Oy ve satır arası yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen.
İyi okumalar ballarımm.
*
*
"Lan top amacın kızı buraya getirip ağzına sıçmak mı?" diye, Burçağa doğru konuştuğumda gözlerini devirdi. "Çözmeye çalışıyorum olayı cahil, keşke sende biraz yardımcı olsan da el birliğiyle çabucak halledebilsek."
Karşımda oturan Duru, bir bana bir de yanımda oturan Burçağa gelgit bakışlar atarken ona doğru eğildim. "Duru, şu kızı dinleme Allah aşkına." Kolum cimciklendiğinde kaşlarımı çatarak başımı çevirdim. "Bak başımı alıp giderem ha." dediğimde Burçak, gülüp gülmemek arasında kalmıştı.
Duru'ya tekrardan döndüğümde elimi kaldırıp işaret parmağımla, "Bu kız akıl alacağın son insan bile olamaz valla bak, Barış'ın karşısına geçip direkt ona tokadı bas ne demek ya?" dedim hayretler içerisinde.
Burçak itirazlarını sıralayacağı sırada," Kızım sen nerenin delisisin?" diye konuştuğumda, araya bir ses girdi. "Kafam allak bullak oldu. Kapatabilir miyiz artık bu konuyu?" dediğinde sol elimi göğsüme yaslayıp başımı eğdim. "Sen iste yeter ki Durucuğum." Yan tarafımdan gelen oflama sesini işittiğimde ne oldu dercesine başımı salladım.
"Canım sıkılıyor." Parmağını saç tellerine doladığında, "Hani dedikodu yapacağız yok onu yapacağız diyordun, ben icraat göremiyorum güzelim?" dedim. Yüzünde aniden bir gülümseme belirdi.
Abe heyran sonumuz hayırlı değil gibi gözüküyor sen ne düşünüyorsun bu konuda?
Bok kokusu kardeşim.
"Burçak, enayi değilim biliyorsun değil mi? Neler çeviriyorsun dökül." diye tatlı tatlı gülümsediğimde, beni takmadan sinsi sırıtışını yüzünden silmedi.
"Birazdan anlarsın." diye ağzının içinde gevelediğinde kimsenin duyamayacağını düşünmüş olacaktı, ama yanılıyordu. İşitmem çok iyiydi, tabii bunu kimsenin bilmesine gerek yoktu.
Etrafta gezinen garsonu gördüğümde elimi kaldırıp işaret verdim. Gülümseyerek yanımıza ulaştığında, "Buyurun efendim, ne istemiştiniz?" diye sordu. Bir vişneli cheesecake istediğimde, kızlar kafalarına göre bir şey isterken başımı çevirip etrafıma baktım biraz.
Kafe'nin kapısı açıldığında tanıdık simalar görüş alanıma girdi.
"Ben artık şaşırmak dahi istemiyorum. Şaka mısınız siz?" diye sorgulu sesimle, Burçağa baktığımda cevap veremeden başka bir ses cevabımı verdi. "Hepsini Burçak planladı benim suçum yok." dedi Kaan.
Diğer üçüsü de masaya ulaştıklarında, hepsi oturmuştu.
Sadece 'o' oturup oturmamak arasında kalıyordu, suratına bakmıyordum ama hareketlerini izliyordum her daim.
Yerimde dikleştiğimde ellerimi masada toplayıp parmaklarımla oynamaya başladım. Kimlerin gözü üzerimdeydi bilmiyordum ama o'nun bakışlarını üzerimde hissedemiyordum.
Bu neye işaretti, iyiye mi yoksa kötüye mi?
"Böyle susmaya devam mı edeceğiz acaba?" diye konuşan Barış'a kulak astım. "Aç o zaman da konuşalım bir konu Barış?" Duru'nun mesafeli sesi, Barış da kısa bir duraklama yaşatırken elimi anlıma koydum.
Ya bu kız niye bu kadar salak.
Almina: Getirdin kızı gaza gör ebenin nikahını şimdi.
Burçak: Ay ben neden suçlu oldum şimdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalancı Nefret / Yarı Texting
Fiksi Remajaakgün.korall: Bilerek mi yapıyorsun tüm bunları yoksa hepsi birer tesadüf mü? akgün.korall: Neler çeviriyorsun bilmiyorum ama bir dahaki sefere bu kadar hoş karşılamayacağımı bil. alminaa_vural: Hoş karşıladığın tavrın bu mu? alminaa_vural: Eh soray...