4

76 12 47
                                    

(Nice nice yıllarımız olsun 트메에에에에 <3 Treasure'ın 2.yıldönümüne özel 4.bölümü The Boyz dinleyerek yazıyorum🤭 Ne zaman yayınlarım...bilmem! Ehe😅)

(Watanabe Haruto'nun ağzından)
-Dur dur dur! Dur orada, diyen hocam yüzünden koşmayı bırakıp olduğum yere çöktüm ve bacaklarımı açarak uzandım. Gelip beni ayağıyla dürttü.

-Nerede olduğunu biliyor musun sen? Burası öyle düz lise değil aptal herif! KALK ÇABUK! BU DERSTEN DE KALDIN! SIFIR!

-Ama hocam...

-Geçmek mi istiyorsun, dediğinde dudaklarımı büzerek yavru kedi gibi baktım ve başımı salladım.

-Düş peşime, diyerek beni peşine taktı ve birlikte onun odasına gittik. Masasına oturup önüme bir broşür serdi.

-Bunu gördün mü?

-Evet, koridora asmıştınız.

-Ne olduğunu biliyor musun peki?

-Hayır, açıkçası umursamadım.

-Aferin oğlum sana aferin, diyerek iç geçirdi. Ben de ne yapacağımı bilemediğim için cebimdeki kuru yemişleri çıkarıp yemeye başladım.

-Başvurmak isteyen herhangi biri olur diye koridorlara astık ama kimse gelip başvurmadı. O yüzden sana bir fırsat veriyoruz, sen katıl.

-Ne ki bu?

-Gençler arası bir turnuva. Gidip şampiyon olursan dersi sınavsız geçireceğim.

-Gerçekten mi?

-Evet.

-Hemen kaydolalım, dediğimde zevkle güldü ve elimi işaret edip yaklaşmam için hareket yaptı. Elimi uzattığımda kuru yemişlerimden biraz aldı ve bilgisayarda bir şeyler yapıp bana kısa bir bakış attı.

-Tekvandoyla mı kaydolalım?

-Hayır yapamıyorum.

-Boks?

-Cildim çok hassas yumruk yiyemem, diyerek ellerimi hayır dercesine sallayıp gülümsedim.

-Yüzme?

-Çocukken boğulmuştum.

-NEYİ BECERİRSİN SEN O ZAMAN OĞLUM?

-Ben bakayım mı, diye sormamla birlikte bilgisayar ekranını bana çevirdi. Biraz göz attıktan sonra tam yapacağım hiç bir şey yokmuş diye düşünürken okçuluğu gördüm.

-Bu, diyerek gülümsedim.

-Okçuluk mu? Cidden mi?

-Tabi kiii! İlkokulda bir yarışmaya katılmıştım. Birinci olmuştum, madalyam var, diyerek böbürlendiğimde bana pis pis bakarak formu doldurdu.

-İyi bakalım! Seni kaydetmekle iyi mi yaptık kötü mü bilmiyorum da...bakacağız artık, dediğimde gülümseyerek odadan çıktım ve dinlenme salonuna gittim. Bu mükemmel polis okulunun kralı olma vaktim gelmişti zaten.

(Hamada Asahi'nin ağzından)
Kemanın akorlarını düzenlemeyi bitirip siliyordum ki biri boynuma sarıldı. Gülümseyerek arkamdaki kişiye baktım.

-Akemi, gelmişsin!

-Özledin mi beni?

-Çok fazla, dediğimde beni bırakmıştı. Hayatımı beraber geçirdiğim bir arkadaştı. Her şeyden daha fazla değerliydi benim için. Dışarıdan bir çift gibi görünsek de biz bunu 2 yaşından beri beraber büyümemize bağlıyorduk. Zevklerimiz, tarzımız ve kişiliğimiz bir ömür yanyana kalınca birbirine benzemişti. Tek farkımız, o bir güneş gibi parlak ve sıcakkanlıyken ben bir dolunay gibi soğukkanlı ve soluktum.

STRUGGLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin