2.0

4K 201 21
                                    

Bu hayatta tahammül edemeyeceğim iki şey vardı.

Yalan ve iftira.

Yalancı insanları kendi hayatımda barındırmazdım, tek kalemde silerdim. İftiracı insan ise, işte o zaman şalterler kopuyordu bende. Nefret ettiğim bu iki özellik şimdi de karşımda duran iki insanda vardı. 

Aptaldım.

Az kala yapacağımız şey için aptaldım.

O kısa sürede senden etkilendiğim için aptaldım.

Sen ise, yalancıydın.

Bunca zaman aramızda bir şey yok dedin, sonrasında bana karşı çıkmaya başladın. Sadece bir kelime etmek çok mu zordu senin için?

Öfkeliydim, ama öfkem sadece ona'ydı. Kapının ardında duran aptala öfkeli değildim, o kız benim öfkemi hak etmiyorsa benim için bir yeri yoktur.

Akgün'ün yeri var mıydı? Bilmiyordum.

"Yanlış bir zamanda mı geldim?" Gözlerimi ondan çektiğimde, Özge'ye baktım. Sinir bozucu bir şekilde güldüm. "Senin zamanlaman her zaman yanlış," Dalga geçer hali tuz buz olunca bana anlamamış gibi bakıyordu. "Sayende bir hatadan döndüm."

Fısıldayarak konuştuğumda ondan başka kimse duymamıştı dediğimi.

Onunla göz iletişimi dahi kurmamıştım. Sertçe yutkunduğumda daha da küplere binmiştim.

Kapının önünde dikilen Özge'ye bir kaç adım atarak ulaştığımda, kolunu tuttum. "Sen neden her yerden çıkıyorsun Özge? Sağıma dönüyorum sen, soluma dönüyorum yine sen," diye ciddiyetle konuştuğumda kolunu tutan elim daha da sıkılaştı. "Ne o Ali bitti, şimdi sırada Akgün mü var? Ya da Barış mı? Bu sefer kime oynayacaksın?" Son cümleyi söylediğimde istemsizce sesim yükselmişti.

'Akgün' diye bahsettiğim kısımda, sanki bir şey anlatmak istermiş gibi bakıyordu ona.

"Ona değil bana bak." diye bağırmıştım bu sefer. Çatık kaşları beni süzünce, "Ruh hastası mısın nesin sen ya? Alın şunu başımdan," derken içeridekilerden bir yardım bekliyordu.

İçeridekilerden derken, ondan bir yardım bekliyordu.

Bekleme Özge.

"Anlat." dedim.

"Elini kolumdan çek." Her bir kelimeyi bastırarak söylemişti. "Anlat." dedim tekrardan. "Ya ne anlatmamı istiyorsun, bıraksana kolumu." diye en sonunda bana bağırdığında sertçe kolunu bıraktığımda bir iki adım gerilemişti.

"Şimdi kolunu da aldığına göre anlatmaya başla, ilk ve son kez soruyorum." Cümleme devam edeceğim sırada araya Akgün'ün sesi karıştı. "Almina-" devam etmesine izin vermeden elimi kaldırıp onu durdurdum. "Sen. Konuşma. Araya da girme, cevabını vermediğin sorumun, cevabını başkasından alırım o zaman." dedim.

"Ne o, ne söylemekten çekiniyorsun? Cevap vermesi bu kadar zor olan bir şey mi söyledim?" Bir süre baktı bana, ama konuşmadı. O da cevap vermiyordu.

Ama yani şimdi hint dizisi mi çekiyoruz aq.

Boğazını temizledi, "Ne dememi bekliyorsun? Her şeyi bilmek zorunda mısın?" Ona kafamı salladım. "Evet, başka sorun yoksa anlat artık. Yoksa ben anlatacağım her şeyi." diyerek fısıldadım son cümlede, yüzüne karşı.

Ali isteseydi eğer, çoktan rezil etmiştim herkese onu, yaptıkları yüzünden. Anlayamadığım nokta ise tam olarak buydu işte. Neden istemiyordu? Bir insan böyle bir şeye karşı da susamazdı. Bu kadar saf mıydı?

"Aramızda ki ilişki seni ilgilendirmez. Üstüne vazife olmayan işlere burnunu sokup durma artık." Kız gelmiş seni ilgilendirmez diyor ya!

Özge ile bir kaç kez, hatta birden fazla kez kavga ettiğimiz olmuştu. Ama kavgamız sadece laftan sözden ibaretti. Hiç bir zaman fiziksel şiddete başvurmadım.

Fakat, sabrım bu aralar çok taşıyordu, her ne kadar kavgaya girmek istemesemde beni çok zorluyordu.

Akgün'e döndüm, ama yüzüne dahi bakmadım. "Sana bir yabancı
tavsiyesi, bu kıza dikkat et. Mazallah bir gün sana da aynı şeyleri yapıp zor duruma sokmasın. Ha ama diyorsan ki seni ilgilendirmez, bir gün çaresiz kaldığını anladığın an da böyle susarsın işte." dedim. Ardından onu itip içeriden çantamı aldıktan sonra ayakkabılarımı giymeye başladım. Gitmeden son, son bir kez arkamı döndüm. Akgün hiçbir şey söylemeden bana bakmayı sürdürüyordu. Gözleri kısa bir süreliğine Özge'ye döndüğünde öfkelendiğini hissettim. Bakabileceği en ters şekilde bakıyordu.

O zaman niye susuyorsun ahmak herif?

Bana dönmesi için,"Söylemeden edemeyeceğim ama gerçekten aptalsın. Ne istediğini kendin bile bilmiyorsun ve sonradan hiçbir şey olmamış gibi davranıyorsun. Buraya gelmem bile kabahatti zaten. Hepinizi kırmamak için de niye geldiysem artık, sözde uzak duracaktım bir de senden." dediğimde dudaklarını aralayacak gibi olmuştum. Konuşmasına fırsat vermeden, "Ne haliniz varsa görün ya, bir de size mi kafa yoracağım."

Gözlerim Ali de sabit kaldı. O da Akgün'e bakıyordu. Yüzünde kırgın bir tebessüm oluştu.

Ali, Ali. Neden tek bir kelime etmiyorsun, neden onlar gibi susuyorsun. Susmanın sebebi aralarında ne olduğunu bilmen mi? Onun için mi, bu yalancı adama kızmıyorsun?

Ama son kez bakmak istedim ona, bu kadar sır bu kadar gizemden sonra. Bende sıkılmıştım gerçekleri bulma çabamdan. Bu saatten sonra da oluruna bırakıyorum.

Gözler anlatır mıydı her şeyi?

Senin gözlerin neden hüzünle bakıyor Akgün? Bakmasın.

Bana öyle bakma.

"Bu arada, banyodan çantayı getirmeyi unutma. Yazık kız o kadar geri dönüp gelmiş." dediğimde sesim iğneleyici çıkmıştı. Ardından kapı ardından bana bakan arkadaşlarıma doğru konuştum. "İyi eğlenceler size."

Hızla arkamı döndüğümde merdivenlerden aşağıya inmeye başladım. Barış, Duru ve Kaan arkamdan sesleniyordu. Büyük ihtimal Burçak olayı çözmeye çalışıyordu, çok düşünürdü çünkü.

Ali ise, Ali işte.

Apartmandan çıktığımda derin nefes aldım. Elimi saçlarımın arasına koyup gözlerimi kapattım. "Sabır, Allah'ım sabır. Delirtecek bunlar beni bir gün."

Elimi indirdiğimde yola doğru yürümeye başladım.

Benin hayatım, neden hep olaylı acaba? Hep de aynı mesele arkadaş. En azından bir yere oturup ağlayacak halim yoktu.

Sadece Akgün adlı şahısa sinir oluyordum. "Bir o bir ben amacı ne bunun? Bizden önce kız senin evine gelmiş bir de çantamı unuttum diyor, sende anca Almina diyorsun. Hayatımda gördüğüm en aptal insansın. Beni öpüyordun az kalsın ya, öpüyordun!" diye bağırdım.

"Ee kızım sonra ne oldu?" dedi yabancı bir ses. Kaşlarımı çatarak etrafıma bakındım.

Binanın önünde taburelere oturmuş iki kadın çekirdek çitleyerek bana bakıyordu.

Bir an kederli kederli baktım, "Neler olmadı ki abla." dedim.

*
*

**

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


tiktok: veolentis

Yalancı Nefret / Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin