Bir çok kere saha görevine çıkmama rağmen bu görev için ayrı dikkatli olmam gerektiğini biliyorum. En ince ayrıntısına kadar araştırmalı, ona göre hareket etmeliyim. Bunu da çağanla yapmalıyım çünkü ne olursa olsun tek bırakmayacağını biliyorum. Kırmızı ışıklı odadayız ve çağan fotoğrafları inceliyor. İlk defa burayı görüyor... sağ tarafa gitmesiyle hemen önüne geçtim.
" hadi ya yeter fotoğraflara baktığın işe koyulalım."
Anlamadığı için şaşkınlıkla yüzüme baktı.
Sonra yanımdan geçip sağ tarafa gitti.
" vayy ne yakışıklı çıkmışım."
Gözlerimi kapattım. Görmüştü işte. İçimden kendime lanet ederken çağanın elinden fotoğrafı aldım.
" öyle makine çekmiş işte." Diyip fotoyu yerine koydum. Çağan sırıtıp beni kendine çekti. Sarıldı. Bende hemen sarıldım. Hafiften utanmıştım.
" ama gülme." Sesim küskün çıkmıştı.
" tamam tamam. Utanma hemen."Geri çekilip çağanın elinden tuttum gizli odanın kapısına doğru ilerledim. Kapıyı açmamla çağan şaşkınlıkla baktı.
" burda kapı mı vardı?" Dediğinde güldüm. İçeri girdik.
" eskisi gibi olmasa da burda da bir oda yaptım. Hadi hemen işe koyulalım. Daha eflalin ailesini araştırıp plan yapmam lazım. Anlaşılan sabaha kadar burdayız."
Kenarda duran bilgisayar sandalyesini de bilgisayarın önüne çektim. Bir sandalyeye ben bir sandalyeye çağan oturdu. Hemen bilgisayarı açtım.
Yağızdan ayrı kaldığım aylar boyunca ben tehlike için eğitilmiştim. Maske aslında sanılan kadar basit bir kamufle olma yöntemi değildi. Bir çok ülkede görevlere çıktığım olmuştu. Çıktığım her görevde maske takıyordum. Sırf bu yüzden maske diye anılmıştım. Tuana olarak deşifre olmuştum ama kimse maskenin ölmediğini bilmiyordu. Artık geri dönme vaktim geldi. Eski düzenime geri dönme, maskeyi dirilme vaktim geldi.
Tüm bilgileri dosyalamıştık. Şimdide inceliyorum. Duvardaki saate göre gece saat 4 suları... dosyadan kafamı kaldırmamla gördüğüm görüntüyle güldüm. Dosya incelemeye o kadar dalmışım ki çağanın uyuduğunu yeni görüyordum. Yanımda bilgisayar başında kolunu masaya koymuş ve koluna yaslanmış uyuyor... bende aynı pozisyona gelip çağanın yüzünü incelemeye başladım. Yüzlerimiz birbirine yakındı. Bana tüm yıkımları yaşatan, yaraları açan o çocuk tüm hayatım olmuştu. Şimdi ölüme bu kadar yakınken tek düşündüğüm benden sonra ona ne olacağı...
Belli etmesem de düşündüğüm tek şey bu... benden sonrası...
Kendim için değil, geride bırakacaklarım için korkuyorum. Ben yağızdan sonra ilk defa geride bırakacaklarım için korkuyorum...
"Keşke böyle olmak zorunda olmasaydı." Dedim fısıltıyla.
" ben hayatım boyunca senden başka kimseyi sevmedim."
Gözlerim kirpiklerine ordan gamzelerine takıldı. Gülümsemiyordu ama gamzelerinin orda olduğunu bilmek bile içimin ısınmasına yetiyordu.
" ölmekten korkmuyorum. Nasıl öleceğimi bilmediğim halde korkmuyorum ama senin çekeceğin acıdan korkuyorum. Keşke beni sevmeseydin. Acı çekmezdin."
Bi insan nasıl bu kadar kör kütük aşık olabilirdi. Ben ve o, yan yana iki tepe, asla kavuşamayan, asla birleşemeyen iki insan... tüm imkansızlıklara, olduramadıklarımıza rağmen şimdi yan yanayız. Ellerimiz asla ayrılmamak üzere birbirine kenetlendi ve bizi sadece benim ölümüm ayıracak biliyorum.
" güzelim hadi uyan." Duyduğum sesle yavaşça uykudan çekildiğimi hissettim.
Gözlerimi araladım. Karşımda çağanı görmemle gülümsedim.
" uyumuş muyum ya?"
Olduğum yerde doğruldum.
" saat kaçta uyudun sen?"
Elimdeki dosyayı çağana gösterdim.
" dosyayı inceledim. Plan yapmak için iyice okudum falan derken gece dörttü en son baktığımda..." dedim. Bugün büyük plan günüydü.
" ne yapacağız peki? Plan ne?"
Geriye yaslanıp güldüm.
" onları sudan çıkmış balığa döndüreceğim. Gerçi bu işin sonunda maskenin varlığı ortaya çıkacak hatta koskoca Çırağan aşiretini düşman edineceğim ama olsun."
Kahkaha attım. Çağanda benimle beraber güldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hacker
AcciónMaskenin altındaki yüz... bir kişi hariç kimsenin bilmediği, tanımadığı gizemli ve kod adı maske olan bir hacker... aslında var ama yer yüzünde yokmuş gibi... 2 kişiliği olan biri, hadi gelin tanışalım.