Çatık kaşlarımla ona bakmayı sürdürdüm. "Hesap derken?" dediğimde, sıcak nefesi yüzüme doğru çarparken ne diyeceğimi bilemiyordum.
Kız kendine gel imanlı tarafına ne oldu? Sıcak nefesine mi azdın avel.
Tövbe bismillah, Allah'ım yok öyle bir şey.
"Akgün valla sana şomarı bir geçiricem o zaman öteki tarafta hesabını kapatırsın, höst." dediğim gibi onu ittim. Ah, pardon itmeye çalıştım. Hayvan gibi vücudu olduğunu unutmuştum.
Geri çekildiğine bıkkınca bana bakıyordu, "Sen niye bu kadar arsızsın?"
Bir dakika bu bana mı arsız demişti?
Ağzımı beş metre açarak suratına inanamazcasına bakıyordum. İşaret parmağım ile kendi gösterirken,"Sen benden daha arsızsın, buna emin olabilirsin. Arsız olmasan, benden habersiz evimin önüne gelebilir miydin sence? Hani yani, onun için benim gibi şahane birisini gördüğün için yat kalk dua et," Son sözlerim laf sokmaktan çok öğüt verircesine olduğu için, kendimi övmenin egosu taşıyordum üstümde.
"Allah'ın adını verdim, lütfen sus Almina." dediğinde sabır çekti. "Gel şuraya oturalım. Seninle konuşmamız gerek."
Sırf gıcıklık olsun diye omuz silktim, "Olmaz." dedim.
Kaşlarını çatarken, başını neden dercesine salladı. "Çatma o kaşlarını, yaşlanınca böyle kırış kırış gezersin ortalıkta." dedim, bilmiş bir edayla.
Ay bu çocukla uğraşmak çok eğlenceliydi, hem o da memnundu halinden bir şey demiyordu.
O kadar memnun ki anlatamam, çocuk ne kadar bıkmışsa senden sabır çekiyor artık.
Yıldızlarımız uyuşmuyor bir türlü seninle. Konuya dahil olmazsan sevinirim.
Akgün, bana boş bir şekilde bakmaya devam ediyordu, ben de tırnaklarımda ki ojenin rengine bakıyordum. Bir ara rengini değiştireyim bunun. Aslında bordo fen yakışırdı da, okul kuralları sağolsun tırnağımızın köküne kadar karışıyorlardı.
"Hiç merak etmeyerekten soruyorum, neden?" dedi, kollarını göğsünün altında birleştirirken.
"Merak etmiyorsan niye soruyorsun o zaman, bildiğim kadarıyla insanlar bir şeyi merak ettikleri için sorar da." dedim, uzatarak.
Bokunu çıkarmadan uzat artık.
Ok.
Tırnağımda ki ojeye bakmaktan vazgeçip, suratına baktım bu sefer. Bakmaz olaydım. Onu delirttiğim için her an bakışlarıyla beni gömebilirdi buraya.
"Fazla gerginsin," dedim, asla şirince olmayan bir sırıtış yollarken. Az önce ki sorusu karşılıksız kalmasın diye,"Aşiret listesinde ki malzemeleri almaya gidiyorum." dedim, umursamazca.
Üstüme doğru bir adım attığında, "Aşiret mi? Kızım, gerçekten delirtiyorsun beni." dedi.
Üstüme gelme katil.
"Akgün, bu kadar fazla ciddi olmak seni yormuyor mu? Uyurken de mi kaşlarını çatıyorsun sen? Ne zaman baksam çatık kaşlarınla milleti dövecekmişsin gibi bakıyorsun. Alnının ortası erken kırışınca ben seni göreceğim. Ha bir de, annem sağolsun markete gönderdi ekstradan da oraya gidiyorum. Şimdi, ne diyeceksen de ki beni de daha fazla uğraştırma." dedim.
"Seninle iletişim kurmak neden bu kadar zor? İnatlaşmadan anlayamıyor musun?" dedi ima yapmayan bir sesle. Aksine gayet merak ettiğinden soruyor gibiydi. Kahverengi gözlerim, soluk mavilerine odaklanmışken, "Sen alışıksın tabii etrafında cilve yapıp peşinden koşan kızlara." Biz sana ağır geldik.
"Etrafımda olanlarla çok mu ilgileniyor gibi gözüküyorum oradan bakınca, sence?" Söylediklerinden anlam çıkatmamı istediği şey, kimse umrumda değil mesajıydı. Bu ben de, kalabilirdi. Her şeyi açıkça dile getirmeme gerek yoktu sonuç olarak. "Orasını bilemem artık. Söylediklerinle, düşündüklerin arasında bir çatışma vardır belki de,"
Gözlerini kıstıktan sonra dudağının sağ köşesini kıvırarak, cevap verme yönteminin karşılığını bu şekilde vermişti. Umursamadan, "Konuşalım dedin, zaman tanıyorum sana. Ama sen boşa harcıyorsun vaktimi şuanda. O yüzden sana hoşçakal diyorum. İşim var, gücüm var." Yanından geçmek üzereyken, önüme çuvallandı birden. "Hayırdır, nereye kaçıyorsun?" dedi, tok sesiyle.
Ağzımı açıp konuşacaktım ki, konuşamama izin vermeden araya girdi. "Sen hiç ağzını boşuna konuşmakla yorma, madem markete uğrayacaksın bende sana eşlik edeyim." Kısa bir duraksadıktan sonra,"Sonra da konuşabilirz. Acelesi yok. Vakit bol ne de olsa."
Sinirli bakışlarımla, "Ama-" diye devam etmeye çalıştığımda cümlemin devamını getirmeme izin vermeden, arkama geçti. Ne yapacağını merakla beklerken, ellerini sırtımda hissettim.
Noluyor lan.
Biliyorum çok kısa oldu.
Taslakları yarın sabah atacağım.
Ama öncelikle atlamadan bir konuya değinmek istiyorum.
Kamu Spotu;
Hayalet okuyucu olma, sen de destek ver. 💪Tşk öd bb.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalancı Nefret / Yarı Texting
Teen Fictionakgün.korall: Bilerek mi yapıyorsun tüm bunları yoksa hepsi birer tesadüf mü? akgün.korall: Neler çeviriyorsun bilmiyorum ama bir dahaki sefere bu kadar hoş karşılamayacağımı bil. alminaa_vural: Hoş karşıladığın tavrın bu mu? alminaa_vural: Eh soray...