(Oh swear not by the moon, woah! Got7 ile iyi akşamlar.)
(Takata Mashiho/2 gün sonra)
Ben ve Haruto odamızı temizlerken eksik olan bir kaç şeyi fark edip markete kimin gideceği hakkında konuştuk ve sonuç olarak ben görevlendirildiğim için cüzdanımla ceketimi alıp çıktım. Markete giderken bahçede Jeongwoo'yu sigara içerken gördüm ve bir süre ona baktım. O da beni gördü ve bir süre de o bana baktı.-Sizin odadakiler sapık mı? İnsanları kesmek gibi bir probleminiz mi var?
-Ne diyorsun be?
-Asahi de sen de hiç mi sigara içen insan görmediniz? Beni yer gibi bakıyorsunuz?
-Sigara içmek yasak olduğu halde ulu orta yerde sigara içersen bakarız sana.
-Bazı kurallar benim için geçersizdir biliyorsun değil mi?
-İğrenç bir karakterin var.
-Teşekkür ederim, dediği zaman ona göz devirip markete geri gittim. Çok geçmeden geri döndüm ve saat çok geç olduğu için kapıları kapattıklarını gördüm. Arka kapıdan girdim ve yangın merdivenlerinden çıkarken birinin ağzımı gazlı bezle kapatnasıyla dengemi kaybettim. Merdivenlerden düşeceğimi sansam da arkamdaki kişi beni düzeltip ellerimi de hapsetti. İyice debelenip kollarımı tutan ele baktım. Ayağındaki mavi Jordan'ı gördüm ve bileğindeki ip bilekliğe odaklandım. Nefesim gittikçe tükenirken yapacağım hiç bir şey kalmamıştı ve kendimi tamamen arkamdaki kişinin kollarına bıraktım. Gözüm de bilinçsiz bir şekilde kapanıvermişti.
(Hamada Asahi'nin ağzından)
Kemanımı çantasına koyup hocamı selamladım ve Junkyu ile birlikte müzik odasından çıktık. Bugün çalışmama ortak olmak için gelmişti ve tün günü birlikte geçirmiştik. Ben de odadan çıkınca kapıyı bıraktı ve kapı kendiliğinden kapanırken konuşmaya başladı.-Yarın da babamlarla geleceğim. Artık gideyim ben.
-Gelmene gerek yok, sınav haftandasın.
-Sorun değil bir günden bir şey olmaz.
-Yine de, dedim ve kolumda vurup güldükten sonra bahçeye çıktık.
-Gidip güzelce dinlen, ben de gidiyorum artık babam beni bekliyor. Yarın görüşürüz.
-Görüşürüz, dedim ve ona el salladım. O da bana el sallayarak geriledi ve sonra koşarak uzaklaştı. Arkamı döner dönmez Hwan ile karşılaştım.
-Senden bir şey rica edebilir miyim?
-Ne gibi?
-Karanlık fobim var ve deponun yanındayken anahtarım elimden kayıp depoya düştü. Benim için onu alabilir misin, dediğinde birazdurup düşündüm. Herkesin bir korkusu vardı ve anahtar önemsiz bir eşya değildi.
-Nerede düşürdün, diyere ona merhamet etmek istedim.
-Oradaki alt pencere var ya, orada düştü. Ellerim terlemiş sanırım.
-Tut şunu, diyerek kemanımı ona verdim.
-Burada az bekle, dedim ve yanından ayrıldım. Bordum merdivenlerinden biraz aşağıya indim ve kapıyı zorladım. Açılan tozlu kapı beni öksürtmüştü. İçeriye attığım bir kaç adımdan sonra beyinciğimde hissettiğim kalın sopa ile yere serilmiş bütün bilincimi yitirmiştim.
(Watanabe Haruto'nun ağzından)
Mashiho'yu pencereden beklerken aniden kapı açılınca kapıya döndüm. Yoshi'yi gördüm ve tekrar pencereye baktım.-Birini mi bekliyorsun?
-Mashiho markete gidecekti. Tuvalet kağıdı ve el sabunu bitmiş, onları alacaktı ama bir saat oldu gelmedi, dedim ve saatime baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
STRUGGLE
Fanfiction"Birileri dengemizle oynamaya çalışıyor. Böyle giderse ya biz de kaybederiz...ya da kaybettirmeye mecbur kalırız." *NOT: Bu kitap instagram anketi sonucu olup, belirlenen karakterlerin senaryolaştırılmış halidir. Via: treasuremagazinetr(İnstagram)