1. Bölüm - Binadaki Anahtar

245 53 675
                                    

İclal İlhanlı'nın Ağzından

Cinayetten 2 Ay Sonra

Önceden huzurla adım attığınız bir yerin şimdiler de yakıcı bir acıya dönüşmesi, ağır bir yüktür. Bu yük omuzlara bindiği zaman kendini hatırlatmadığı tek bir an yoktur.

Karşımdaki ev, yolun diğer tarafında arabasına binen adamın unutamadığı acılarını besliyordu. Her gün, her saat o acıları ölesiye unutmak istediğine yemin edebilirdim. Onun için bunu isterdim.

Göz yaşlarımı silip işime odaklandım. Belime kadar uzanan saçlarımı tepemde topladım. Evden uzaklaşan adamın gittiğine emin olup arabadan hızla indim ve güneş gözlüklerimi düzelterek eve yaklaştım. Gömleğimin yakasındaki kamerayla her adımım da çekim yaparken zihnim boş durmuyordu.

Sesli not almak için kayıt cihazımı başlattım. "Evin üç kilitli bir giriş kapısı var. Kapı yüksek, atlayamazsın." derken kapının kilidini dün gece çıkarttığım anahtarla açıyordum. Kapıyı açtıktan sonra beş kopyasını çıkarttığım anahtarı toprağı eşeleyerek içine gizledim." Bahçe saklanamayacağın kadar geniş ve ağaçsız. Sağ tarafında bir çardak var. Sol tarafın tamamen açık. Muhtemelen her yeri tam anlamıyla görebilmek için böyle tercih etti. 25 adımda evin dış kapısına geldim. Koşarak 10 adıma indirebilirsin." dedim ve kapıyı hiç ellemeden arka bahçeye geçtim. İçeride bir sistem olup olmadığını bilmediğim için bu riske girmeyecektim. Dikkatli bir şekilde etrafıma baktım. Görüş açımda kimse yoktu.

"Arka bahçe biraz kalabalık. Farklı yerlerde duran üç ağaç var. Bahçenin kenarında mangal alanı ve bir çardak, biraz sağında da küçük bir salıncak var. Çocuğunu hatırlatmasına rağmen salıncağı kaldırmamış. Hala özlem içinde, duygularıyla hareket ediyor. Aklının başında olduğundan bile şüpheliyim." dedim ve tüm saydıklarıma arkamı dönerek evin duvarlarını, pencerelerinin ne denli yüksek olduğunu inceledim. "Biri hariç beş pencerenin perdesi kapalı. Bir tane geniş balkonu var. Yere yüksekliği yaklaşık yedi metre. Gördüğüm kadarıyla mutfaktan bahçeye açılan bir kapı var. Evin kenarında da yerin altına açılan bir kapı var. Tahtadan ama dört kilidi var. Kırılması kolay gibi duruyor fakat alarm olduğunu düşünüyorum." diyerek kaydı kapattım ve güneş gözlüklerimi çıkardım. Tüm bu işi bir kenara bırakıp düşündüm. Katil, nasıl arkasında hiçbir iz bırakmadan bu kadar korunan bir eve girmişti? Nasıl hiç acımadan o çocukları, kadını öldürebilmişti? Tanıdık biri miydi yoksa yabancı mıydı? Aile, katiline selam vermiş miydi? Yoksa daha önce adını bile duymadıkları biri mi yapmıştı bu katliamı? Neden? Bu vahşet için sebebi ne olabilirdi?

Ensemdeki soğuk namluyla düşüncelerim korkum tarafından esir alındı. Nefesimi tuttum. Kim olabileceğini düşünürken bedenimde ellerini hissettim. Telaşla arkamı dönmek isteyecekken namlunun ucunu ittirerek beni uyardı. Üzerimde silah olup olmadığında bakıyordu. Belime ve bileklerime dokundu, ardından ceplerime baktığında kayıt cihazı ellerinin arasındaydı. Sakin olmak için çabalarken kim olduğumu unutmamaya çalışıyordum.

"Yavaşça arkanı dön, bir aptallık yaparsan ölürsün." Dediğini yaptım.

Benden uzaklaşarak silahını indirdi ve belindeki kelepçeyi çıkarıp bana uzattı. "Tak."

Fotoğraflarda göründüğü kadar yaşlı olmadığını yakından bakınca daha iyi anlamıştım. Kenarlardan hafifçe beyazlaşmış sakalları siyah saçlarına tezattı. Başımı yana eğerek gözlerimi kıstım. Kahverengi, küçük gözlerinde hafif bir çekiklik vardı. Burnu ufak ve dikti. Yüzündeki küçüklü büyüklü yara izleri fotoğraflardaki gibi değildi. Kaşının kenarından kulağının altına kadar uzanan bir çizik vardı. Gözlerinin altındaki torbalar günlerdir uykusuz olduğunu gösteriyordu.

SIRADAKİ KİM?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin