(Beautiful okuyuculara beautiful şarkı! Go go goo!)
(Yoon Jaehyuk'un ağzından/1 gün sonra)
-Gidelim, diyerek arabamın içine atladım. Şoförüm kapımı kapatıp arabayı sürmeye başlamıştı. Dün Jeongwoo beni arayıp kirli bir işi temizlememiz gerektiğini söyledi. Dün mümkün olmadı ama bugün onunla buluşmaya gidedektim. Konunun ne olduğunu çok merak ediyordum ve bu yüzden yol boyu ne olabileceğini düşündüm. Buluşacağımız yere geldiğinde Jeongwoo'nun da motoru tam karşımızda durdurduğunu gördüm. Arabadan kendim çıktım ve şoförümü arabada bıraktım. O arabamızı park etmeye giderken ben Jeongwoo ile karşı karışıya geldim.-Ne oldu? Neydi bu kadar mühim olan şey?
-Senin sponsor olduğun gençlerden haberin yok mu?
-Uzatma konuş işte.
-Hwan delirdi, yarın öbür gün birini öldürüp katil olursa adını nasıl temizleyeceksin?
-Ne? Bunu konuşma burada geç içeri, dedim ve onun da kolundan tutup içeri götürdüm. Rezervasyon yaptığımız masaya oturduk. İçkilerimizi aniden getirdiler ve biz de aynı hızla konuya daldık.
-Ne yaptı ki Hwan?
-Her boku biliyorsun bizim hakkımızda değil mi?
-Evet.
-Mibyeol kafasını kırdı.
-Yani?
-Hwan...ile...yanyanayken, Mibyeol havuza düşüp başını kırdı. Junghwan'ın kollarında bayılıp kaldı. Nasıl oldu bilmiyorum. Normalde Hwan ondan nefret eder ama delirdi. Üstü başı her yeri kan içindeydi, gözleri dönmüştü.
-Onu zaptedemeyecek misin?
-Hwan ile aynı beşikte büyüdük.
-O zaman kontrolün altına al. Nasılsa bu yarışmanın tek bir şampiyonu olacak. Ben de gerekeni yapmaya çalışacam. Mümkün olursa Mibyeol'u diskalifiye edeceğim ki Hwan'ın gözü önünde durmasın.
-Peki. Ama bana yardım etmezsen Hwan'ı kollarımın altından çıkarırım.
-Nasıl yani?
-Tek bir şampiyon dedin. Bunun için yardımını görmezsek canını yakarım, dedi ve gülümseyerek elimi patpatlayıp kalktı gitti. Ben de bir süre orada tek başıma kaldım. Sonra içki bardağımı kafama dikip hızla ayağa kalktım. Şoförüm arkamdan yürürken onunla konuşup uyarıda bulundum.
-Mibyeol'u ara sıra kontrol et. Ha...bir de doktoruna söyle, Mibyeol bir daha yarışamayacak. Durumu iyi değilmiş. Anladın mı?
-Anladım efendim, dediği zaman arabama bindim ve Mieun'un evine doğru sürmeye başladı. Trafikte uzun uzun bekledikten sonra evine varmıştık. Arabadan çıktım ve onun aşağıya inmesini bekledim. Siyah bir etek ve üzerine güzel beyaz bir gömlek giyinmişti ve saçlarını ufakça kenarlardan alıp arkadan tutturmuş, çantasıyla genç bir kız gibi duruyordu.
-Bu ne şıklık!
-Teşekkür ederim. Çok bekletmedim umarım.
-Tam da şimdi geldik, diyerek ona arabanın kapısını açtım. O arabaya bindikten sonra ben de bindim ve sinemaya doğru yola koyulduk, uzunca bir süre yol sürerken ağzından laf almayı denemiştim.
-Şükürler olsun ki Jihoon'u çağırmadım. Biri bitince diğeri başlıyor.
-Anlamadım.
-Uyuşturucu iftirasından sonra yüzücülerden birinin kafasını kırması biraz fazla sarsıcı. İnsanlar ileri geri konuşacak şimdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
STRUGGLE
Fanfiction"Birileri dengemizle oynamaya çalışıyor. Böyle giderse ya biz de kaybederiz...ya da kaybettirmeye mecbur kalırız." *NOT: Bu kitap instagram anketi sonucu olup, belirlenen karakterlerin senaryolaştırılmış halidir. Via: treasuremagazinetr(İnstagram)