı.
" ne güzel işte." Dedim gülümserken.
" bak ablan varmış. Çok mutlu olman lazım neden üzülüyorsun?"
Nefes aldı. Yüzüme baktı. Baş parmağı elimin üstünü okşamaya başladı.
" ablam yurtdışındaymış eğer gidersem sizi bırakmak zorunda kalacağım."
Suratım asıldı.

Üzüldüm ama o ailesini ablasını bulmuştu. Mutlu olmak onun en büyük hakkı. Sonra göz devirdim.
" olsun." Dedim yutkundum. Gözlerim dolsun istemiyordum.
" gideceksin tabiki." Lanet olsun sesim titredi.
" ama sen." Dediğinde sözünü kestim.
" ben diye bişey yok. Gideceksin ve ablana kavuşacaksın. Hem sürekli konuşuyor olacağız."
Gözümden yaş aktı. Direk göz yaşımı sildi.
" diyar.." şaşkınlıkla yüzüme baktı. İsmini değiştirdiğinden beri ona ilk defa diyar diyordum.
Beni kendine çekip sarıldığında ikimizde ağlamaya başladık.
" gideceksin bak tamam mı?" Dedim inatla.
" sen ne yapacaksın?" Dedi zar zor
ağlarken güldüm ama sonra aklıma gelenlerle ağlamaya başladım.
" öleceğim."
Diyarın kolları daha çok sıkılaştı.
" saçmalama." Dedi kızgınlıkla.
" sizde gelirsiniz olmaz mı?"
Geri çekildim. Diyarın yüzüne baktım.
" gerçeklerden kaçmamıza gerek yok." Dedim. Burnumu çektim.
" ben öleceğim. Ölmeden önce gelebilirsem söz geleceğim ama gelemezsem, diğerleri sana emanet."
Diyar kafasını iki yana salladığında gülümsedim.
" ne zaman gidiyorsun?"
Kendi gözyaşlarını sildi.
" aslında bi kaç saat sonra uçağım var."
Dudaklarım büzüldü
" niye bu kadar çabuk?"
O da burnunu çekti.
" uçak bileti bulamadık." Dedi.
Birini daha kaybediyorum ama o mutlu olmayı o kadar hakediyor  ki o mutlu olacağı için mutluyum.


Diyar havaalanına kadar gitmemizi istememiş.
Evde bizimle vedalaşmıştı. İçim buruktu ama ablası olduğu ve onu bulduğu için mutluydum.
Bizde o gittikten sonra biraz oturduk. Orhan abi erkeklerle işi olduğunu söyleyip onları bir yere götürünce bizde kızlarla kaldık.
" hazır erkekler yokken şu okul meselesini mi halletsek?" Dedi Leya.
Haklıydı. Çağan o kadar evham yapıyordu panikliyordu ki nefes almaya bile korkuyordum. Uykumda nefes alıp almadığımı kontrol etmeye çalışmıştı daha ötesi var mı?
" evet ya çağan iki dakika rahat bırakmıyor. Orhan abi götürürken ne kadar laf etti görmediniz mi? Gidip kız Kıza halledelim."
Ülkü kahkaha attı.
" bence ileriki planlarında seni kendine bağlamak var."
Göz devirdim.
" yapar kesinlikle." Dedim.
Leya ayağa kalktığında bizde kalktık.
" hadii gidip okul işini halledelim."


Taksiyle okulun önüne geldiğimizde hala ders saati olduğu için öğrenciler sınıfta olmalıydı. Bizde hızlıca okula girdik. Ülkülerle aynı okula kayıt yaptıracaktım. Ülküyle Leyaya ayak uydurup yürümeye devam ettim. Bi kaç yukarı çıkmaya başladık. O sırada zil çalınca sınıflar boşalmaya başladı. Okul formaları çok güzeldi. Tek sorun etek olması. Ülküyü kolundan tuttuğumda Leya da ülküde durdu.
" okul formaları etek mi?" Dedim şaşkınlıkla.
Ülkü göz devirirken Leya güldü.
" evet." Dedi Ülkü bunda ne var der gibi.
" hala etek giymeye alışamadın mı?" Dedi Leya.
Omuz silktim.
"Ben pantolon giyerim banane."
Cidden etek giymeyi sevmiyordum.
" saçmalama. Beyaz gömlek altına pantolon mu giyilir. Etek giyeceksin." Ülkünün ayarlamasına göz devirdim.

Bişey diyecekken arkadan bana çarpan bedenle lafım ağzıma tıkıldı.
" ya kızım ne diye merdivende dikiliyorsun?!" Sinirli gelen erkek sesine göz devirdim. Kafası belime çarpmıştı. Arkamı dönüp yüzüne baktım.
" önüne baksaydın beni görüp çekilmemi rica edebilirdin!" Dedim sinirle.
Çocuk bi kaç saniye yüzüme baktı. Yanında arkadaşları da vardı.
" ne bakıyorsun?" Bakmaya devam etti. Elimi yüzünün önünde salladım. Gözleri Titremedi bile. Gülmemek için kendimi tutarken arkadaşlarına döndüm.
" şarjı mı bitti bunun? Off verdi. Bozulmuş olmasın." Dedim. Leyayla Ülkü güldü. Arkadaşları da dürttü ama çocuk kıpırdamadı. Bi kaç merdiven aşağımda olduğu için aynı boya gelmiştik. Yoksa benden uzundu. Gülmemek için boğazımı temizledim. O hala yüzüme bakıyordu. Omzuna dokunmamla bakışları omzundaki ellerime kaydı.
" iyi misin? Cidden bozulduğunu düşüneceğim."
Tepki vermedi. Elime bakmaya devam etti. Arkadaşı sert bir şekilde ittirdi.

" oğlum kendine gelsene." Diye söylendiğinde çocuk ittirmenin de etkisiyle kendine geldi ve arkadaşına sinirle baktı. Elimi omzundan çektim. Arkadaşı gözleriyle beni gösterince bana baktı.
Kahkaha atıp arkamı döndüm ve merdivenlerden yukarı çalmaya başladım. Kozlarda arkamdan geldi.
" o kimdi öyle allah aşkına? Deli midir nedir?" Dediğimde ülküyle Leya yine güldü.
" uzay, karşı sınıfımızdan. Uysal bir çocuktur." Dedi Ülkü.
" tabi ona hayran olan kızları saymazsak normal biridir."
Leyaya baktım.
" nasıl yani?"
Koridorda yürürken konuşuyorduk.
" okulda uzaya hayran olan kız çoktur ama uzay hiç böyle kızlara yüz verecek biri değil. Çok da yardımseverdir. Tüm kızlar ona hasta diye falan hiç ego yaptığını görmedim. Hatta kaçtığı bile olmuştur."
Sonunda bir kapının önünde durduğumuzda müdür odası yazısı olduğunu gördüm. Ülkü kapıyı çalınca içeri girdik.

Orhan abinin ismini verip kayıtları da hallettiğimizde bahçeye çıktık. Tüm öğrenciler bahçedeydi. Teneffüs zamanıydı. Allahtan ülküyle Leya bugün izinliydi.
" selam." Uzay yanımıza gelmişti ve direk bana bakıyordu.
" selam?" Dedim.
" şey, ben adını soracaktım. Yani yanlış anlama, sadece birine çok benziyorsun. Çocukken tanıdığım birine."
Adayla çocukluktan tanışıyor olabilirler miydi?
" ismim ada, ada varis."
Yüz ifadesi değişti. Şaşırdı, sonra gülümsedi. Hiç bişey söylemeden yanımızdan ayrıldığında şaşırdım.
Telefonum çalınca hemen cebimden çıkarıp kimin aradığına baktım. Çağan arıyordu. Telefonu açıp kulağıma koydum. Kesin çok kızmıştı
" efendim sevgilim?" Dedim.
" nerdesiniz siz?! İyi misin?!"
Gülümsedim.
" iyiyim. Okuldayız kayıt yaptırdık. Birazdan eve geçeceğiz."
Ofladı. Bu hali beni daha çok güldürdü.
" eve geldik yoksunuz ödüm koptu. Sen kıpırdama bir yere tamam mı otur. Kalkma biz geleceğiz okula."
Göz devirdim.
" çağan, abartma alt tarafı okula geldim. Eve geliyorum ve sen evde kalıyorsun. Geldiğimde evde olmazsan bozuşuruz."
Direk telefonu suratına kapattım.
" hadi gidelim de çağan iyice delirmesin." Dedi Leya.
Okuldan çıktık.

          Çağan iyice pimpirikli olmuştu. Bu gidişle evden çıkmama bile izin vermeyecekti.

HackerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin