12. Bölüm - Görünürken Kaybolan

83 19 202
                                    

"Kar eriyince beyaz kalır mı gece?
Umut tükenince yine çarpar mı bir kalp?
Ah, düşünce gülümser mi çocuklar?
Düşler bitince başlamaz mı kabuslar?"

Cem Adrian-Beni Affet Bu Gece

******


"Beni öldürmeyin. Yalvarıyorum. Onu size vereceğim. Yeter ki durun artık."

Fısıltıyla söylenen sözlerle kafamı kaldırdım. Akif korku dolu gözlerle bize bakıyor, bir yandan da konuşmaya çalışıyordu. Yüzüne baktığımda Sancaklı'nın izleri üzerine Ata'nın da izler bıraktığını fark ettim. O da tüm bunların ağırlığını kaldıramamış olmalı ki pes etmişti.

Sonunda Cihangir'i bize verecekti.

Benden önce Sancaklı ayaklandı. Hızla yakasına yapışıp Akif'i ayağa kaldırdı ve "Konuş!" diye bağırdı. Akif gözleri kapalı, geri çekilmeye çalışarak "Bir deposu var. Haftada bir, kendini bir şekilde gizleyerek oraya gider ve kontrol eder. Kendi gözüyle görmek istediği için bunu hiç aksatmaz."

"Nerede? Ne zaman olacak?"

"Depo Beykoz'da. Kontrol-" dedi ve korkuyla tıkandı. Sancaklı tekrar bağırdı. "Söyle! Kontrol ne?"

"Yarın olacak."

"Yarın mı?" derken nefesimi tutmuştum. Yarın Cihangir ile karşı karşıya mı gelecektik?

"Evet. Yarın." diyerek tekrarladı Akif. Sancaklı onu bıraktı ve bize dönerek kararlı sesiyle konuştu.

"Yarın bizde orada olacağız. Ve her şey bitecek."

****

Koridorda bağırarak yürüyen Sancaklı'nın arkasından korkuyla ilerliyordum. Emir'in bahsettiği ajanları, Ahu ve Mahir'i bulmak için arşiv odasına gitmiştik fakat ikisi de yoktu. Ama odadaki diğer görevliler sabah burada olduklarını söyleyip, Sancaklı'nın çileden çıkmasına sebep olacak yok oluş anlarını anlatmışlardı.

İkisi de bir anda ortadan kaybolmuşlardı.

Sancaklı "Saçmalık! Kocaman bir saçmalığın içindeyiz resmen!" dediğinde benimle beraber arkasından ilerleyen Selim "Baş komiserim, acil olarak arama iznini talep ettik fakat izni beklemiyoruz. Evlerine adam gönderdik bile. Bulunmaları uzun sürmez." dediğinde Sancaklı hızla ona döndü. "Aniden ortadan kaybolan iki ajanın bunları hesap etmediğini mi sanıyorsun? Arşivdekilerin anlattıkları saatten bu yana şehri bile terk etmişlerdir."

"O zamana kadar arama izni elimizde olur. Tüm birimlere haber-" derken çalan telefonu sesini kesti. Aceleyle "İşte, evlere gidenlerden biri arıyor." dedi ve telefonu açtı. "Durum ne?"

Bir kaç saniye dinledi. Dinlerken yavaşça solan ifadesi, kireç gibi olan yüzü ile Sancaklı'ya baktı. Kötü bir haber aldığı her hareketinden belli olurken kısılmış sesiyle konuştu. "Tamam, adli tıp gelmeden hiçbir şeye dokunmayın." dedi ve telefonu kapattı. Dehşetle hareket edemezken benim gibi olan Sancaklı "Ne saçmalıyorsun sen?" diyerek Selim'e doğru bir adım attı. Selim'de en az bizim kadar şaşırmıştı. "Baş komiserim. Ahu ve Mahir, Ahu'nun evinde ölü bulunmuşlar." dedi. Devam edecek gibi olup susunca Sancaklı "Söyle." dedi. "Devam et."

"Ellerinden ve başından vurulmuşlar. Bir de not bırakılmış. Not şöyle; 'Bizden olmayan herkes ölür. Yakalananlar da buna dahil. Sıradaki, bize ihanet edenler olacak.' "

Sancaklı arkasını dönüp kafasını ellerinin arasına aldı. Yüzü sinirle kızarırken "Emir ve Akif'ten bahsediyorlar. Bu nasıl olur? Bu kadar çabuk nasıl haberdar olabilirler?" dediğinde gözlerimi kapattım ve zihnimdeki kargaşanın arasından belli başlı anları seçtim. "Bileklik." diyerek mırıldandığımda Sancaklı bana döndü. "Ne? Ne bilekliği?"

SIRADAKİ KİM?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin