Stres içinde uyuyabildiğim bir kaç saatin ardından yataktan kalktım ve düşündüm. Tek bir an bile yalnız bırakmayacağını söylemişti. Şimdi onu nasıl ikna edecektim.
Kapının açılıp kapanma sesini duydum. Şansımı denemem gerekiyordu. Odadan çıktım ve mutfakta karşılaştım. "Günaydın." dediğimde dalgın bir şekilde "Sana da." dedi ve suyunu içti. "Bugün nereye gideceğiz? Söylemediniz." diyerek ağzından laf almaya çalıştım. "Bahsettiğin kadınla alakalı bir ipucu bulduk. Sıla Akın'ın kardeşi Arzu Akın. Onunla konuşmaya gideceğiz. Belki ablası hakkında işe yarar bilgiler verir."
Kafa sallayarak bende kendime su aldım. Bu sırada düşünüyordum. Ben nasıl ifşa olacaktım ki o kızla karşılaşınca? İlk defa duyuyordum adını. Belki de ablasıyla işbirliği yapıyordur ve beni de tanıyordur. Muhtemel. Şimdi Sancaklı'yı ikna etme zamanıydı.
"Ben bugün kendimi pek iyi hissetmiyorum. Evde kalsam olur mu?" dediğimde bakışları hızlıca bana döndü. "Bunu konuşmuştuk. Tek kalmayacaksın. Geçen gün ki olaydan sonra seni bir başkasına da emanet edemem. Neyin var? Hastaneye uğrayıp öyle geçelim istersen." Kafamı olumsuzca salladım. "Öyle bir şey değil. Sadece biraz dinlenmek istiyorum. En azından bugünlük." dediğimde bana yaklaştı ve ciddiyetimi sorguladı. "Sen değil miydin sahada olmak isteyen? Sana aracı ile ilgili ipucu bulduk diyorum. Farkındasın değil mi?" derken söylediklerimin altında başka bir sebep yattığını sezmişti. Paniğe kapılmadan devam etmeye çalıştım. "Evet ama bugün değil. Lütfen anlayın." diyerek gözlerine baktım. O da konuşmadan sadece gözlerime baktı ama düşündüğünü biliyordum.
Zorluk çıkarttığım için özür dilerim Cihan.
"Hayır, kabul etmiyorum. Bunu göze alamam." dediğinde telaşla konuşmaya çalıştım. "Efendim, bakın." Sözümü kesti. "Git ve hazırlan. On dakika sonra çıkacağız." Çaresizce ona baktım ama bana dönüp bakmadı. Mutfaktan çıkıp salona girdiğinde hızlıca odama döndüm.
Telaşla ne yapacağımı düşündüm. Onu ikna edemiyordum. Beni tek başıma bırakmıyordu. Ama gidersem de ifşa olacaktım.
"Düşün, İclal. Kurtulman lazım, düşün!" diyerek odanın içinde dönmeye başladım. Dolabın yanındaki tamir çantası gözüme çarptı. Hızla kutuya ulaştım. Kapağı kaldırdığım da gördüğüm çekiç, şu an görebildiğim tek şeydi.
Başım öne düşerken şimdiden acıyan canımla yüzümü buruşturdum. "Yapmak zorundasın. Ya sensiz gidecek ya da hiç gitmeyecek."
Derin bir nefes alarak dolabı açtım. İçinden rastgele bir kıyafet aldım ve dişlerimin arasına sıkıştırdım. Yapmak zorundaydım.
Elimi yere yaslayarak çekici aldım. Yaptığım şeyi Sancaklı'ya nasıl açıklayacağımı düşünürken, elimden gelen kırılma sesleri boğuk çığlığımla yükselerek odanın duvarlarına sindi.
Yapmak zorundaydım ve işte! Yapmıştım.
Ağzımdaki tişörtü tükürdüm. "Aptal!" diye bağırdım kendi kendime. "Aptalsın. Elini kırdın, aptal!"
Sancaklı'nın seslenişini duydum. "İclal?" Telaşla çekici kutuya geri koydum ve yerine yerleştirdim. Dolaptan aldığım kıyafeti de kaldırıp içimde tuttuğum acı dolu çığlığı saldım.
Önce koşma sesi geldi. Ardından kapım kırılırcasına açıldı ve içeriye endişeli bir Sancaklı girdi. Kendimi de onu da aptalca bir oyunun içine sokmuştum.
"Ne oldu? İyi misin?" diyerek hızlıca yanıma ulaştı. Elimi gördüğünde ettiği küfrü daha önce kimseden duymamıştım. Açıklamaya çalıştım. "Benim başım döndü. Elimin üstüne düştüm." derken ağlamamak için kendimi sıkıyordum. Tam olarak neresine vurduğumu bilmediğim elim, içinde bulunduğum stresle birleşip canımı okuyan bir acıya dönüşmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIRADAKİ KİM?
Mystery / Thriller13 sene önce ailesini katledilmiş olarak bulan İclal İlhanlı hayatını intikamına adar. Ailesinin katilini bulabilmek için her türlü yola çıkmaya hazır olan İclal'in yolu Harun Güç ile kesişir. Ona olan minneti boyun eğmesine sebep olurken yardımını...